smuggle - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
smuggle kaçırmak (birini/bir şeyi bir ülkeye veya yurtdışına) v.
  • Traffickers demand astronomical amounts to smuggle their customers to the West.
  • İnsan tacirleri müşterilerini Batı'ya kaçırmak için astronomik meblağlar talep etmektedir.
  • They were used to build tunnels to smuggle terrorists into Israel and to hide rockets.
  • Teröristleri İsrail'e kaçırmak ve roketleri saklamak için tüneller inşa etmek için kullanıldılar.
  • Tom smuggled something into Australia for Mary.
  • Tom, Mary için Avustralya'ya bir şey kaçırdı.
Show More (1)
smuggle gizlice sokmak (mektup vb) v.
  • They were used to build tunnels to smuggle terrorists into Israel and to hide rockets.
  • Teröristleri İsrail'e gizlice sokmak ve roketleri saklamak amacıyla tüneller inşa etmek için kullanıldılar.
Show More (-2)
smuggle kaçakçılık yapmak v.
  • Layla smuggled cannabis.
  • Layla esrar kaçakçılığı yapıyordu.
Show More (-2)