|
- I'm often told I don't look good in a skirt.
- Bana sık sık etekle iyi görünmediğim söyleniyor.
- The skirt didn't fit so I had to alter it.
- Etek uymadı, ben de değiştirmek zorunda kaldım.
- Would you please show me that skirt?
- Lütfen bana o eteği gösterir misin?
- It was Mary that bought this skirt yesterday.
- Bu eteği dün alan kişi Mary'ydi.
- Her skirt is long.
- Onun eteği uzun.
- Mary is wearing a short skirt today.
- Mary bugün kısa bir etek giyiyor.
- Her skirt is yellow with polka dots.
- Eteği sarı ve puantiyeli.
- She turned her old dress into a skirt.
- Eski elbisesini eteğe çevirdi.
- I'm looking for a warm, woolen skirt.
- Sıcak tutan, yünlü bir etek arıyorum.
- I think Mary's skirt's too long.
- Sanırım Mary'nin eteği çok uzun.
- Mary bought a skirt and a blouse.
- Mary bir etek ve bir bluz satın aldı.
- Mary smoothed down her skirt.
- Mary eteğini düzeltti.
- She was wearing a red skirt.
- O, kırmızı bir etek giyiyordu.
- Which skirt do you like?
- Hangi eteği seviyorsun?
- Her blue shoes go well with that skirt.
- Mavi ayakkabıları bu eteğe çok yakışmış.
- Skirts this year reach a few centimeters above the knees.
- Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.
- It was Mary that bought this skirt yesterday.
- Dün bu eteği alan Mary'ydi.
- Your blouse goes beautifully with that skirt.
- Bluzunuz eteğinize çok yakışmış.
- Long skirts were in fashion in those days.
- O günlerde uzun etekler modaydı.
- Which skirt would you choose?
- Hangi eteği seçerdin?
- I have more skirts than my big sister.
- Ablamdan daha çok eteğim var.
- Would you please show me that skirt?
- Lütfen bana şu eteği gösterir misin?
- You want to buy this skirt.
- Bu eteği almak istiyorsun.
- The red skirt is new.
- Kırmızı etek yeni.
- My mom bought me a new skirt.
- Annem bana yeni bir etek aldı.
- My house is on the skirts of the town.
- Evim şehrin eteklerinde.
- Her mother sewed a skirt for her.
- Annesi ona bir etek dikti.
- Long skirts are out of fashion now.
- Uzun etekler artık moda değil.
- Your skirt is too short.
- Senin eteğin fazla kısa.
- Tom thought Mary's skirt was way too short.
- Tom Mary'nin eteğinin çok fazla kısa olduğunu düşündü.
- The small skirt is pink.
- Küçük etek pembe.
- Those shoes go well with this white skirt.
- Bu ayakkabılar bu beyaz eteğe çok yakışıyor.
- Can you show me this skirt please?
- Bana bu eteği gösterebilir misin lütfen?
- Those shoes are a perfect match for this white skirt.
- Bu ayakkabılar bu beyaz etekle mükemmel bir uyum sağlıyor.
- My mother made me a cute skirt.
- Annem bana şirin bir etek yaptı.
- It was this skirt that Mary bought yesterday.
- Mary'nin dün satın aldığı bu etekti.
- You want to buy this skirt.
- Bu eteği satın almak istiyorsun.
- That skirt's too short, isn't it?
- O etek çok kısa, değil mi?
- My house is on the skirts of the town.
- Evim kentin eteklerinde.
- I like that skirt.
- Bu eteği sevdim.
- The shoes match this white skirt.
- Ayakkabılar bu beyaz eteğe uyuyor.
- She was clothed in a red blouse and white skirt.
- Kırmızı bir bluz ve beyaz bir etek giymişti.
- That skirt is long.
- Bu etek uzun.
- I'm often told I don't look good in a skirt.
- Bana sık sık etekle iyi görünmediğim söylenir.
- I like your sarong style skirt.
- Sarong tarzı eteğini beğendim.
- The girls wore grass skirts and had flowers around their necks.
- Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı.
- Mary tried the skirt on, but it didn't fit her.
- Mary eteği denedi, ama ona uymadı.
- Traditional hula dancers did not wear grass skirts.
- Geleneksel hula dansçıları çim etekler giymiyorlardı.
- Her skirt is yellow with polka dots.
- Onun eteği benekli sarıdır.
- The girls wore grass skirts and had flowers around their necks.
- Kızlar çimen etekler giymişler ve boyunlarında çiçekler varmış.
- That's a nice skirt.
- Güzel bir etek.
- Does this skirt suit me?
- Bu etek bana yakışıyor mu?
- Do those girls wear white skirts?
- Bu kızlar beyaz etek mi giyiyor?
- That skirt is long.
- O etek uzun.
- She was clothed in a white blouse and red skirt.
- Beyaz bir bluz ve kırmızı bir etek giymişti.
- The dress has a full skirt.
- Elbisenin geniş büzgülü eteği var.
- Your skirt is too short.
- Eteğin çok kısa.
- She was satisfied with the new skirt.
- Yeni eteğinden memnundu.
- That blouse doesn't go with that skirt.
- O bluz o etekle uymuyor.
- Isn't that skirt too short?
- O etek çok kısa değil mi?
- I like that skirt.
- O eteği seviyorum.
- I have more skirts than my big sister.
- Ablamdan daha fazla eteğim var.
- He has a reputation for being a skirt chaser.
- Etek kovalayan biri olarak ün saldı.
- Tom hid behind his mother's skirts.
- Tom annesinin eteklerinin arkasına saklandı.
- It was yesterday that Mary bought this skirt.
- Mary bu eteği dün aldı.
- She wore a red shirt and a black skirt.
- Kırmızı bir gömlek ve siyah bir etek giymişti.
- She was wearing a poodle skirt circa 1955.
- O 1955 dolaylarında kaniş etek giyiyordu.
- She dyed her white skirt red.
- O, beyaz eteğini kırmızıya boyadı.
- The small skirt is pink.
- Kısa etek pembe.
- I would like to try the blue striped skirt.
- Ben mavi çizgili eteği denemek istiyorum.
- Her skirt is totally out of fashion.
- Eteği tamamen demode.
- That was the skirt that Mary bought yesterday.
- Mary'nin dün aldığı etek buydu.
- I'm trying to find that black skirt I wore last week.
- Geçen hafta giydiğim siyah eteği bulmaya çalışıyorum.
- Tom thought Mary's skirt was way too short.
- Tom, Mary'nin eteğinin çok kısa olduğunu düşündü.
- I think your skirt's too short.
- Sanırım eteğin çok kısa.
- She was wearing a short skirt and high heels.
- O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
- That blouse doesn't go with that skirt.
- O bluz o etekle gitmez.
- Janet bought a skirt and a blouse.
- Janet, bir etek ve bir bluz satın aldı.
- This skirt is a little too tight.
- Bu etek biraz fazla dar.
- She was clothed in a black blouse and red skirt.
- O, siyah bir bluz ve kırmızı bir etek giymişti.
- Where did you buy that skirt?
- O eteği nereden aldın?
- That's a nice skirt.
- Bu güzel bir etek.
- My aunt made me a new skirt.
- Halam bana yeni bir etek yaptı.
- When was it that Mary bought this skirt?
- Mary bu eteği ne zaman aldı?
- That skirt's too short, isn't it?
- Bu etek çok kısa, değil mi?
- My aunt made a new skirt for me.
- Teyzem benim için yeni bir etek yaptı.
- I'm looking for a warm, woolen skirt.
- Sıcak, yünlü bir etek arıyorum.
- When I was young, I used to only wear skirts.
- Gençken sadece etek giyerdim.
- She turned her old dress into a skirt.
- Eski elbisesini eteğe dönüştürdü.
- I like your sarong style skirt.
- Malaya peştemalı tarzı eteğini seviyorum.
- The skirt is green.
- Etek yeşildir.
- She was clothed in a black blouse and red skirt.
- Siyah bir bluz ve kırmızı bir etek giymişti.
- I like the color of your skirt.
- Eteğinin rengini beğeniyorum.
- She washes her skirt.
- Eteğini yıkıyor.
- She ironed a skirt.
- Bir etek ütüledi.
- Her mother sewed a skirt for her.
- Annesi onun için bir etek dikti.
- Can you show me this skirt please?
- Lütfen bana bu eteği gösterebilir misin?
- At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınların giymesi için eşarp, etek ve hırka veriliyor.
- She was wearing a short skirt and high heels.
- Kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
- Having washed my skirt in the cold water of a spring, I sat a while.
- Eteğimi bir pınarın soğuk suyunda yıkadıktan sonra bir süre oturdum.
Show More (97)
|
