sob - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
sob hıçkırmak v.
  • I don't care!' Kelvin sobbed.
  • "Umurumda değil!" dedi Kelvin hıçkırarak.
  • I heard him sobbing.
  • Hıçkırdığını duydum.
  • Tom started sobbing.
  • Tom hıçkırmaya başladı.
Show More (9)
sob hıçkırarak ağlamak v.
  • The girl started to sob.
  • Kız hıçkırarak ağlamaya başladı.
  • The girl who'd got lost sobbed as she said her name.
  • Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.
  • Tom sobbed out loud.
  • Tom yüksek sesle hıçkırarak ağladı.
Show More (9)
sob hıçkıra hıçkıra ağlamak v.
  • She won't stop sobbing.
  • Hıçkıra hıçkıra ağlamayı kesmiyor.
  • I could hear her sobbing in her bedroom.
  • Yatak odasında hıçkıra hıçkıra ağladığını duyabiliyordum.
  • On entering the bedroom, she started sobbing.
  • Yatak odasına girince hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Show More (4)
sob hıçkırık n.
  • The neighbors could hear the teenager's sobs.
  • Komşular, gencin hıçkırıklarını duyabiliyordu.
  • She burst into sobs.
  • O hıçkırıklara boğuldu.
  • She burst into sobs.
  • Hıçkırıklara boğuldu.
Show More (1)
sob hüngür hüngür ağlamak v.
  • The mother held her baby as he was about to sob.
  • Anne, hüngür hüngür ağlamak üzere olan bebeğini kucakladı.
Show More (-2)
sob puşt n.
  • You must ignore that SOB.
  • O puştu görmezden gelmelisin.
Show More (-2)