swim

Bedeutungen von dem Begriff "swim" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	swim n.	yüzme
She went for a morning swim at the beach. Sabah yüzmesi yapmak için sahile gitti. More Sentences
2	Common Usage	swim v.	yüzmek
The children enjoyed swimming in the pool. Çocuklar havuzda yüzmenin keyfini çıkardılar. More Sentences
General
3	General	swim v.	yüzdürmek
Tom made Mary swim. Tom Mary'yi yüzdürdü. More Sentences
4	General	swim v.	yüzerek geçmek (akarsu/göl vb'ni)
It wasn't possible for the boy to swim across the river. Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı. More Sentences
5	General	swim v.	yüzmek
Fish do not swim separately in the sea. Balıklar denizde ayrı ayrı yüzmezler. More Sentences
6	General	swim v.	(hayvan) yüzerek dolaşmak
The graceful swans swam gracefully in the tranquil lake. Zarif kuğular sakin gölde zarafetle yüzerek dolaşıyordu. More Sentences
7	General	swim v.	(baş) dönmek
After spinning around in circles, her head started to swim. Daireler çizerek dolandıktan sonra başı dönmeye başladı. More Sentences
Marine Biology
8	Marine Biology	swim v.	yüzmek
They swim together and the sooner we work that out the better. Birlikte yüzüyorlar ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi. More Sentences
General
9	General	swim n.	baş dönmesi
10	General	swim n.	yüzüş
11	General	swim n.	baygınlık
12	General	swim n.	yüzgeç
13	General	swim v.	sersemlemek
14	General	swim v.	yüzmesine yardım etmek
15	General	swim v.	dolmak
16	General	swim v.	taşmak
17	General	swim v.	boğulmak
18	General	swim v.	yüzmek (suda)
19	General	swim v.	kulaç atmak
20	General	swim v.	dolu olmak (bir şeyle)
21	General	swim v.	dönmek (birinin başı)
22	General	swim v.	bol miktarda sahip olmak (bir şeye)
23	General	swim v.	dönmek
24	General	swim v.	bir şey içinde yüzmek
25	General	swim v.	gözünün önünde uçuşmak
26	General	swim adj.	yüzmekle ilgili
27	General	swim adj.	yüzerken kullanılan
Irregular Verb
28	Irregular Verb	swim v.	swam - swum

Bedeutungen, die der Begriff "swim" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 188 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	swim in v.	içinde yüzmek
Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in. Tom kurbağa yavrularını koyduğu kavanozun içinde yüzerken izledi. More Sentences
2	General	can not swim v.	yüzememek
You can not swim here. Burada yüzemezsiniz. More Sentences
3	General	swim a lot v.	bol bol yüzmek
I am going to swim a lot this summer. Bu yaz bol bol yüzeceğim. More Sentences
4	General	swim a lot v.	çok yüzmek
I want to swim a lot more. Daha çok yüzmek istiyorum. More Sentences
5	General	swim naked v.	çıplak yüzmek
In the summer I like to swim naked in the pond. Yazın gölette çıplak yüzmeyi severim. More Sentences
6	General	learn to swim v.	yüzmeyi öğrenmek
He learnt to swim at the age of 4. 4 yaşında yüzmeyi öğrendi. More Sentences
Phrasals
7	Phrasals	swim with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) yüzmek
Fortunately, there are other ways of correcting sinking legs and swimming with more efficiency. Neyse ki, batan bacakları düzeltmenin ve daha verimli yüzmenin başka yolları da var. More Sentences
8	Phrasals	swim in (something) v.	(bir şeyde) yüzmek
We swim in a sea of energy. Bir enerji denizinde yüzüyoruz. More Sentences
Marine Biology
9	Marine Biology	swim bladder n.	yüzme kesesi
The swim bladder is a gas-filled sac inside your fish. Yüzme kesesi balığınızın içinde gazla dolu bir kesedir. More Sentences
General
10	General	rift swim mask n.	deniz gözlüğü
11	General	rift swim mask n.	yüzücü gözlüğü
12	General	swim safety n.	yüzme güvenliği
13	General	swim goggles n.	su gözlüğü
14	General	swim goggles n.	yüzücü gözlüğü
15	General	swim course n.	yüzme kursu
16	General	be in the swim of things v.	faal bir sosyal hayatı olmak
17	General	be in the swim v.	katılmak
18	General	be in the swim v.	faal bir sosyal hayatı olmak
19	General	be in the swim v.	faal bir hayat sürmek
20	General	swim under water v.	suyun altında yüzmek
21	General	be in the swim v.	yer almak
22	General	swim in the sea v.	denizde yüzmek
23	General	swim with the tide v.	egemen olan görüşe uymak
24	General	be in the swim of things v.	faal bir hayat sürmek
25	General	swim a crawl v.	kulaçlamak
26	General	swim like a brick v.	batmak
27	General	let swim v.	yüzdürmek
28	General	swim a stroke v.	kulaçlamak
29	General	have a swim v.	denize girmek
30	General	know how to swim v.	yüzme bilmek
31	General	be unable to swim v.	yüzememek
32	General	swim to shore v.	kıyıya yüzmek
33	General	go for a swim v.	yüzmeye gitmek
34	General	swim with the current v.	akıntı ile/akıntının yönünde yüzmek
35	General	swim in the water v.	suda yüzmek
36	General	learn to swim v.	yüzme öğrenmek
37	General	swim with sharks v.	köpek balıklarıyla yüzmek
38	General	in the swim adj.	olup bitenlerden haberi olan
Phrasals
39	Phrasals	swim toward someone or something v.	-e/doğru yüzmek
40	Phrasals	swim for someone or something v.	-e/doğru yüzmek
41	Phrasals	swim around v.	keyfine/öylesine yüzmek
42	Phrasals	swim around v.	uçuşmak
43	Phrasals	swim around v.	uçuşup durmak
44	Phrasals	swim around v.	suda oynamak
45	Phrasals	swim around v.	geçmek
46	Phrasals	swim around v.	dolaşmak
47	Phrasals	swim around v.	dolaşıp durmak
48	Phrasals	swim into something v.	yüzerek bir şeye girmek
49	Phrasals	swim into (something) v.	(akıntıya, gelgite, bir güce) karşı yüzmek
50	Phrasals	swim into (something) v.	(bir şeye/yere) yüzmek
51	Phrasals	swim into (something) v.	(bir şeye) karşı yüzmek
52	Phrasals	swim into something v.	bir şeyin içine yüzmek
53	Phrasals	swim with (something) v.	(bir şeyin) yönünde yüzmek
54	Phrasals	swim with (something) v.	rüzgar nereden eserse oraya gitmek
55	Phrasals	swim with (someone) v.	şeytanlık peşinde koşan (kimselerle) takılmak
56	Phrasals	swim with (something) v.	akıntıya göre hareket etmek
57	Phrasals	swim with (someone) v.	güvenilmez (kimselerle) takılmak
58	Phrasals	swim with (something) v.	akıntıya kapılmak
59	Phrasals	swim with (something) v.	öldürülüp suya atılmak
60	Phrasals	swim with (someone) v.	tehlikeli sularda yüzmek
61	Phrasals	swim with (someone) v.	tehlikeli (kimselere) bulaşmak
62	Phrasals	swim with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yakınlarında/etrafında yüzmek
63	Phrasals	swim with (someone) v.	köpek balıklarıyla yüzmek
64	Phrasals	swim with (someone) v.	tehlikeli (kimselerle) takılmak
65	Phrasals	swim with (something) v.	suyun dibini boylamak
66	Phrasals	swim with (someone) v.	kurnaz (kimselere) bulaşmak
67	Phrasals	swim with (something) v.	(bir şeyle) aynı yönde yüzmek
68	Phrasals	swim with (something) v.	akıntı/gel-git yönünde yüzmek
69	Phrasals	swim with (something) v.	akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek
70	Phrasals	swim with (someone) v.	hain (kimselerle) takılmak
71	Phrasals	swim with (something) v.	akıntıyla sürüklenmek
72	Phrasals	swim with (something) v.	popüler olana kapılmak
73	Phrasals	swim with (something) v.	çoğunlukla beraber/çoğunluğa göre hareket etmek
74	Phrasals	swim in (something) v.	(bir şey) içinde yüzmek
75	Phrasals	swim into v.	-e yüzmek
76	Phrasals	swim in (something) v.	(bir şeye) batmak
77	Phrasals	swim into v.	-e karşı yüzmek
78	Phrasals	swim in (something) v.	bolca (bir şeye) sahip olmak
79	Phrasals	swim in (something) v.	(bir şeyle) kaplanmak
80	Phrasals	swim into v.	-e yüzerek girmek
81	Phrasals	swim for v.	-e/doğru yüzmek
82	Phrasals	swim toward v.	-e/doğru yüzmek
83	Phrasals	swim into v.	'-in içine yüzmek
Proverb
84	Proverb	only dead fish swim with the stream	sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
85	Proverb	only dead fish swim with the stream	sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
86	Proverb	don't go near the water until you learn how to swim	iyice hazır olmadan bir işe kalkışma
87	Proverb	don't go near the water until you learn how to swim	bir şeyi öğrenmeden yapmaya çalışma
88	Proverb	don't go near the water until you learn how to swim	bilmediğin işe kalkışma/girişme
Idioms
89	Idioms	swim against the current v.	akıntıya karşı yüzmek
90	Idioms	swim against the tide v.	egemen olan görüşe karşı gelmek
91	Idioms	make someone's head swim v.	birinin kafasını bulandırmak
92	Idioms	swim against the current v.	burnunun dikine gitmek
93	Idioms	swim against the current v.	akıntıya karşı küre çekmek
94	Idioms	swim against the current v.	akıntıya kürek çekmek
95	Idioms	swim against the current v.	olmayacak duaya amin demek
96	Idioms	be out of the swim of things v.	(bir süre) olayların dışında kalmak
97	Idioms	be out of the swim of things v.	(bir süre) dahil olmamak
98	Idioms	swim before someone's eyes v.	gözünün önüne gelmek
99	Idioms	swim against the tide v.	akıntıya kürek çekmek
100	Idioms	swim against the tide v.	çoğunluğa uymamak
101	Idioms	make someone's head swim v.	birinin kafasını karıştırmak
102	Idioms	make someone's head swim v.	birinin kafasını allak bullak etmek
103	Idioms	make someone's head swim v.	birinin başını döndürmek
104	Idioms	swim in the raw v.	çıplak yüzmek
105	Idioms	get the swim of things v.	bir şeye dahil olmak
106	Idioms	swim for it v.	yüzerek kaçmak
107	Idioms	be in the swim v.	tercih edilen olmak
108	Idioms	be in the swim v.	etkin ilişkilerde yer almak
109	Idioms	be in the swim v.	revaçta olmak
110	Idioms	swim in front of (one's) eyes v.	(birinin) gözünün önünde uçuşmak
111	Idioms	swim in front of (one's) eyes v.	(birinin) gözünün önünde belirmek
112	Idioms	swim with/against the stream v.	akışa uymak/uymamak
113	Idioms	swim with/against the stream v.	çoğunluğa uymak/karşı gelmek
114	Idioms	swim with/against the stream v.	akıntıya kapılıp gitmek/akıntıya karşı kürek çekmek
115	Idioms	swim with/against the stream v.	sürüye uymak/uymamak
116	Idioms	swim against the stream v.	akıntıya karşı yüzmek
117	Idioms	be in the swim (of things) v.	(işlerin içinde) aktif bir yer almak
118	Idioms	be in the swim (of things) v.	(işlerle ilgili) bilgi sahibi olmak
119	Idioms	be in the swim (of things) v.	(her şeyden/olup bitenden) haberdar olmak
120	Idioms	be in the swim (of things) v.	(bir şeylerden) geri kalmamak
121	Idioms	make (one's) head swim v.	(birine) ne olduğunu şaşırtmak
122	Idioms	make (one's) head swim v.	(birinin) beynini sulandırmak
123	Idioms	make (one's) head swim v.	(birinin) başını döndürmek
124	Idioms	make (one's) head swim v.	(birinin) kafasını bulandırmak
125	Idioms	make (one's) head swim v.	(birinin) kafasını allak bullak etmek
126	Idioms	make (one's) head swim v.	(birini) sersemletmek
127	Idioms	make head swim v.	başını döndürmek
128	Idioms	make head swim v.	kafasını karıştırmak
129	Idioms	make head swim v.	kafasını allak bullak etmek
130	Idioms	make head swim v.	kafasını bulandırmak
131	Idioms	swim upstream v.	çoğunluğa uymamak
132	Idioms	swim upstream v.	çoğunluğa ters hareket etmek
133	Idioms	swim with sharks v.	tehlikeli insanlarla aşık atmak
134	Idioms	swim upstream v.	ters gitmek
135	Idioms	swim upstream v.	sürüye uymamak
136	Idioms	swim upstream v.	akıntıya karşı yüzmek
137	Idioms	swim with sharks v.	tehlikeli/kurnaz insanlara bulaşmak
138	Idioms	swim before eyes v.	gözünün önüne gelmek
139	Idioms	sink or swim expr.	ya batarsın ya çıkarsın
140	Idioms	sink or swim expr.	ya herrü ya merrü
141	Idioms	like trying to swim upstream expr.	deveye hendek atlatmak kadar zor
142	Idioms	in the swim of things expr.	faal bir hayat süren
143	Idioms	in the swim of things expr.	sosyal hayatın içinde
144	Idioms	in the swim of things expr.	sahalarda
145	Idioms	in the swim of things expr.	hayata karışmış
146	Idioms	in the swim of things expr.	faal bir sosyal hayatı olan
147	Idioms	into the swim (of things) expr.	(işlere/olan bitene) hakim
148	Idioms	in the swim (of things) expr.	(işlere) alışmış/dahil olmuş
149	Idioms	into the swim (of things) expr.	(işlerin) akışına dahil olmuş
150	Idioms	into the swim (of things) expr.	(işlere) alışmış/dahil olmuş
151	Idioms	in the swim (of things) expr.	işleyişe dahil olmuş
152	Idioms	in the swim (of things) expr.	(işlerin) akışına dahil olmuş
153	Idioms	in the swim (of things) expr.	(işlere/olan bitene) hakim
154	Idioms	into the swim (of things) expr.	işleyişe dahil olmuş
155	Idioms	out of the swim (of things) expr.	aktif olarak katılamamış
156	Idioms	out of the swim (of things) expr.	konuya uzak kalmış
157	Idioms	out of the swim (of things) expr.	(olaylara) dahil olmayan
158	Idioms	out of the swim (of things) expr.	durumdan bihaber kalmış
159	Idioms	out of the swim (of things) expr.	(olayların) dışında kalmış
160	Idioms	like trying to swim upstream expr.	akıntıya karşı kürek çekmek gibi
Speaking
161	Speaking	we're going to do it, sink or swim! expr.	ya herrü ya merrü
162	Speaking	we're going to do it, sink or swim! expr.	onu yapacağız!
163	Speaking	they left him to sink or swim expr.	onu kendi kaderine terkettiler
164	Speaking	I can swim expr.	ben yüzebilirim
165	Speaking	you mustn’t swim here expr.	burada yüzemezsiniz
166	Speaking	how often do you swim? expr.	ne sıklıkla yüzersin?
167	Speaking	they could swim when they were five expr.	beş yaşında yüzebiliyorlardı
168	Speaking	I can't swim expr.	ben yüzemem
169	Speaking	she can swim fast expr.	o hızlı yüzebilir
170	Speaking	she can swim fast expr.	o hızlı yüzebiliyor
171	Speaking	she used to swim when she was young expr.	o gençken yüzerdi
172	Speaking	he used to swim when he was young expr.	o gençken yüzerdi
173	Speaking	I can't swim well expr.	ben i̇yi̇ yüzemi̇yorum
174	Speaking	we're going to do it, sink or swim! expr.	öyle de olsa böyle de olsa bu işi yapacağız (batsa da çıksa da bundan geri durmak yok !)
Textile
175	Textile	swim trunk n.	şort mayo
176	Textile	swim trunk n.	erkek mayosu
Medical
177	Medical	sperm swim-up n.	sperm yüzdürme
178	Medical	swim-up n.	yüzdürme
Marine Biology
179	Marine Biology	swim bladder n.	gaz kesesi
180	Marine Biology	swim bladder disease n.	yüzme kesesi hastalığı
181	Marine Biology	swim bladder n.	balığın suyun içinde dengede durabilmesini sağlayan içinde gaz dolu olan organ
182	Marine Biology	swim bladder n.	(balıkta) hava kesesi
Zoology
183	Zoology	swim bladder n.	yüzme kesesi
Sport
184	Sport	swim meet n.	iki veya daha fazla takım arasında düzenlenen yüzme müsabakası
185	Sport	swim cap n.	bone
186	Sport	swim cap n.	yüzme bonesi
187	Sport	swim cap n.	yüzücü bonesi
188	Sport	swim club n.	yüzme kulübü