slick - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
slick kurnaz adj.
  • His slick ways of persuading people got him a big promotion.
  • İnsanları ikna etmek için kullandığı kurnaz yöntemler sayesinde iyi bir terfi aldı.
  • Don't swallow that slick propaganda.
  • Bu kurnaz propagandayı yutmayın.
Show More (-1)
slick çekici adj.
  • He was such a slick young man.
  • Çok çekici bir genç adamdı.
Show More (-2)
slick usta işi (şey) adj.
  • The slick Hollywood movie broke all records.
  • Usta işi Hollywood filmi tüm rekorları kırdı.
Show More (-2)
slick kaygan adj.
  • The roads were too slick to speed with the motorbike.
  • Yollar motosikletle hız yapılamayacak kadar kaygandı.
Show More (-2)
slick su üzerindeki yağ tabakası n.
  • The captain noticed the slick on the sea surface.
  • Kaptan deniz yüzeyindeki yağ tabakasını fark etti.
Show More (-2)
slick kuşe kağıtlı dergi n.
  • Amelia is very fond of reading slicks.
  • Amelia kuşe kağıtlı dergileri okumaya bayılıyor.
Show More (-2)
slick düzleştirmek v.
  • Hugo spends a lot of time slicking down his hair every day.
  • Hugo saçlarını düzleştirmek için her gün çok zaman harcıyor.
Show More (-2)
slick dişli lastik n.
  • Slick tyres provides maximum grip and speed on dry surfaces.
  • Dişli lastikler kuru yüzeylerde maksimum tutuş ve hız sağlar.
Show More (-2)
slick kıvrak adj.
  • He got round the right winger using some slick footwork.
  • Sağ kanat oyuncusunun etrafından kıvrak bir ayak hareketiyle dolaştı.
Show More (-2)
slick düzgün adj.
  • Slick, dresses nice, makes very good money killing people.
  • Düzgün, güzel giyimli, insanları öldürerek iyi para kazanıyor.
Show More (-2)
slick içi kof adj.
  • Don't swallow that slick propaganda.
  • O içi kof propagandayı yutma.
Show More (-2)