temporal - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
temporal zamansal adj.
  • Literature, space and memory, activating temporal continuity are three areas that play an active role.
  • Edebiyat, mekân ve hafıza, zamansal sürekliliğin harekete geçirilmesinde etkin rol oynayan üç alandır.
  • Literature, space and memory, activating temporal continuity are three areas that play an active role.
  • Edebiyat, mekân ve hafıza, zamansal sürekliliğin sağlanmasında etkin rol oynayan üç alandır.
  • Literature, space and memory, activating temporal continuity are three areas that play an active role.
  • Edebiyat, mekân ve hafıza, zamansal sürekliliği harekete geçiren, etkin rol oynayan üç alandır.
Show More (0)
temporal geçici adj.
  • Our temporal existence on Earth makes us even greedier.
  • Dünyadaki geçici varlığımız bizi daha da açgözlü yapıyor.
Show More (-2)
temporal dünyevi adj.
  • Your temporal pleasures stand for nothing when compared to the pleasures of heaven.
  • Dünyevi zevkleriniz cennetin zevkleriyle kıyaslandığında hiçbir şey ifade etmez.
Show More (-2)