|
- Moreover, the reference to religion is utterly superfluous.
- Ayrıca dine yapılan atıf tamamen gereksizdir.
- When we are, a Road Traffic Agency will become quite superfluous.
- Böyle bir durumda Karayolu Trafik Ajansı oldukça gereksiz hale gelecektir.
- The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous.
- Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bize göre gereksizdir.
- In our opinion, the amendments we have tabled in this respect will be superfluous after the Convention is signed.
- Bize göre, bu konuda sunduğumuz değişiklikler Sözleşme imzalandıktan sonra gereksiz olacaktır.
- This does not however make the work on the Corbett report superfluous; quite the opposite.
- Ancak bu durum Corbett raporu üzerindeki çalışmaları gereksiz kılmamaktadır; tam tersi.
- That is superfluous and, as has already been said, increases the likelihood of error.
- Bu gereksizdir ve daha önce de söylendiği gibi hata olasılığını arttırır.
- The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous.
- Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bizim görüşümüze göre gereksizdir.
- This is just as costly as it is superfluous and would prevent financial institutions from investing in internalisation.
- Bu, gereksiz olduğu kadar maliyetlidir ve finans kuruluşlarının içselleştirmeye yatırım yapmasını engelleyecektir.
- Agricultural policy in the 15 countries is quite harmful, as well as being superfluous.
- Bu 15 ülkedeki tarım politikası gereksiz olduğu kadar oldukça da zararlıdır.
- When we are, a Road Traffic Agency will become quite superfluous.
- Bunu başardığımızda bir Karayolu Trafik Ajansı oldukça gereksiz hale gelecektir.
- We can accept Amendment 6, even though it seems to be superfluous.
- Gereksiz gibi görünse de 6. Değişikliği kabul edebiliriz.
- Finally, I think that Amendment No 27 is superfluous.
- Son olarak, 27 No'lu Değişikliğin gereksiz olduğunu düşünüyorum.
- Active financial support is undesirable and superfluous.
- Aktif mali destek istenmez ve gereksizdir.
- I would therefore urge you to support the ELDR Group's position and thwart this superfluous legislation.
- Bu nedenle ELDR Grubunun tutumunu desteklemenizi ve bu gereksiz mevzuatı engellemenizi rica ediyorum.
- It is also superfluous, for there is no distortion within the internal market.
- Ayrıca iç pazarda herhangi bir bozulma olmadığı için gereksizdir.
- Amendment No 5 is superfluous, because Parliament is already entitled to obtain the relevant documents.
- 5 No'lu değişiklik gereksizdir, çünkü Parlamento zaten ilgili belgeleri elde etme hakkına sahiptir.
- When we are, a Road Traffic Agency will become quite superfluous.
- Bunu başardığımızda, bir Karayolu Trafik Ajansı oldukça gereksiz hale gelecektir.
- In our opinion, the amendments we have tabled in this respect will be superfluous after the Convention is signed.
- Kanaatimizce, bu bağlamda sunduğumuz değişiklikler Sözleşme imzalandıktan sonra gereksiz olacaktır.
- I therefore feel it superfluous to mention a passport.
- Bu nedenle pasaporttan bahsetmeyi gereksiz buluyorum.
- Furthermore, the maintenance of existing contracts renders the present legislation superfluous.
- Ayrıca, mevcut sözleşmelerin sürdürülmesi mevcut mevzuatı gereksiz kılmaktadır.
- That is superfluous and, as has already been said, increases the likelihood of error.
- Bu gereksiz ve daha önce de söylendiği gibi hata olasılığını arttırıyor.
- If it then proves to be superfluous, so much the better.
- O zaman gereksiz olduğu kanıtlanırsa, çok daha iyi olur.
- We can accept Amendment 6, even though it seems to be superfluous.
- Gereksiz gibi görünse de Değişiklik 6'yı kabul edebiliriz.
- All the comments are superfluous.
- Tüm yorumlar gereksizdir.
- All the comments are superfluous.
- Tüm yorumlar gereksiz.
- They think it's superfluous.
- Gereksiz olduğunu düşünüyorlar.
- They think it's superfluous.
- Onlar bunun gereksiz olduğunu düşünüyor.
Show More (24)
|
