1 |
yours |
senin |
pron. |
|
- You got a problem with that skinny little coffin of yours.
- Senin o sıska küçük tabutunla ilgili bir sorunun var.
- Lorraine was asking if you'd heard from that nice friend of yours.
- Lorraine senin o sevimli arkadaşından haber alıp almadığını soruyordu.
- Which hat is yours?
- Hangi şapka senin?
- I've been a big fan of yours for a long time.
- Uzun zamandır senin büyük bir hayranınım.
- I don't understand this obsession of yours.
- Senin bu takıntını anlamıyorum.
- What's mine's yours.
- Benim olan senindir.
- How many of these are Tom's and yours?
- Bunlardan kaç tanesi Tom'un, kaç tanesi senin?
- Tom says he's a friend of yours.
- Tom senin bir arkadaşın olduğunu söylüyor.
- Which cup is yours?
- Hangisi senin fincanın?
- Those are yours, aren't they?
- Onlar senin, değil mi?
- Is that tent yours?
- O çadır senin mi?
- Which cat is yours?
- Hangi kedi senin?
- Are these dogs yours?
- Bu köpekler senin mi?
- Which one of those is yours?
- Bunlardan hangisi senin?
- The next is yours.
- Sıradaki senin.
- I'm all yours.
- Tamamen seninim.
- This is my country, not yours.
- Burası benim ülkem, senin değil.
- This is my opinion, not yours.
- Bu benim görüşüm, senin değil.
- Can I use this dictionary of yours?
- Senin bu sözlüğünü kullanabilir miyim?
- Is that a friend of yours?
- O senin bir arkadaşın mı?
- The dog is yours.
- Köpek senin.
- Is this ball yours or hers?
- Bu top senin mi yoksa onun mu?
- Those books are yours.
- O kitaplar senin.
- The hat is yours.
- Şapka senin.
- The towel on the left is yours.
- Soldaki havlu senin.
- Tom is a great admirer of yours.
- Tom senin büyük bir hayranın.
- Which of these dogs is yours?
- Bu köpeklerden hangisi senin?
- I don't like that prissy face of yours.
- Ben senin o titiz yüzünü sevmiyorum.
- What's mine is yours.
- Benim olan senindir.
- Is it yours?
- O, senin mi?
- These are yours.
- Bunlar senin.
- Whatever happens to Tom is his fault, not yours.
- Tom'a ne olursa olsun onun suçu, senin değil.
- You should learn how to control that mood of yours.
- Senin o ruh halini nasıl kontrol edeceğini öğrenmelisin.
- Which pairs of shoes are Tom's and yours?
- Tom'un ve senin ayakkabıların hangileri?
- That one is all yours.
- Bu senin olsun.
- Which book is yours?
- Hangi kitap senin?
- Is this bag yours or his?
- Bu çanta senin mi yoksa onun mu?
- These are my shoes and those are yours.
- Bunlar benim ayakkabılarım, bunlar da senin.
- I'd like to ask you about a student of yours.
- Senin bir öğrencin hakkında sana bir soru sormak istiyorum.
- That was yours.
- O senindi.
- Is this coat yours?
- Bu ceket senin mi?
- I thought you said Tom was a patient of yours.
- Tom'un senin bir hastan olduğunu söylediğini düşündüm.
- The fault is not mine but yours.
- Hata benim değil senin.
- Is this yours, Tom?
- Bu senin mi, Tom?
- None of the money is yours.
- Paranın hiçbir kısmı senin değil.
- The choice is yours, Tom.
- Seçim senin, Tom.
- I'm sure that's no fault of yours.
- Eminim bu senin hatan değildir.
- That's still yours.
- Bu hala senin.
- That one's all yours.
- O tamamen senindir.
- Is that bike yours?
- Bu bisiklet senin mi?
- Is that briefcase Tom's or yours?
- O evrak çantası Tom'un mu yoksa senin mi?
- This old car is yours if you want it.
- İstersen bu eski araba senindir.
- I thought Tom was a friend of yours.
- Tom'un senin bir arkadaşın olduğunu düşündüm.
- Is that white car in front of my house Tom's or yours?
- Benim evimin önündeki şu beyaz araba Tom'un mu yoksa senin mi?
- The choice is yours.
- Seçim senin.
- I know Tom is a friend of yours, but I still don't like him.
- Tom'un senin arkadaşın olduğunu biliyorum ama yine de ondan hoşlanmıyorum.
- Tom says he's a friend of yours.
- Tom senin arkadaşın olduğunu söylüyor.
- Is Tom still a friend of yours?
- Tom hâlâ senin arkadaşın mı?
- It's not yours.
- Senin değil.
- I think the wallet that Tom found is yours.
- Sanırım Tom'un bulduğu cüzdan senin.
- Tom says he's an old friend of yours.
- Tom senin eski bir arkadaşın olduğunu söylüyor.
- The mic is yours.
- Mikrofon senin.
- It was Tom's fault, not yours.
- Tom'un hatasıydı, senin değil.
- The machine's yours now.
- Makine şimdi senindir.
- The decision must be yours.
- Karar senin olmalı.
- This chair is yours.
- Bu sandalye senin.
- These aren't yours, are they?
- Bunlar senin değil, değil mi?
- Isn't Tom a friend of yours?
- Tom senin bir arkadaşın değil mi?
- This book is mine, but the one on the table is yours.
- Bu kitap benim ama masadaki senin.
- They were yours.
- Onlar senindi.
- Was Tom a friend of yours?
- Tom senin bir arkadaşın mıydı?
- My car can beat yours.
- Arabam senin yenebilir.
- Is this bike yours?
- Bu bisiklet senin mi?
- Isn't that a friend of yours?
- O senin arkadaşın değil mi?
- These are yours, right?
- Bunlar senin, değil mi?
- These hats are yours.
- Bu şapkalar senin.
- This is the same camera as yours.
- Bu senin kameranın aynısı.
- How do you know which one is yours?
- Hangisinin senin olduğunu nereden biliyorsun?
- Is this my seat or yours?
- Bu benim koltuğum mu senin mi?
- Which of these rackets is yours?
- Bu raketlerden hangisi senin?
- Which cup is yours?
- Hangi fincan senin?
- Is that black briefcase yours?
- O siyah evrak çantası senin mi?
- That one is all yours.
- O tamamen senindir.
- Is this umbrella yours?
- Bu şemsiye senin mi?
- Are these my socks or yours?
- Bunlar benim çoraplarım mı yoksa senin mi?
- My home is yours.
- Benim evim senindir.
- I like that tie of yours.
- Senin o kravatını seviyorum.
- Is this pen yours?
- Bu kalem senin mi?
- That's not yours.
- Bu senin değil.
- This is not yours.
- Bu senin değil.
- Shall we go to my place or yours?
- Benim evime mi gidelim, senin evine mi?
- Is this book yours?
- Bu kitap senin mi?
- Are these suitcases yours?
- Bu bavullar senin mi?
- Which bag is yours?
- Hangi çanta senin?
- My heart is yours.
- Kalbim senindir.
- I think these are yours.
- Sanırım bunlar senin.
- Which one's yours?
- Hangisi senin?
- I thought you said Tom was a friend of yours.
- Tom'un senin bir arkadaşın olduğunu söylediğini düşündüm.
- Isn't Tom a good friend of yours?
- Tom senin iyi bir arkadaşın değil mi?
- I want this to be yours.
- Bunun senin olmasını istiyorum.
- They are good friends of yours.
- Onlar senin iyi arkadaşların.
- Which house is yours?
- Hangi ev senin?
- These horses are yours.
- Bu atlar senin.
- Is this yours?
- Bu senin mi?
- Which bicycle is yours?
- Hangi bisiklet senin?
- Is Tom a friend of yours?
- Tom senin bir arkadaşın mı?
- They're yours, Tom.
- Onlar senin, Tom.
- Don't touch what isn't yours.
- Senin olmayan şeye dokunma.
- Is that thing yours?
- O şey senin mi?
- That knife isn't yours.
- O bıçak senin değil.
- Tom, are all these books yours?
- Tom, bu kitapların hepsi senin mi?
- That was yours.
- Bu senindi.
- This hat is yours.
- Bu şapka senin.
- It's not yours.
- O senin değil.
- I'm a huge fan of yours.
- Senin büyük bir hayranınım.
- Everything I have is yours.
- Sahip olduğum her şey senin.
- Tom is a good friend of yours, isn't he?
- Tom senin iyi bir arkadaşın, değil mi?
- How many of these are Tom's and yours?
- Bunlardan kaç tanesi Tom'un ve senin?
- Is that a friend of yours?
- O senin arkadaşın mı?
- You didn't tell me this was yours.
- Bunun senin olduğunu bana söylemedin.
- Are these glasses yours?
- Bu gözlük senin mi?
- Is he a friend of yours?
- O senin bir arkadaşın mıdır?
- I am yours, she whispered quietly.
- Ben seninim diye sessizce fısıldadı.
- The job is yours if you want it.
- Eğer istersen iş senindir.
- Are they friends of yours?
- Onlar senin arkadaşın mı?
- Is that briefcase Tom's or yours?
- O çanta Tom'un mu yoksa senin mi?
- These are yours, aren't they?
- Bunlar senin, değil mi?
- This one's yours.
- Bu senin.
- This is mine, and this is yours.
- Bu benim, bu da senin.
- Is this pencil not yours?
- Bu kalem senin değil mi?
- This bicycle is yours, isn't it?
- Bu bisiklet senin, değil mi?
- Which guitar is yours?
- Hangi gitar senin?
- This is my money, not yours.
- Bu senin değil, benim param.
- This dog is yours.
- Bu köpek senin.
- It's my mistake, not yours.
- Bu benim hatam, senin değil.
- Are these magazines yours?
- Bu dergiler senin mi?
- This one's all yours.
- Bu senin olsun.
- Are these pencils yours?
- Bu kalemler senin mi?
- This book is yours.
- Bu kitap senin.
- I thought Tom was a friend of yours.
- Tom'un senin arkadaşın olduğunu sanıyordum.
- The machine's yours now.
- Makine artık senin.
- Is that radio yours?
- Bu radyo senin mi?
- Are these sunglasses yours?
- Bu güneş gözlüğü senin mi?
- Which coat is yours?
- Hangi palto senin?
- Which of these is yours?
- Bunlardan hangisi senin?
- Is that book yours?
- Bu kitap senin mi?
- These are probably yours.
- Bunlar muhtemelen senin.
- This computer is yours, right?
- Bu bilgisayar senin, değil mi?
- The decision was yours.
- Senin kararındı.
- Is this radio yours?
- Bu radyo senin mi?
- That's still yours.
- Bu hâlâ senin.
- This isn't yours.
- Bu senin değil.
- They're yours.
- Onlar senin.
- I don't think that's yours.
- Bunun senin olduğunu sanmıyorum.
- It's my fault, not yours.
- Bu benim hatam, senin değil.
- Is that yours?
- Bu senin mi?
- Is this hat yours?
- Bu şapka senin mi?
- I saw an old friend of yours this afternoon.
- Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.
- I know Tom is a friend of yours, but I still don't like him.
- Tom'un senin arkadaşın olduğunu biliyorum ama hala onu sevmiyorum.
- This one is all yours.
- Bu senin olsun.
- This is mine, and that's yours.
- Bu benim, bu da senin.
- I'm guessing this is yours.
- Tahminimce bu senin.
- Is that radio yours?
- O radyo senin mi?
- Which umbrella is yours?
- Hangi şemsiye senin?
- I know this house used to be yours.
- Bu evin eskiden senin olduğunu biliyorum.
- Are these children yours?
- Bu çocuklar senin mi?
- What happened to that friend of yours that you introduced me to last weekend?
- Geçen hafta bana tanıştırdığın senin şu arkadaşına ne oldu?
- Whose house is opposite to yours?
- Senin evinin karşısındaki kimin evi ?
- That isn't yours, is it?
- Bu senin değil, değil mi?
- Are all of those children yours?
- Bu çocukların hepsi senin mi?
- Is that black briefcase yours?
- O siyah çanta senin mi?
- Whatever I have is yours.
- Neyim varsa senindir.
- Who would steal that stupid truck of yours?
- Senin o aptal kamyonunu kim çalar ki?
- Are these glasses yours?
- Bu gözlükler senin mi?
- This house is mine, not yours.
- Bu ev benim, senin değil.
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar senin, değil mi?
- Which cup is yours?
- Senin fincanın hangisi?
- I know Tom was a friend of yours.
- Tom'un senin bir arkadaşın olduğunu biliyorum.
- Are these notebooks yours?
- Bu defterler senin mi?
- Isn't Tom a friend of yours?
- Tom senin arkadaşın değil mi?
- The victory is yours.
- Zafer senin.
- Is that pencil yours?
- Bu kalem senin mi?
- Is this coat yours?
- Bu palto senin mi?
- Tom has a T-shirt just like yours.
- Tom'da senin tişörtünün aynısından var.
- Which cap is yours?
- Hangi şapka senin?
- Which helmet is yours?
- Hangi kask senin?
- Which coat is yours?
- Hangi ceket senin?
- It's my problem, not yours.
- Bu benim sorunum, senin değil.
- Which car is yours?
- Hangi araba senin?
- Is that black bag yours?
- O siyah çanta senin mi?
- Are those yours?
- Onlar senin mi?
- Tom is a good friend to yours, isn't he?
- Tom senin iyi bir arkadaşın, değil mi?
- I am yours, she whispered quietly.
- Ben seninim, diye fısıldadı sessizce.
- I think this is yours.
- Bence bu senin.
- Is that white car in front of my house Tom's or yours?
- Evimin önündeki beyaz araba Tom'un mu yoksa senin mi?
- This is my opinion, not yours.
- Bu benim fikrim, senin değil.
- Are they friends of yours?
- Onlar senin arkadaşların mı?
- Whatever I have is yours.
- Bende ne varsa senindir.
- Are all these books yours?
- Bütün bu kitaplar senin mi?
- Francis, is this yours?
- Francis, bu senin mi?
- Is this dog yours?
- Bu köpek senin mi?
- Which helmet is yours?
- Hangi kask senindir?
- Are all of those children yours?
- Bütün o çocuklar senin mi?
- That's my problem, not yours.
- Bu benim sorunum, senin değil.
- My room isn't like yours.
- Odam senininki gibi değil.
- These must be yours.
- Bunlar senin olmalı.
- Can you identify which coat is yours?
- Hangi paltonun senin olduğunu teşhis edebilir misin?
- How much of this stuff is Tom's and yours?
- Bu eşyaların ne kadarı Tom'un ne kadarı senin?
- Those books are yours.
- O kitaplar senindir.
- I'm sure that's no fault of yours.
- Bunun senin hatan olmadığından eminim.
- How many of these are yours?
- Bunlardan kaç tanesi senin?
- These books are yours.
- Bu kitaplar senin.
- Here, this one's yours.
- Al, bu senin.
- Tom was a good friend of yours, wasn't he?
- Tom senin iyi bir arkadaşındı, değil mi?
- I wish my imagination was as good as yours.
- Keşke hayal gücüm senininki kadar iyi olsaydı.
- Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
- I guess this is yours.
- Sanırım bu senin.
- Is this car yours?
- Bu araba senin mi?
- Although marriage is a great thing, don't worry; what should be yours will be yours.
- Evlilik harika bir şey olsa da endişelenme; senin olması gereken senin olacak.
- The decision was yours.
- Karar senindi.
- This is my book, not yours.
- Bu benim kitabım, senin değil.
- Is that car Tom's and yours?
- Bu araba Tom'un ve senin mi?
- This watch is not mine but yours.
- Bu saat benim değil, senin.
- Those horses are yours.
- O atlar senin.
- This is my money, not yours.
- Bu benim param, senin değil.
- Which beer is yours?
- Hangi bira senin?
- He is a good friend of yours.
- O senin iyi bir arkadaşın.
- Is that car yours?
- Bu araba senin mi?
- Is Tom a relative of yours?
- Tom senin akraban mı?
- Is he a friend of yours?
- O senin arkadaşın mı?
- One day, all this will become yours.
- Bir gün, bunların hepsi senin olacak.
- They're friends of yours, aren't they?
- Onlar senin arkadaşların, değil mi?
- Which jacket is yours?
- Hangi ceket senin?
- Is that yours?
- O senin mi?
- Tom is a good friend to yours, isn't he?
- Tom senin için iyi bir arkadaş, değil mi?
- I know Tom was a friend of yours.
- Tom'un senin arkadaşın olduğunu biliyorum.
- Is that tent yours?
- Bu çadır senin mi?
- This old car is yours if you want it.
- Eğer istersen bu eski araba senin.
- Isn't that a friend of yours?
- Bu senin arkadaşın değil mi?
- Tom, are all these books yours?
- Tom, tüm bu kitaplar senin mi?
- That one's all yours.
- Bu senin olsun.
- Is Tom a friend of yours?
- Tom senin arkadaşın mı?
- The white umbrella is yours.
- Beyaz şemsiye senin.
- The decision is yours.
- Karar senin.
- Is that car yours?
- O araba senin mi?
- Is this pencil yours?
- Bu kalem senin mi?
- Which dog is yours?
- Hangi köpek senin?
Show More (246)
|
2 |
yours |
seninki |
pron. |
|
- If only my family was as nice and cozy as yours.
- Keşke benim ailem de seninki kadar iyi ve rahat olsaydı.
- If only my family was as nice and cozy as yours.
- Keşke benim ailem de seninki kadar sevimli ve rahat olsaydı.
- A flash drive like yours, but hers is taken from Abdul Abbas' computer.
- Seninki gibi bir flash bellek, ama onunki Abdul Abbas'ın bilgisayarından alınmış.
- Bobby, I'll trade yours for two of the other things.
- Bobby, seninkini diğer ikisiyle takas ederim.
- Bobby, I'll trade yours for two of the other things.
- Bobby, seninkini diğer iki şeyle takas edeceğim.
- My opinion is the same as yours.
- Benim fikrim de seninkiyle aynı.
- My work is not as easy as yours.
- Benim işim seninki kadar kolay değil.
- I want a jacket shaped like yours.
- Seninki gibi bir ceket istiyorum.
- Yours is over there.
- Seninki orada.
- I've never had problems like yours.
- Seninki gibi sorunlarım hiç olmadı.
- Whose house is opposite to yours?
- Seninkinin karşısında kimin evi var?
- I bought the same shirt as yours.
- Seninkiyle aynı gömleği aldım.
- I wish I had a guitar as good as yours.
- Seninki gibi güzel bir gitarım olmasını isterdim.
- I see yours, but where are mine?
- Ben seninkini görüyorum ama benimki nerede?
- Compared with yours, my car is small.
- Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.
- Whatever happens to Tom is his fault, not yours.
- Tom'a ne olursa olsun onun hatasıdır, seninki değil.
- Look, my dog is not as dirty as yours.
- Bak, benim köpeğim seninki kadar kirli değil.
- Can I borrow yours?
- Seninkini ödünç alabilir miyim?
- She crossed my name off the list but not yours.
- Benim adımı listeden sildi ama seninkini silmedi.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, seninki şimdiye kadarki en iyi tepki - büyük ödülü kazandın.
- I want a motorcycle like yours.
- Seninki gibi bir motosiklet istiyorum.
- My birthday coincides with yours.
- Benim doğum günüm seninkiyle çakışıyor.
- My opinion is exactly the opposite of yours.
- Benim fikrim seninkinin tam tersi.
- My bike is nothing like yours.
- Motosikletim seninki gibi bir şey değil.
- All the essays, other than yours, were good.
- Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.
- Yours is over there.
- Seninki şurada.
- My watch didn't cost as much as yours.
- Benim saatim seninki kadar pahalı değildi.
- Yours is not bad, either.
- Seninki de fena değil.
- My car can beat yours!
- Benim arabam seninkini yenebilir!
- I wish I had a wife as good-looking as yours.
- Keşke benim de seninki kadar güzel bir karım olsa.
- There will be no more economic cooperation between my country and yours.
- Benim ülkem ve seninki arasında artık ekonomik işbirliği olmayacaktır.
- I wish I had a car as good as yours.
- Keşke benim de seninki kadar iyi bir arabam olsa.
- If you scratch my back, I'll scratch yours.
- Sen benim sırtımı kaşırsan, ben de seninkini kaşırım.
- Tom has a T-shirt just like yours.
- Tom'un tıpkı seninki gibi bir tişörtü var.
- I'd like a car like yours.
- Seninki gibi bir araba istiyorum.
- My resume isn't as impressive as yours.
- Benim özgeçmişim seninki kadar etkileyici değil.
- This book is mine, but the one on the table is yours.
- Bu kitap benimki fakat masanın üzerindeki seninki.
- Here, this one's yours.
- İşte, bu seninki.
- I can't afford such a good camera as yours.
- Seninki kadar iyi bir fotoğraf makinesi alamam.
- My legs aren't as long as yours.
- Benim bacaklarım seninki kadar uzun değil.
- Compared to yours, my car is small.
- Seninkiyle karşılaştırınca benim arabam küçük.
- This is mine, and that's yours.
- Bu benimki ve bu seninki.
- My room is three times as large as yours.
- Odam seninkinin üç katı.
- My name is Mary, what's yours?
- Benim adım Mary, seninki ne?
- Yours is a very strange story.
- Seninki çok garip bir hikaye.
- Mine is not as good as yours.
- Benimki, seninki kadar iyi değil.
- Yours is worse.
- Seninki daha kötü.
- Compared to our house, yours is a palace.
- Bizim evle karşılaştırıldığında, seninki bir saray.
- Mine is not as good as yours.
- Benimki seninki kadar iyi değil.
- I bought a pen like yours yesterday.
- Dün seninki gibi bir kalem aldım.
- I noticed one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- This must be yours.
- Bu seninki olmalı.
- What's wrong with yours?
- Seninkinin nesi var?
- Yours is bigger than mine.
- Seninki benimkinden büyük.
- Which one of those is yours?
- Onlardan hangisi seninki?
- I wish I had a wife as good-looking as yours.
- Keşke seninki kadar güzel bir karım olsa.
- I wish I had a guitar as good as yours.
- Keşke seninki kadar iyi bir gitarım olsaydı.
- Can you lend me yours?
- Seninkini ödünç verebilir misin?
- I wish I had a tackle box as nice as yours.
- Keşke benim de seninki kadar güzel bir takım kutum olsaydı.
- I have a T-shirt just like yours.
- Benim de seninki gibi bir tişörtüm var.
- My bike is not anything like yours.
- Benim bisiklet seninki gibi bir şey değil.
- I bought a pen like yours yesterday.
- Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.
- My resume isn't as impressive as yours.
- Özgeçmişim seninki kadar etkileyici değil.
- This is the same camera as yours.
- Bu seninkiyle aynı kamera.
- All the essays, other than yours, were good.
- Seninki dışındaki tüm denemeler iyiydi.
- Is it yours?
- O, seninki mi?
- My car can beat yours.
- Benim arabam seninkini yenebilir.
- You have yours with you now, don't you?
- Seninki şu an yanında, değil mi?
- You didn't tell me this was yours.
- Bana bunun seninki olduğunu söylememiştin.
- I parked my car next to yours.
- Ben arabamı seninkinin yanına park ettim.
- Which one's yours?
- Hangisi seninki?
- It is true that yours is a good idea, but I am afraid it will be hard to put into practice.
- Seninkinin iyi bir fikir olduğu doğru ama korkarım ki, onu uygulamaya koymak zor olacak.
- I wish I had a guitar as good as yours.
- Keşke benim de seninki kadar iyi bir gitarım olsa.
- Have you gotten yours?
- Seninkini aldın mı?
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük seninki kadar yararlı.
- It's my mistake, not yours.
- Bu benim hatam, seninki değil.
- My jacket is not the same as yours.
- Benim ceketim seninki ile aynı değil.
- I wish my family was happy like yours.
- Keşke benim ailem de seninki gibi mutlu olsaydı.
- I've never had problems like yours.
- Benim hiç seninki gibi sorunlarım olmadı.
- I'll show you mine if you show me yours.
- Sen bana seninkini gösterirsen ben de sana benimkini gösteririm.
- These must be yours.
- Bunlar seninki olmalı.
- Which of these dogs is yours?
- Bu köpeklerden hangisi seninki?
- You brought yours, didn't you?
- Seninkini getirdin, değil mi?
- My room isn't like yours.
- Benim odam seninki gibi değil.
- Look, my house is not as dirty as yours.
- Bak, benim evim seninki kadar kirli değil.
- This is yours, isn't it?
- Bu seninki, değil mi?
- You scratch my back and I'll scratch yours.
- Sen benim sırtımı kaşı, ben de seninkini kaşıyayım.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, seninki şimdiye kadarki en iyi tepki; büyük ödülü kazandın.
- All the compositions were good except yours.
- Seninki hariç tüm kompozisyonlar iyiydi.
- This is mine, and this is yours.
- Bu benimki ve bu seninki.
- My room is twice as large as yours.
- Odam seninkinin iki katı kadar büyük.
- How do you know which one is yours?
- Hangisinin seninki olduğunu nasıl biliyorsun?
- The church is between my house and yours.
- Kilise benim evimle seninki arasındadır.
- Francis, is this yours?
- Francis, bu seninki mi?
- Yours is there on the other side.
- Seninki diğer tarafta.
- Can you lend me yours?
- Bana seninkini ödünç verebilir misin?
- My dog is almost half the size of yours.
- Benim köpeğim seninkinin neredeyse yarısı kadar.
- My jacket is not the same as yours.
- Benim ceketim seninkiyle aynı değil.
- That's not yours.
- Bu seninki değil.
- I parked my car next to yours.
- Arabamı seninkinin yanına park ettim.
- I noticed that one of the names on the list was yours.
- Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.
- They're yours.
- Onlar seninki.
- Did you bring yours?
- Seninkini getirdin mi?
- Show me yours!
- Bana seninkini göster!
- I wish I had a job as good as yours.
- Keşke benim de seninki kadar iyi bir işim olsa.
- Which cap is yours?
- Hangi şapka seninki?
- Do you think yours is better?
- Sence seninki daha mı iyi?
- I wish my imagination was as good as yours.
- Keşke benim hayal gücüm de seninki kadar iyi olsaydı.
- My feet are small compared to yours.
- Benim ayaklarım seninkiyle karşılaştırılınca küçük.
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük seninki kadar işe yarar.
- Yours is larger than mine.
- Seninki benimkinden daha büyük.
- Tom wants a watch like yours.
- Tom seninki gibi bir saat istiyor.
- Which book is yours?
- Hangi kitap seninki?
- He wants a watch like yours.
- Seninki gibi bir saat istiyor.
- I'd like a car like yours.
- Seninki gibi bir arabam olsun isterdim.
- My pen isn't as good as yours.
- Benim kalemim seninki kadar iyi değil.
- Whose house is across from yours?
- Seninkinin karşısındaki ev kimin?
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar seninki, değil mi?
- My bike is not anything like yours.
- Benim bisikletim seninki gibi değil.
- Which guitar is yours?
- Hangi gitar seninki?
Show More (117)
|
3 |
yours |
sizinki |
pron. |
|
- I would say to the honourable Member that my reading of the situation is slightly different from yours.
- Sayın Üyeye, benim durumu okuyuşumun sizinkinden biraz farklı olduğunu söylemek isterim.
- Our voting list does not seem to be following the same order as yours.
- Bizim oy listemiz sizinkiyle aynı sırayı takip etmiyor gibi görünüyor.
- General Lebed's concept of territorial integrity was slightly different from yours.
- General Lebed'in toprak bütünlüğü kavramı sizinkinden biraz farklıydı.
- Putting forward theses such as yours is a sure-fire way of scuppering the whole idea of a criminal court.
- Sizinki gibi savlar ileri sürmek, ceza mahkemesi fikrini tamamen ortadan kaldırmanın kesin bir yoludur.
- I hope that I will also have yours.
- Umarım ben de sizinkine sahip olurum.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Adil bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Dürüst bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- My his peace and grace be with you and yours from this day forth.
- Onun selamı ve lütfu bugünden itibaren sizinle ve sizinkilerle olsun.
- If only my family was as nice and cozy as yours.
- Keşke benim ailem de sizinki gibi sevimli ve rahat olsaydı.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Bu makul bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- My his peace and grace be with you and yours from this day forth.
- Onun esenliği ve lütfu bugünden itibaren sizinle ve sizinkilerle olsun.
- My opinion is the same as yours.
- Benim görüşüm sizinki ile aynı.
- My opinion is exactly the opposite of yours.
- Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
- People who want to share their religious views with you almost never want you to share yours with them.
- Dini görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar neredeyse hiçbir zaman sizinkileri onlarla paylaşmanızı istemezler.
- Data can be transmitted from the main computer to yours, and vice versa.
- Veriler ana bilgisayardan sizinkine aktarılabilir veya tam tersi de olabilir.
- Our school was not the same size as yours.
- Okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değil.
- His account of the accident agrees with yours.
- Kazayla ilgili anlattıkları sizinkilerle uyuşuyor.
- My opinion is entirely different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Our school was not the same size as yours.
- Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.
- My opinion is different from yours.
- Benim düşüncem sizinkinden farklı.
- I sincerely believe my ideology is superior to yours.
- Benim ideolojimin sizinkinden daha üstün olduğuna içtenlikle inanıyorum.
- My watch is different from yours.
- Saatim sizinkinden farklı.
- My opinion is a little different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden biraz farklı.
- Our children are at school; where are yours?
- Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük sizinki kadar kullanışlıdır.
- I read several books last week, including yours.
- Geçen hafta birkaç kitap okudum, sizinki de dahil.
- Our country has always had friendly relations with yours.
- Ülkemizin sizinkiyle her zaman dostane ilişkileri olmuştur.
- No one has the right to tell you that their life is harder than yours.
- Kimsenin size kendi hayatının sizinkinden daha zor olduğunu söylemeye hakkı yok.
- My father is bigger and stronger than yours.
- Babam sizinkinden daha büyük ve daha güçlüdür.
- Look, my house is not as dirty as yours.
- Bak, benim evim sizinki kadar kirli değil.
- My opinion is entirely different from yours.
- Benim fikrim sizinkinden tamamen farklı.
- It's not a secret that Tom's opinion is different than yours.
- Tom'un fikrinin sizinkinden farklı olduğu bir sır değil.
- My ideas are different from yours.
- Fikirlerim sizinkilerden farklı.
- Which bag is yours?
- Hangi çanta sizinki?
- Look, my dog is not as dirty as yours.
- Bak, benim köpeğim sizinki kadar kirli değil.
- Whose house is opposite to yours?
- Kimin evi sizinkinin karşısında?
- Our car is three years older than yours.
- Bizim arabamız sizinkinden üç yaş büyük.
- I think these are yours.
- Sanırım bunlar sizinkiler.
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar sizinki, değil mi?
- Her account of the incident agrees with yours.
- Onun olayla ilgili açıklaması sizinki ile uyuyor.
- Our children are at school; where are yours?
- Çocuklarımız okulda; sizinkiler nerede?
- My car is older than yours.
- Arabam sizinkinizden daha eskidir.
- My stereo set is inferior to yours in sound quality.
- Benim müzik setimin ses kalitesi sizinkinden daha düşük.
- I'll eat my hat if, by some chance, my team loses to yours.
- Benim takımım sizinkine karşı şans eseri yenilirse dişimi kırarım.
- I'll eat my hat if, by some chance, my team loses to yours.
- Eğer şans eseri benim takımım sizinkine yenilirse dişimi kırarım.
- The next is yours.
- Sıradaki sizinki.
- My house is more comfortable than yours.
- Benim evim sizinkinden daha rahat.
- My watch is more accurate than yours.
- Saatim sizinkinden daha doğru.
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük sizinki kadar kullanışlı.
- Yours is larger than mine.
- Sizinki benimkinden daha büyük.
- Compared to our house, yours is a mansion.
- Bizim evimize kıyasla, sizinki bir köşk.
- Whose house is across from yours?
- Kimin evi sizinkinin karşısındadır?
- My perspective is similar to yours.
- Benim bakış açım sizinkine benzer.
- Is this book yours?
- Bu kitap sizinki mi?
- Is this bag yours or his?
- Bu çanta sizinki mi yoksa onunki mi?
- Compared to our house, yours is a mansion.
- Bizim evle karşılaştırıldığında, sizinki bir konak.
- My problems are very similar to yours.
- Benim sorunlarım da sizinkilere çok benziyor.
- Is that bike yours?
- Şu bisiklet sizinki mi?
- Don't you think yours is better?
- Sizinkinin daha iyi olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Tom bought a camera like yours.
- Tom sizinki gibi bir fotoğraf makinesi aldı.
- This is the same camera as yours.
- Bu sizinkiyle aynı kamera.
- It is true that yours is a good idea, but I am afraid it will be hard to put into practice.
- Sizinkinin iyi bir fikir olduğu doğru, ancak korkarım ki hayata geçirilmesi zor olacak.
- My taste is quite different from yours.
- Benim zevkim sizinkinden oldukça farklı.
- His account of the accident agrees with yours.
- Onun kazayla ilgili ifadesi sizinkiyle uyuşuyor.
- Compared to our house, yours is a palace.
- Bizim evimize kıyasla, sizinki bir saray.
- Is the apartment across from yours still vacant?
- Sizinkinin karşısındaki daire hala boş mu?
- This book is yours.
- Bu kitap sizinki.
- I want a jacket shaped like yours.
- Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
- His idea is better than yours.
- Onun fikri sizinkinden daha iyidir.
- My opinion is different from yours.
- Benim görüşüm sizinkinden farklı.
- This is yours, isn't it?
- Bu sizinki, değil mi?
- My ink is better than yours.
- Benim dövmem sizinkinden daha iyi.
- My watch is less expensive than yours.
- Saatim sizinkinden daha az pahalı.
- Yours is a very strange story.
- Sizinki çok garip bir hikaye.
- My pen isn't as good as yours.
- Benim dolma kalemim sizinki kadar iyi değil.
- My opinion is a little different from yours.
- Benim fikrim sizinkinden biraz farklı.
- This must be yours.
- Bu sizinki olmalı.
- I sincerely believe my ideology is superior to yours.
- İdeolojimin sizinkinden üstün olduğuna içtenlikle inanıyorum.
- Her explanation concerning that matter matches yours.
- Onun bu konudaki açıklaması sizinkiyle uyuşuyor.
- My answer matches yours.
- Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
- The distance from my home to yours is two kilometers.
- Benim evimden sizinkine olan uzaklık iki kilometredir.
- Tom bought a camera like yours.
- Tom sizinki gibi bir kamera satın aldı.
- This one's yours.
- Bu sizinki.
- In that respect, my opinion differs from yours.
- Bu açıdan benim görüşüm sizinkinden farklı.
- My tastes differ greatly from yours.
- Benim zevklerim sizinkilerden çok farklı.
- Her account of the incident agrees with yours.
- Onun olayla ilgili anlattıkları sizinkilerle uyuşuyor.
- I think this is yours.
- Sanırım bu sizinki.
- He wants a watch like yours.
- O, sizinki gibi bir saat istiyor.
- Our car is three years older than yours.
- Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski.
- The distance from my home to yours is two kilometers.
- Benim evimle sizinki arasındaki mesafe iki kilometre.
- My idea is quite different from yours.
- Benim fikrim sizinkinden oldukça farklı.
- In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- All my efforts are nothing in comparison with yours.
- Tüm çabalarım sizinkilerin yanında bir hiç.
- My preferences are very dissimiliar to yours.
- Benim tercihlerim sizinkilerden çok farklı.
- My house is like yours.
- Benim evim de sizinki gibi.
Show More (93)
|
4 |
yours |
sizin |
pron. |
|
- That may be our problem rather than yours, but could we just take a moment to clarify?
- Bu sizin değil de bizim sorunumuz olabilir ama bir an için açıklığa kavuşturabilir miyiz?
- That is not my view of it, and it is not yours.
- Bu benim görüşüm değil, sizin de değil.
- That may be our problem rather than yours, but could we just take a moment to clarify?
- Bu sizin değil de bizim sorunumuz olabilir ama bir dakikanızı ayırıp açıklığa kavuşturabilir miyiz?
- This is not the case; this is not my philosophy; it may be yours, but I do not share it.
- Durum böyle değil; bu benim felsefem değil; sizin felsefeniz olabilir ama ben bunu paylaşmıyorum.
- May grace and peace be yours in full measure!
- Lütuf ve esenlik tam anlamıyla sizin olsun!
- Are these yours?
- Bunlar sizin mi?
- Is this radio yours?
- Bu radyo sizin mi?
- Is this my seat or yours?
- Bu benim koltuğum mu yoksa sizin mi?
- The mic is yours.
- Mikrofon sizindir.
- Which dog is yours?
- Hangi köpek sizin?
- The white umbrella is yours.
- Beyaz şemsiye sizin.
- Our house is yours.
- Evimiz sizindir.
- Is it yours?
- O, sizin mi?
- This problem is both yours and ours.
- Bu sorun hem sizin hem de bizim sorunumuz.
- Those are yours, aren't they?
- Bunlar sizin, değil mi?
- I'm a huge fan of yours.
- Sizin büyük bir hayranınızım.
- This chair is yours.
- Bu sandalye sizin.
- This one's all yours.
- Bu tamamen sizindir.
- The choice is still yours.
- Seçim hala sizin.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
- Is the dog under the bench yours?
- Bankın altındaki köpek sizin mi?
- My heart is yours.
- Kalbim sizindir.
- None of the money is yours.
- Paranın hiçbir kısmı sizin değil.
- The job is yours if you want it.
- Eğer istiyorsanız iş sizin.
- This one is all yours.
- Bu tamamen sizindir.
- These books and clothes are all yours.
- Bu kitaplar ve kıyafetler sizin.
- My home is yours.
- Benim evim sizindir.
- Is this typewriter yours?
- Bu daktilo sizin mi?
- These are yours.
- Bunlar sizin.
- This problem is both yours and ours.
- Bu sorun hem sizin hem de bizim.
- I'm guessing this is yours.
- Bunun sizin olduğunu tahmin ediyorum.
- Are these sunglasses yours?
- Bu güneş gözlüğü sizin mi?
- I think these are yours.
- Sanırım bunlar sizin.
- That idea of yours was a good one.
- Sizin o fikriniz iyi fikirdi.
- This is not yours.
- Bu sizin değil.
- I've been a big fan of yours for a long time.
- Uzun süredir sizin büyük bir hayranınızım.
- The victory is yours.
- Zafer sizindir.
- The decision is yours.
- Karar sizin.
- There will be no more economic cooperation between my country and yours.
- Benim ülkem ile sizin ülkeniz arasında artık ekonomik işbirliği olmayacak.
- The dog is yours.
- Köpek sizin.
- Is this hat yours?
- Bu şapka sizin mi?
- Are these suitcases yours?
- Bu valizler sizin mi?
- Which beer is yours?
- Hangi bira sizin?
- This dog is yours.
- Bu köpek sizindir.
- One day, all this will become yours.
- Bir gün tüm bunlar sizin olacak.
- The choice is still yours.
- Seçim hâlâ sizin.
- Which bicycle is yours?
- Hangi bisiklet sizin?
Show More (45)
|
5 |
yours |
seninkiler |
pron. |
|
- I am scolding my students, not yours.
- Ben öğrencilerimi azarlıyorum, seninkileri değil.
- Your plans are very good, but mine are better than yours.
- Senin planların çok iyi ama benimkiler seninkilerden daha iyidir.
- All my efforts are nothing in comparison with yours.
- Tüm çabalarım seninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
- It's not a secret that Tom's opinion is different than yours.
- Tom'un görüşünün seninkilerden farklı olduğu bir sır değil.
- My legs aren't as long as yours.
- Benim bacaklarım seninkiler kadar uzun değil.
- My shoes are smaller than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden daha küçük.
- Your plans are very good, but mine are better than yours.
- Senin planların çok iyi, ama benimkiler seninkilerden daha iyi.
- Are these my socks or yours?
- Bunlar benim çoraplarım mı yoksa seninkiler mi?
- I wish my children were as nice as yours.
- Keşke benim çocuklarım da seninkiler kadar iyi olsaydı.
- I wish my children were as smart as yours.
- Keşke benim çocuklarım da seninkiler kadar akıllı olsaydı.
- My shoes are smaller than yours.
- Ayakkabılarım seninkilerden daha küçük.
- My tastes differ greatly from yours.
- Benim zevklerim seninkilerden oldukça farklı.
- My shoes are bigger than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden büyük.
- My feet are smaller than yours.
- Benim ayaklarım seninkilerden daha küçük.
- You have yours with you now, don't you?
- Seninkiler şu an yanında, değil mi?
- I am scolding my students, not yours.
- Benim öğrencilerimi azarlıyorum, seninkileri değil.
- Can I borrow one of yours?
- Seninkilerden birini ödünç alabilir miyim?
- I think these are yours.
- Sanırım bunlar seninkiler.
- My feet are small compared to yours.
- Benim ayaklarım seninkilere göre küçük.
- I read several books last week, including yours.
- Geçen hafta, seninkiler de dahil, çeşitli kitaplar okudum.
- My feet are smaller than yours.
- Ayaklarım seninkilerden daha küçük.
- I see yours, but where are mine?
- Seninkileri görüyorum ama benimkiler nerede?
- If you copy my sentences, then I'll copy yours!
- Eğer sen benim cümlelerimi kopyalarsan, ben de seninkileri kopyalarım!
- My shoes are bigger than yours.
- Benim ayakkabılarım seninkilerden daha büyük.
- These are my shoes and those are yours.
- Bunlar benim ayakkabılarım ve şunlar seninkiler.
Show More (22)
|