Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Verlauf
çok çok güzel
Bedeutungen von dem Begriff
"çok çok güzel"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
çok çok güzel
supercalifragilisticexpialidocious
adj.
Idioms
2
Idioms
çok çok güzel
out of this world
expr.
Bedeutungen, die der Begriff
"çok çok güzel"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 192 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
çok güzel kız
peach
n.
2
General
çok güzel kız
a peach of a girl
n.
3
General
çok güzel kimse
vision
n.
4
General
çok güzel kız
very beautiful girl
n.
5
General
çok güzel ve rahat bir yer
shangri-la
n.
6
General
çok güzel olan yer/nokta
beauty spot
n.
7
General
çok güzel kadın
peri
n.
8
General
çok büyük veya güzel olan şey
smasher
n.
9
General
çok hoşlanmak (güzel bir şeyden)
be smitten by
v.
10
General
çok hoşlanmak (güzel bir şeyden)
be smitten with
v.
11
General
çok güzel olmak
be very pretty
v.
12
General
çok güzel olmak
be very beautiful
v.
13
General
çok güzel bir çift olmak
make such a beautiful couple
v.
14
General
çok güzel bir biçimde
in fine style
adj.
15
General
çok güzel
heavenly
adj.
16
General
çok güzel
ethel
adj.
17
General
çok güzel
very beautiful
adj.
18
General
çok güzel
divine
adj.
19
General
çok güzel
inspired
adj.
20
General
çok güzel
magical
adj.
21
General
çok güzel
admirable
adj.
22
General
çok güzel
spiffy
adj.
23
General
çok güzel
peachy
adj.
24
General
çok güzel
fabulous
adj.
25
General
çok güzel ve sevimli
adorable
adj.
26
General
çok güzel
scrumptious
adj.
27
General
çok güzel
gorgeous
adj.
28
General
çok güzel
terrific
adj.
29
General
çok güzel
very good
adj.
30
General
çok güzel
superb
adj.
31
General
çok güzel
fine as a fiddle
adj.
32
General
çok güzel
spiffing
adj.
33
General
çok güzel
adorable
adj.
34
General
çok güzel
slashing
adj.
35
General
çok güzel
super
adj.
36
General
çok güzel
exquisite
adj.
37
General
çok daha güzel
much more beautiful
adj.
38
General
alkıştan oyunun (örn. bir piyesin) birkaç saniyeliğine durmasına neden olan (çok güzel bir hareket ya da söz)
show-stopping
adj.
39
General
çok güzel
neat
adj.
40
General
çok güzel
tophole [brit]
adj.
41
General
(insan) çok güzel
built
adj.
42
General
çok güzel
much
adj.
43
General
çok güzel bir şekilde
devastatingly
adv.
Phrases
44
Phrases
çok hoş/güzel (bir gün/bir gece/vakit) geçirdik
It’s been
expr.
45
Phrases
çok hoş/güzel oldu
It’s been
expr.
46
Phrases
çok iyi/güzel
the berries
expr.
47
Phrases
çok iyi/güzel
it's the berries
expr.
Colloquial
48
Colloquial
çok güzel gülüş
killer smile
n.
49
Colloquial
çok güzel kadın
eye-popper
n.
50
Colloquial
çok güzel/yakışıklı
slamming
adj.
51
Colloquial
zararlı ama çok güzel/dayanılmaz/lezzetli
naughty but nice
adj.
52
Colloquial
çok güzel
super dooper
adj.
53
Colloquial
çok güzel
real gone
adj.
54
Colloquial
çok güzel
blazing
adj.
55
Colloquial
çok güzel
super-dooper
adj.
56
Colloquial
çok güzel
super-duper
adj.
57
Colloquial
çok güzel
five-by-five
adj.
58
Colloquial
çok güzel
superchic
adj.
59
Colloquial
her şey çok güzel olacak
she'll be right, mate [australia]
expr.
60
Colloquial
her şey çok güzel olacak
she’ll be right [australia]
expr.
61
Colloquial
çok güzel kadın
a bit of all right
expr.
62
Colloquial
çok güzel (valla)
howdy-do [us]
expr.
63
Colloquial
çok güzel (valla)
how-d'ye-do
expr.
64
Colloquial
seni burada/aramızda görmek çok güzel
delighted to have you
expr.
65
Colloquial
seni burada/aramızda görmek çok güzel
delighted to have you here
expr.
66
Colloquial
çok güzel dedin
I couldn't have said it better myself
expr.
67
Colloquial
seninle vakit geçirmek çok güzel ama gitmeliyim
love you and leave you
expr.
Idioms
68
Idioms
çok güzel
a heaven on earth
n.
69
Idioms
çok güzel/eğlenceli zaman
rare old time [old-fashioned]
n.
70
Idioms
çok güzel bir ses
the voice of an angel
n.
71
Idioms
çok yakışıklı/güzel olmak
be all that
v.
72
Idioms
çok güzel bir yer haline getirmek
put something on the map
v.
73
Idioms
çok mutlu/başarılı/güzel olmak
be in all somebody's glory
v.
74
Idioms
çok güzel/eğlenceli zaman geçirmek
have a rare old time
v.
75
Idioms
çok güzel ağırlamak
do someone handsome
v.
76
Idioms
(genelde erkek için) çok güzel görünmek
cut a fine figure
v.
77
Idioms
eğlenceli/çok güzel vakit geçirmek
have a high old time
v.
78
Idioms
çok güzel olmak/görünmek
be a picture
v.
79
Idioms
çok güzel olmak/görünmek
look a picture
v.
80
Idioms
çok güzel olmak
be a picture
v.
81
Idioms
çok güzel olmak/görünmek
be/look a picture
v.
82
Idioms
çok güzel bir ilişkileri olmak
make beautiful music together
v.
83
Idioms
çok güzel
pretty as a picture
adj.
84
Idioms
çok güzel
as pretty as a picture
expr.
85
Idioms
(mecazi anlamda) her şey çok güzel
everything in the garden is lovely [uk]
expr.
86
Idioms
her şey çok güzel
everything in the garden is rosy
expr.
87
Idioms
her şey çok güzel (olacak)
the goose hangs high [old-fashioned]
expr.
88
Idioms
(mecazi anlamda) her şey çok güzel
everything in the garden is lovely [uk]
expr.
89
Idioms
(mecazi anlamda) her şey çok güzel
everything in the garden is rosy [uk]
expr.
Speaking
90
Speaking
bu çok güzel bir fikir!
that's a terrific idea!
expr.
91
Speaking
bugün hava çok güzel
the weather is so nice today
expr.
92
Speaking
buralar çok güzel
this place is beautiful
expr.
93
Speaking
bunu duymak çok güzel
that's music to my ears
expr.
94
Speaking
bugün hava çok güzel
the weather is very nice today
expr.
95
Speaking
burası çok güzel
this place is beautiful
expr.
96
Speaking
çok güzel görünüyorsun
you look so beautiful
expr.
97
Speaking
çok güzel vakit geçirdim
I've had a lovely time
expr.
98
Speaking
çok güzel zaman geçirdik
we had a lovely time
expr.
99
Speaking
çok güzel zaman geçirdim
I had a lovely time
expr.
100
Speaking
çok güzel bir çiftsiniz
you make a nice couple
expr.
101
Speaking
çok güzel gülüyorsun
you have a nice smile
expr.
102
Speaking
çok güzel vakit geçirdim
I had a lovely time
expr.
103
Speaking
çok güzel görünüyorsun
you look gorgeous
expr.
104
Speaking
çok güzel
that's great
expr.
105
Speaking
çok güzel görünüyorsun
you look lovely
expr.
106
Speaking
çok güzel gülüyorsun
you have a beautiful smile
expr.
107
Speaking
çok güzel görünüyorsun
you look very beautiful
expr.
108
Speaking
çok güzel vakit geçirdik
we've had a lovely time
expr.
109
Speaking
çok güzel vakit geçirdik
we had a lovely time
expr.
110
Speaking
gözlerin çok güzel
your eyes are so beautiful
expr.
111
Speaking
gözleriniz çok güzel
your eyes are very beautiful
expr.
112
Speaking
gülüşün çok güzel
you have a beautiful smile
expr.
113
Speaking
her şey çok güzel olacak
everything will be great
expr.
114
Speaking
evin çok güzel
your home is very nice
expr.
115
Speaking
gülüşün çok güzel
you have a nice smile
expr.
116
Speaking
gözlerin çok güzel
your eyes are very beautiful
expr.
117
Speaking
gözleriniz çok güzel
your eyes are so beautiful
expr.
118
Speaking
evde olmak çok güzel
it's good to be home
expr.
119
Speaking
hiç kimse size çok güzel bir gülüşünüz olduğunu söyledi mi?
has anyone ever told you that you have a beautiful smile?
expr.
120
Speaking
herkesi burada görmek çok güzel
it's nice to see everyone here
expr.
121
Speaking
içerisi çok güzel
it's beautiful inside
expr.
122
Speaking
ne çok/güzel/biçim (oynadık/yedik/yürüdük) ama!
that was a (game/meal/walk etc.) and a half!
expr.
123
Speaking
seni aramızda görmek çok güzel
we're delighted to have you here
expr.
124
Speaking
size çok güzel olduğunuzu söyleyen oldu mu hiç?
did anyone ever tell you’re so beautiful?
expr.
125
Speaking
sizi görmek çok güzel
it's great to see you
expr.
126
Speaking
senden tekrar haber alma çok güzel
it's nice to hear from you again
expr.
127
Speaking
sen çok güzel ingilizce konuşuyorsun
you speak english very well
expr.
128
Speaking
seni görmek çok güzel
it is very nice to see you
expr.
129
Speaking
seni tekrar aramızda görmek çok güzel
I am pleased to see you back here with us
expr.
130
Speaking
seni aramızda görmek çok güzel
I'm delighted to have you here
expr.
131
Speaking
seni görmek çok güzel
it is good to see you
expr.
132
Speaking
resim gerçekten çok güzel
your pic is really adorable
expr.
133
Speaking
sizi görmek çok güzel
it is very nice to see you
expr.
134
Speaking
seni yeniden buralarda takılırken görmek çok güzel
it's so nice to see you hanging around again
expr.
135
Speaking
tadı çok güzel gelirdi
it tasted really nice
expr.
136
Speaking
her şeyin çok güzel
your everything is beautiful
expr.
Chat Usage
137
Chat Usage
çok güzel fotoğraf
very nice photo
n.
Medical
138
Medical
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
stendhal's syndrome
n.
139
Medical
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
hyperkulturemia
n.
140
Medical
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
florence syndrome
n.
141
Medical
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
stendhal syndrome
n.
Marine Biology
142
Marine Biology
çok güzel desenleri olan konik biçimli bir deniz kabuğu
textile cone (conus textilis)
n.
143
Marine Biology
çok güzel desenleri olan konik biçimli bir deniz kabuğu
darioconus textile
n.
144
Marine Biology
çok güzel desenleri olan konik biçimli bir deniz kabuğu
cloth-of-gold cone
n.
Botanic
145
Botanic
güzel ve büyük bazal yaprakları olan çok yıllık bir süs bitkisi cinsi
aspidistra
n.
146
Botanic
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki
winter cherry (physalis alkekengi)
n.
147
Botanic
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki
bladder cherry (physalis alkekengi)
n.
148
Botanic
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki
chinese lantern plant (physalis alkekengi)
n.
Mythology
149
Mythology
çok güzel
junoesque
adj.
Archaic
150
Archaic
çok güzel
surprising
adj.
Slang
151
Slang
çok kıyak/güzel ayakkabılar
nice-ass shoes
n.
152
Slang
çok güzel kadın
dimepiece (rap slang)
n.
153
Slang
çok güzel kimse
a real dish
n.
154
Slang
yüzü çok güzel
face (that) would stop a clock
n.
155
Slang
çok güzel şarkı/parça
bop
n.
156
Slang
çok güzel bir şeye bakınca gelen his
eyegasm
n.
157
Slang
kafası çok güzel olmak
be crocked
v.
158
Slang
kafası çok güzel olmak
feel stoned
v.
159
Slang
kafası çok güzel olmak
be heady
v.
160
Slang
kafası çok güzel olmak
be tanked
v.
161
Slang
kafası çok güzel olmak
be tiddly
v.
162
Slang
kafası çok güzel olmak
be mellow
v.
163
Slang
kafası çok güzel olmak
be boozed up
v.
164
Slang
kafası çok güzel olmak
get tipsy
v.
165
Slang
kafası çok güzel olmak
be potty
v.
166
Slang
kafası çok güzel olmak
be pissed
v.
167
Slang
kafası çok güzel olmak
feel buzzed
v.
168
Slang
kafası çok güzel olmak
be tipsy
v.
169
Slang
kafası çok güzel olmak
get high
v.
170
Slang
çok güzel olmak
be off the hook
v.
171
Slang
çok güzel
shafty
adj.
172
Slang
çok güzel
bool
adj.
173
Slang
çok güzel
drop-dead gorgeous
adj.
174
Slang
çok güzel
funky-fresh
adj.
175
Slang
kafası çok iyi/güzel olmuş
petrified
adj.
176
Slang
kafası çok iyi/güzel
phumfed [dated]
adj.
177
Slang
çok güzel
ripping
adj.
178
Slang
çok güzel
fully sick
adj.
179
Slang
kafası çok iyi/güzel
rolling high
adj.
180
Slang
çok güzel
sick
adj.
181
Slang
çok güzel
it rocks
expr.
182
Slang
çok güzel
going off
expr.
183
Slang
çok güzel batırdın
smooth move, ex-lax [us]
expr.
184
Slang
çok güzel
(as) fine as dick's hatband
expr.
185
Slang
çok güzel
that's rad
expr.
British Slang
186
British Slang
çok güzel/alımlı kadın
fit bird
n.
187
British Slang
vücudu güzel yüzü çok çirkin kız
bobfoc
n.
Modern Slang
188
Modern Slang
çok güzel kadın
a dime piece
n.
189
Modern Slang
vücudu çok güzel olup yüzü çirkin olan kadın
abf (all but face)
n.
190
Modern Slang
çok güzel, rahatlatıcı ses
angelic voice
n.
191
Modern Slang
çok güzel ve sevimli
adorb (adorable)
adj.
192
Modern Slang
çok güzel
adorb (adorable)
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çok çok güzel
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy