swim - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
swim yüzmek v.
  • The children enjoyed swimming in the pool.
  • Çocuklar havuzda yüzmenin keyfini çıkardılar.
  • Fish do not swim separately in the sea.
  • Balıklar denizde ayrı ayrı yüzmezler.
  • They swim together and the sooner we work that out the better.
  • Birlikte yüzüyorlar ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi.
Show More (1583)
swim yüzerek geçmek (akarsu/göl vb'ni) v.
  • I saw Tom swim across the river.
  • Tom'un nehri yüzerek geçtiğini gördüm.
  • He was somehow able to swim across the river.
  • Bir şekilde nehri yüzerek geçmeyi başardı.
  • Is it true that you crossed this river by swimming?
  • Bu nehri yüzerek geçtiğin doğru mu?
Show More (98)
swim yüzme n.
  • She went for a morning swim at the beach.
  • Sabah yüzmesi yapmak için sahile gitti.
  • When I've finished my homework, I'll go for a swim.
  • Ev ödevimi bitirdiğimde, yüzmeye gideceğim.
  • I went for a swim.
  • Yüzmeye gittim.
Show More (24)
swim gözünün önünde uçuşmak v.
  • The letters on the page seemed to swim before her tired eyes.
  • Sayfadaki harfler yorgun gözlerinin önünde uçuşuyor gibiydi.
Show More (-2)
swim (hayvan) yüzerek dolaşmak v.
  • The graceful swans swam gracefully in the tranquil lake.
  • Zarif kuğular sakin gölde zarafetle yüzerek dolaşıyordu.
Show More (-2)
swim (baş) dönmek v.
  • After spinning around in circles, her head started to swim.
  • Daireler çizerek dolandıktan sonra başı dönmeye başladı.
Show More (-2)
swim baş dönmesi n.
  • My head is swimming.
  • Başım dönüyor.
Show More (-2)
swim yüzdürmek v.
  • Tom made Mary swim.
  • Tom Mary'yi yüzdürdü.
Show More (-2)