|
- Hutus of Bantu origin form the majority tribe in Burundi with a population of 6 million.
- Bantu kökenli Hutular, 6 milyonluk nüfuslarıyla Burundi'de çoğunluk kabileyi oluşturmaktadır.
- The situation is, I think, extremely serious, not just for the hill tribes but for the entire Vietnamese population.
- Bence durum sadece tepe kabileleri için değil, tüm Vietnam nüfusu için son derece ciddi.
- The situation is, I think, extremely serious, not just for the hill tribes but for the entire Vietnamese population.
- Bence durum sadece tepe kabileleri için değil tüm Vietnam nüfusu için son derece ciddi.
- The Tutsis of Nilotic origin are the minority tribe, but they dominate the government and the army.
- Nilotik kökenli Tutsiler azınlık kabilesidir ancak hükümete ve orduya hakimdirler.
- I hit it so hard I brought the whole tribe with me.
- O kadar sert vurdum ki bütün kabileyi yanımda getirdim.
- I hit it so hard I brought the whole tribe with me.
- O kadar sert vurdum ki bütün kabile benimle geldi.
- The Prophet like Moses will have to come from one of the tribes of Israel.
- Musa gibi bir peygamberin İsrail kabilelerinden birinden gelmesi gerekecekti.
- I hit it so hard I brought the whole tribe with me.
- O kadar sert vurdum ki tüm kabileyi yanımda getirdim.
- There are three characters in each tribe, and they can all be combined with one another.
- Her kabilede üç karakter vardır ve hepsi birbiriyle birleştirilebilir.
- Ewondo is the language spoken by the Ewondo tribe of Cameroon.
- Ewondo, Kamerun'un Ewondo kabilesi tarafından konuşulan dildir.
- The tribe's flooding capabilities shouldn't be underestimated.
- Kabilenin flood konusundaki kabiliyetleri hafife alınmamalı.
- The members of these nomadic tribes were skilled archers and riders; they were able to attack and run away as fast as the wind.
- Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçular ve binicilerdi; rüzgar kadar hızlı saldırıp kaçabiliyorlardı.
- By the 1750s, all the tribes of the Great Plains had horses.
- 1750'lerde Büyük Ovalar'daki tüm kabilelerin atları vardı.
- Europeans tried to civilise the tribe.
- Avrupalılar kabileyi medenileştirmeye çalıştı.
- About sixty men from the tribe quickly arrived riding horses.
- Kabileden yaklaşık altmış adam hızla atlara binerek geldi.
- There are still some savage tribes on that island.
- Adada hala bazı vahşi kabileler var.
- Ancient Germanic tribes used medicinal herbs in their attempts to cure diseases.
- Eski Cermen kabileleri hastalıkları iyileştirmek için şifalı bitkiler kullanırlardı.
- The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia.
- Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.
- Members of the tribe settled down along the river.
- Kabile üyeleri nehir boyunca yerleşti.
- Members of the tribe settled down along the river.
- Kabilenin üyeleri nehir boyunca yerleşti.
- Europeans tried to civilise the tribe.
- Avrupalılar kabileyi uygarlaştırmaya çalıştı.
- I hear some tribes in eastern Africa live on milk products.
- Doğu Afrika'da bazı kabilelerin süt ürünleri ile yaşadığını duydum.
- Members of that tribe settled along the river.
- O kabilenin üyeleri nehir boyunca yerleşti.
- He has been the chief of his tribe for 35 years.
- O otuz beş yıldır kabilesinin şefidir.
- There are still some savage tribes on that island.
- O adada hâlâ bazı vahşi kabileler var.
- The Sioux tribe asked the government to enforce the treaty.
- Sioux kabilesi hükümetten anlaşmayı uygulamasını istedi.
- He's the Goebbels of the tribe.
- O kabilenin Goebbels'i.
- There are quite a lot of tribes in the world.
- Dünyada oldukça fazla kabile vardır.
- The squirrel is the guardian spirit of our tribe.
- Sincap kabilemizin koruyucu ruhudur.
- What tribe are you from?
- Hangi kabiledensin?
- The Gauls are close to the Germanic tribes.
- Galyalılar Cermen kabilelerine yakındır.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
- Bu kabilenin atalarından kalma törenlerinin çoğu zamanla kayboldu.
- A savage tribe lived there in those days.
- O günlerde orada vahşi bir kabile yaşıyordu.
- I hear some tribes in eastern Africa live on milk products.
- Afrika'nın doğusundaki bazı kabilelerin süt ürünleriyle yaşadığını duydum.
- Those tribes inhabit the desert all year round.
- Bu kabileler bütün yıl boyunca çölde yaşarlar.
- The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile barışçının gelişinden memnun değildi.
- He's the Goebbels of the tribe.
- O, kabilenin Goebbelsi.
- The tribe's flooding capabilities shouldn't be underestimated.
- Kabilenin taşkın yetenekleri hafife alınmamalı.
- There are quite a lot of tribes in the world.
- Dünya'da oldukça çok kabile var.
- Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers.
- Brezilya'daki bazı yerli kabileler ağaç kesenler tarafından tehdit ediliyor.
- Ancient Germanic tribes used medicinal herbs in their attempts to cure diseases.
- Antik Germen kabileleri hastalıkları tedavi etme girişimlerinde şifalı otlar kullanırdı.
- Ewondo is the language spoken by the Ewondo tribe of Cameroon.
- Ewondo, Kamerun'daki Ewondo kabilesinin konuştuğu dildir.
- The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
- That tribe worships its ancestors.
- O kabile atalarına tapar.
- What tribe are you from?
- Sen hangi kabiledensin?
- Those tribes inhabit the desert all year round.
- O kabileler tüm yıl boyunca çölde yaşarlar.
- The members of these nomadic tribes were skilled archers and riders; they were able to attack and run away as fast as the wind.
- Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçu ve biniciydiler; rüzgar gibi hızla saldırıp kaçabiliyorlardı.
- By the 1750s, all the tribes of the Great Plains had horses.
- 1750'lere kadar Great Plains'in tüm kabilelerinin atları vardı.
Show More (45)
|
