| 1 |
toll |
(yol vb) geçiş ücreti |
n. |
|
- You have to pay a toll of 2 pounds to use the highway.
- Otoyolu kullanmak için 2 pound geçiş ücreti ödemek zorundasınız.
- In the meantime, the Federal German Government has postponed the introduction of the motorway toll indefinitely.
- Bu arada Federal Alman Hükümeti otoyol geçiş ücretinin uygulamaya konulmasını süresiz olarak erteledi.
- In the meantime, the Federal German Government has postponed the introduction of the motorway toll indefinitely.
- Bu arada Federal Alman Hükûmeti otoyol geçiş ücretinin uygulamaya konulmasını süresiz olarak erteledi.
Show More (0)
|
| 2 |
toll |
bilanço |
n. |
|
- The death toll is reported to be 16.
- Ölenlere ilişkin bilançonun 16 olduğu bildirildi.
- The toll from the accident was 5 persons dead and 100 persons injured.
- Kaza bilançosu; 5 ölü ve 100 yaralı idi.
Show More (-1)
|
| 3 |
toll |
çan sesi |
n. |
|
- Can you hear the toll from afar?
- Çanların sesini uzaktan duyabiliyor musun?
Show More (-2)
|
| 4 |
toll |
zarar |
n. |
|
- Being forced to work in the mines for years took its toll on his health.
- Yıllar boyu madenlerde çalıştırılması sağlığına zarar vermişti.
Show More (-2)
|
| 5 |
toll |
ağır ağır çalmak (çan) |
v. |
|
- The bells of danger toll for them.
- Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
Show More (-2)
|
| 6 |
toll |
çalmak |
v. |
|
- For whom do the bells toll?
- Çanlar kimin için çalıyor?
Show More (-2)
|
