violate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
violate ihlal etmek v.
  • The company was sued because they were violating the law on employment.
  • Şirkete dava açıldı çünkü istihdam yasasını ihlal ediyorlardı.
  • I don't like it when people violate my personal space.
  • İnsanların kişisel alanımı ihlal etmesinden hoşlanmıyorum.
  • Cooperation cannot continue unconditionally if human rights are being violated on a huge scale.
  • İnsan hakları büyük ölçekte ihlal ediliyorsa, işbirliği koşulsuz olarak devam edemez.
Show More (122)
violate çiğnemek v.
  • You must not violate the regulations.
  • Yönetmelikleri çiğnememelisiniz.
  • The driver violated the traffic rules; as a result, he was fined.
  • Sürücü trafik kurallarını çiğnedi, sonuç olarak da cezalandırıldı.
Show More (-1)
violate -in kutsallığını bozmak v.
  • The barbarians violated most of the churches in this area.
  • Barbarlar bu bölgedeki kiliselerin çoğunun kutsallığını bozdu.
Show More (-2)
violate tecavüz etmek v.
  • Sami violated his son.
  • Sami oğluna tecavüz etti.
Show More (-2)