|
- We entertain no thoughts whatsoever of new walls or new divisions.
- Yeni duvarlar ya da yeni bölünmeler gibi düşüncelerimiz yok.
- We know in Europe that walls are not permanent and that borders do not last for ever.
- Avrupa'da duvarların kalıcı olmadığını ve sınırların sonsuza kadar sürmediğini biliyoruz.
- There need to be "Chinese walls" only in the budgetary sense.
- Sadece bütçe anlamında "Çin duvarları" olmamalıdır.
- Restrictions on freedom of movement must be lifted, as walls will not lead to peace.
- Duvarlar barış getirmeyeceği için hareket özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
- All the walls in Europe have been knocked down.
- Avrupa'daki tüm duvarlar yıkıldı.
- There are no high walls to keep the market out.
- Piyasayı dışarıda tutacak yüksek duvarlar yok.
- Now, just before the vote, there are still numerous posters hanging on the walls.
- Şimdi, oylamadan hemen önce, duvarlarda hala çok sayıda poster asılı.
- For that reason, all walls will need to be taken down.
- Bu nedenle, tüm duvarların yıkılması gerekecektir.
- In emphysema, the walls of the alveoli break down, making exhalation difficult.
- Amfizemde, alveollerin duvarları parçalanır, ekshalasyonu zorlaştırır.
- A magic army, a hundred thousand strong, surrounds the walls.
- Yüz bin kişiden oluşan, büyülü bir ordu duvarları kuşattı.
- In emphysema, the walls of the alveoli break down, making exhalation difficult.
- Amfizemde alveollerin duvarları parçalanarak soluk vermeyi zorlaştırır.
- And when even the walls are pulled down, space remains.
- Ve duvarlar yıkılsa bile yer baki kalır.
- Because behind these walls, the only thing that matters is how I see you.
- Çünkü bu duvarların arkasında önemli olan tek şey benim seni nasıI gördüğümdür.
- And when even the walls are pulled down, space remains.
- Duvarlar bile yıkıldığında geriye mekân kalıyor.
- And when even the walls are pulled down, space remains.
- Ve duvarlar bile yıkıldığında geride mekân kalır.
- The walls are covered with blood.
- Duvarlar kanla kaplı.
- The walls were painted light brown.
- Duvarlar açık kahverengiye boyandı.
- We painted the walls white.
- Duvarları beyaza boyadık.
- The walls are made from drywall.
- Duvarlar alçıpandan yapılır.
- Do not spit on the walls.
- Duvarlara tükürmeyin.
- The walls of the town were destroyed.
- Kasabanın duvarları yıkıldı.
- There are high walls about the town.
- Kasabanın etrafında yüksek duvarlar var.
- The walls have ears.
- Duvarların kulakları var.
- Walls have ears, shouji have eyes.
- Duvarların kulakları vardır, shouji'nin gözleri.
- The floor was painted green, while the walls were yellow.
- Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.
- Walls are very popular these days.
- Duvarlar bugünlerde çok popüler.
- The story of Edward Snowden has reminded us once again that even the walls have ears.
- Edward Snowden'in hikayesi bize duvarların bile kulaklarının olduğunu bir kez daha hatırlattı.
- Walls are very big these days.
- Bugünlerde duvarlar çok büyük.
- Dan doesn't like the color of the walls.
- Dan duvarların rengini sevmiyor.
- Tom painted the walls light green.
- Tom duvarları açık yeşile boyadı.
- Words are windows, or they are walls.
- Kelimeler penceredir ya da duvardır.
- We've painted the walls white.
- Duvarları beyaza boyadık.
- I hate the color of these walls.
- Bu duvarların renginden nefret ediyorum.
- I can't see through walls.
- Ben duvarların arkasını göremem.
- My daughters are coloring all over the walls.
- Kızlarım duvarları boyuyor.
- The walls were covered with wallpaper.
- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplanmıştı.
- What color are the walls in your room?
- Odandaki duvarlar ne renktir?
- They built the walls of the fortress without using cement at all.
- Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
- There aren't any pictures or photographs on the walls.
- Duvarlarda hiç resim ya da fotoğraf yok.
- You can see from the soot on the walls that the fire reached this floor as well.
- Duvarlardaki islerden yangının bu kata da ulaştığını görebilirsiniz.
- The walls in the old house were not straight.
- Eski evin duvarları düz değildi.
- The castle's walls are very thick.
- Kalenin duvarları çok kalın.
- These walls aren't soundproof.
- Bu duvarlar ses geçirmez değil.
- There's graffiti on the walls.
- Duvarlarda grafiti var.
- We have painted the walls white.
- Duvarları beyaza boyadık.
- The walls of my room are green.
- Odamın duvarları yeşildir.
- The walls have ears, the doors have eyes.
- Duvarların kulakları, kapıların gözleri vardır.
- The walls look good.
- Duvarlar güzel görünüyor.
- These walls aren't exactly soundproof.
- Bu duvarlar tam olarak ses geçirmez değil.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarına resim asar mısın?
- She says that she can see through walls.
- Duvarların arkasını görebildiğini söylüyor.
- The walls are made from drywall.
- Duvarlar alçıpandan yapılmış.
- Tom doesn't like the color of the walls in his bedroom.
- Tom yatak odasındaki duvarların rengini sevmiyor.
- The walls were painted white.
- Duvarlar beyaza boyandı.
- I hate the color of these walls.
- Bu duvarların renginden nefret ederim.
- Hens don't fly over walls.
- Tavuklar duvarların üzerinden uçmaz.
- The story of Edward Snowden has reminded us once again that even the walls have ears.
- Edward Snowden'ın hikayesi bize bir kez daha duvarların bile kulakları olduğunu hatırlattı.
- Don't spit on the walls.
- Duvarlara tükürme.
- Walls have ears, sliding paper doors have eyes.
- Duvarların kulakları, sürgülü kağıt kapıların gözleri vardır.
- My daughters are coloring all over the walls.
- Kızlarım bütün duvarları boyuyor.
- Tom doesn't like the color of the walls in his bedroom.
- Tom yatak odasındaki duvarların rengini beğenmiyor.
- Dan decorated the walls of his room with racist symbols.
- Dan odasının duvarlarını ırkçı sembollerle süsledi.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplı.
- The walls in the old house were not straight.
- Eski evdeki duvarlar düz değildi.
- If walls could talk, what stories would they tell us?
- Eğer duvarlar konuşabilseydi, bize hangi hikayeleri anlatırlardı?
- Their job is to coat the walls with plaster.
- Onların işi duvarları sıva ile örtmektir.
- Walls have ears, shouji have eyes.
- Duvarların kulakları vardır, shouji'nin gözleri vardır.
- She painted the walls white.
- Duvarları beyaza boyadı.
- The walls of her room were covered in posters.
- Odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- The walls of the town were destroyed.
- Şehrin duvarları yıkıldı.
- The walls are white plaster.
- Duvarlar beyaz sıva.
- In the movies, ghosts can walk through walls.
- Filmlerde hayaletler duvarlardan yürüyerek geçebilir.
- Walls are very big these days.
- Duvarlar bugünlerde çok büyük.
- The walls look good.
- Duvarlar iyi görünüyor.
- I turned the radio up so loud that the walls shook.
- Radyonun sesini o kadar açtım ki duvarlar sallandı.
- Do not spit on the walls.
- Duvarlara tükürme.
- On both sides of the road there are old walls.
- Yolun her iki yanında eski duvarlar var.
- Walls have ears, sliding paper doors have eyes.
- Duvarların kulakları var, sürgülü kağıt kapıların gözleri var.
- If walls could talk, what stories would they tell us?
- Duvarlar konuşabilseydi, bize hangi hikayeleri anlatırdı?
- I turned the radio up so loud that the walls shook.
- Radyonun sesini o kadar yüksek açtım ki, duvarlar sarsıldı.
- Their job is to coat the walls with plaster.
- Onların işi duvarları sıva ile kaplamaktır.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarınıza resim asıyor musunuz?
- I need old newspapers to cover the walls.
- Duvarları kaplamak için eski gazetelere ihtiyacım var.
- If walls could talk, what stories would they tell us?
- Duvarlar dile gelseydi, bize ne hikayeler anlatırdı.
- The walls were painted white.
- Duvarlar beyaza boyanmıştı.
- Superman can see through walls.
- Süpermen duvarların arkasını görebilir.
- On both sides of the road there are old walls.
- Yolun her iki tarafında da eski duvarlar var.
- The walls of my room are green.
- Odamın duvarları yeşil.
- Tom painted the walls white.
- Tom duvarları beyaza boyadı.
- History reminds us that walls can be torn down, but doing so is never easy.
- Tarih bize duvarların yıkılabileceğini hatırlatır, ama bunu yapmak asla kolay değildir.
- There can be walls without a roof, but no roof without walls.
- Çatısız duvarlar olabilir ama duvarlar olmadan çatı olmaz.
- What color are the walls in your room?
- Odanızın duvarları ne renk?
- The walls are white plaster.
- Duvarlar beyaz sıvalıdır.
- The walls were covered with wallpaper.
- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplıydı.
- He overlaid the walls on the inside with gold.
- İç duvarları altınla kapladı.
- He overlaid the walls on the inside with gold.
- İçerideki duvarları altınla kapladı.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplıydı.
- Mosquitos don't respect walls.
- Sivrisinekler duvarlara saygı göstermez.
- The bookshelves are built into the walls of my room.
- Kitap rafları odamın duvarına montelidir.
- These walls aren't soundproof.
- Bu duvarlar ses yalıtımlı değil.
- They built the walls of the fortress without using cement at all.
- Kalenin duvarlarını hiç çimento kullanmadan inşa ettiler.
- He painted all the walls green.
- O, bütün duvarları yeşil boyadı.
- There can be walls without a roof, but no roof without walls.
- Çatısız duvarlar olabilir ama duvarsız çatı olmaz.
- We've decided to paint the walls light blue.
- Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- Dan doesn't like the color of the walls.
- Dan duvarların rengini beğenmiyor.
- The floor was painted green, while the walls were yellow.
- Zemin yeşile boyanmıştı, duvarlar ise sarıydı.
- History reminds us that walls can be torn down, but doing so is never easy.
- Tarih bize duvarların yıkılabileceğini söylüyor fakat öyle yapmak hiç kolay değil.
- The walls have ears, the doors have eyes.
- Duvarların kulakları vardır, kapıların gözleri vardır.
- The walls were bare.
- Duvarlar çıplaktı.
- The walls are bloody.
- Duvarlar kanlı.
- There's graffiti on the walls.
- Duvarlarda duvar yazısı var.
- Don't spit on the walls.
- Duvarlara tükürmeyin.
- Dad painted the walls white.
- Babam duvarları beyaza boyadı.
- He painted all the walls green.
- Bütün duvarları yeşile boyadı.
Show More (111)
|