valuable - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
valuable değerli adj.
  • Don't waste your valuable time in idle gossip.
  • Değerli zamanınızı boş dedikodularla harcamayın.
  • It is therefore important to remember that aid is twice as valuable when it is offered promptly.
  • Bu nedenle yardımın zamanında sunulduğunda iki kat daha değerli olduğunu unutmamak önemlidir.
  • I would like to express my thanks to the rapporteur for her valuable work.
  • Değerli çalışmaları için raportöre teşekkürlerimi ifade etmek isterim.
Show More (228)
valuable kıymetli adj.
  • Why should we have to destroy a natural, valued and valuable material such as ivory?
  • Fildişi gibi doğal, değerli ve kıymetli bir malzemeyi neden yok etmek zorunda kalalım?
  • Every language is equally precious and valuable to its speakers.
  • Her dil, konuşanlar için eşit derecede değerli ve kıymetlidir.
  • The computer is undoubtedly a valuable tool.
  • Şüphesiz bilgisayar, kıymetli bir alettir.
Show More (5)
valuable değerli eşya n.
  • Do not leave valuable items in the vehicle.
  • Değerli eşyalarınızı araçta bırakmayın.
  • He brought a chest, in which there were very valuable goods.
  • İçinde çok değerli eşyalar olan bir sandık getirdi.
  • Don't leave valuable items in the car.
  • Değerli eşyalarınızı arabada bırakmayın.
Show More (3)
valuable pahalı adj.
  • We keep the most valuable items in the safe.
  • En pahalı eşyaları kasada saklıyoruz.
Show More (-2)
valuable faydalı adj.
  • She gave me valuable advice on how to cook meat.
  • Bana et pişirme konusunda çok faydalı tavsiyeler verdi.
Show More (-2)