Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | soak v. | sırılsıklam olmak | ||
We were all soaked from the sudden rain. Aniden bastıran yağmur yüzünden hepimiz sırılsıklam olmuştuk. More Sentences |
||||
General | ||||
General | soak n. | içkici | ||
Tom's father's a bit of a soak. Tom'un babası biraz içkici. More Sentences |
||||
General | soak n. | ayyaş | ||
Tom's father's a bit of a soak. Tom'un babası biraz ayyaştır. More Sentences |
||||
General | soak n. | ıslanma | ||
I'll have a good soak in the bath after the match. Maçtan sonra banyoda esaslı bir ıslanma beni bekliyor. More Sentences |
||||
General | soak v. | sırılsıklam olmak | ||
I got soaked by the rain on the way home. Eve dönerken yağmurdan sırılsıklam oldum. More Sentences |
||||
General | soak v. | suya girmek | ||
I will need to soak in a warm bath after this job is done. Bu iş bittikten sonra ılık bir banyoya girmem gerekecek. More Sentences |
||||
General | soak v. | ıslanmak | ||
Soak them overnight. Geceden ıslatın. More Sentences |
||||
General | soak v. | suda bekletmek | ||
Soak the towel in water with vinegar and add baking soda to get rid of stains. Lekelerden kurtulmak için havluyu sirkeli suda bekletin ve karbonat ekleyin. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | soak v. | sırılsıklam etmek | ||
General | ||||
General | soak n. | emme | ||
General | soak n. | sağanak | ||
General | soak n. | çekme | ||
General | soak n. | ıslatma | ||
General | soak n. | bol içki içilen uzun süre | ||
General | soak n. | alem | ||
General | soak v. | sırsıklam etmek | ||
General | soak v. | çekmek | ||
General | soak v. | suda bırakmak | ||
General | soak v. | suda kalmak | ||
General | soak v. | sarhoş olmak | ||
General | soak v. | suda tutmak | ||
General | soak v. | demlemek (çay) | ||
General | soak v. | suya bastırmak | ||
General | soak v. | banmak | ||
General | soak v. | emmek | ||
General | soak v. | sırsıklam olmak | ||
General | soak v. | çok içmek | ||
General | soak v. | kazıklamak | ||
General | soak v. | yumruk atmak | ||
General | soak v. | suya sokmak | ||
General | soak v. | zihne ve duygulara nüfuz etmek | ||
General | soak v. | (özellikle tavlama sırasındaki metal) epeyce ısıl işleme maruz kalmak | ||
General | soak v. | (birinden veya bir işletmeden) fahiş ücret almak | ||
General | soak v. | şiddetli şekilde dövmek | ||
General | soak v. | ağır şekilde cezalandırmak | ||
General | soak v. | (metali) uzun süre ısıl işleme tabi tutmak | ||
General | soak v. | (aküyü) az doldurmak | ||
General | soak v. | (kendini) çalışmaya veya bir alanı öğrenmeye kaptırmak | ||
General | soak v. | (birini) sarhoş etmek | ||
Industry | ||||
Industry | soak n. | derilerin yumuşatıldığı tekne | ||
Technical | ||||
Technical | soak v. | emdirmek | ||
Technical | soak v. | ıslatmak | ||
Technical | soak v. | tümü ile ıslatmak | ||
Construction | ||||
Construction | soak n. | bekletme | ||
Construction | soak n. | demlendirme | ||
Construction | soak n. | emdirme | ||
Medical | ||||
Medical | soak n. | tedavi kapsamında vücudun bir bölümünün içine daldırıldığı ilaçlı sıcak solüsyon | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | soak v. | suda bekletmek | ||
Gastronomy | soak v. | (ekmeği) iyice pişirmek | ||
Slang | ||||
Slang | soak n. | rehinde olma | ||
Slang | soak n. | rehin verilmiş olma | ||
British Slang | ||||
British Slang | soak n. | ayyaş | ||
British Slang | soak n. | sarhoş | ||
British Slang | soak adj. | içkici |