öteki - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

öteki



Bedeutungen von dem Begriff "öteki" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 13 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
öteki other adj.
General
öteki farther adj.
öteki far adj.
öteki alternative adj.
öteki alternate adj.
öteki another adj.
öteki added adj.
öteki that pron.
öteki what pron.
öteki ither [scotland] conj.
Colloquial
öteki t'other adj.
Computer
öteki alternate adj.
Archaic
öteki tother adj.

Bedeutungen, die der Begriff "öteki" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 110 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
öteki dünya işlerine dalma otherworldliness n.
genelleştirilmiş öteki generalized other n.
öteki ad alias n.
öteki dünya the hereafter n.
madalyonun öteki yüzü the other side of the medallion n.
öteki dünya kingdom come n.
öteki dünya the next world n.
telefonun öteki ucundaki ses the voice on the other side of the line n.
telefonun öteki ucundaki ses the voice on the end of the line n.
dünyanın öteki ucu other corner of the world n.
dünyanın öteki ucu far end of the world n.
öteki olma durumu alterity n.
öteki dünya afterworld n.
öteki dünya by and by n.
(dünya öteki uç corner n.
öteki yanağını uzatmak turn the other cheek v.
bir taraftan öteki tarafa geçerek ulaşmak make v.
bir yandan öteki yana geçmek make v.
öteki tarafına geçmek go round v.
öteki dünyaya ait otherworldly adj.
dağların öteki tarafında olan tramontane adj.
dağların öteki tarafından gelen tramontane adj.
dağların öteki tarafında olan transmontane adj.
dağların öteki tarafından gelen transmontane adj.
dünyanın öteki ucunda at the back of adv.
biri _ öteki _ respectively adv.
öteki dünyada by and by adv.
bir yanından öteki yanına across prep.
ne bu ne öteki neither pron.
ne bu, ne öteki nither [dialect] pron.
Phrasals
katlanarak öteki parçanın içine girmek telescope into something v.
öteki dünyaya göçmek be no more v.
Phrases
madalyonun öteki yüzü the flip side of the coin n.
madalyonun öteki yüzü the opposite side of the coin n.
(bir şey), öteki adıyla (biri/bir şey) (something), thy name is (someone or something) expr.
Colloquial
öteki dünya one's long home n.
öteki dünyayı boylamak go bung [australia/new zealand] v.
öteki dünyaya yollamak chill v.
bir kulağından girip öteki kulağından çıkmak go in one ear and out the other v.
işin aslının öteki türlü olduğunu bilmek know otherwise v.
işin aslının öteki türlü olduğunu bilmek know different v.
bir sıkıntı biter öteki başlar (it's) one damn thing after another expr.
Idioms
atlas okyanusu'nun öteki kıyısı across the pond n.
madalyonun öteki yüzü the other side of the coin n.
öteki dünya the eternal checkout n.
öteki dünya long home n.
(bir şeyin) öbür/öteki yüzü the flip side (of something) n.
öteki dünya the sweet hereafter n.
(öteki tarafa) göçmek bite the biscuit v.
öteki tarafı boylamak bite the biscuit v.
diğer/öteki insanları iterek/itekleyerek yürümek/ilerlemek push past someone or something v.
öteki yanağını çevirmek turn the other cheek v.
öteki dünyaya gitmek go west v.
birinden borç alıp öteki alacaklıya vermek manoeuvre the apostles [obsolete] [uk] v.
öteki desen öteki değil be neither one thing nor the other v.
dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi on a slow boat to china adv.
dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi on a slow boat to china expr.
dünyanın öteki ucundan geliyormuş gibi slow boat to china expr.
biri hapşırsa öteki nezle olur if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
biri aksırsa öteki öksürmeye başlar if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
biri hapşırsa öteki nezle olur if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
biri aksırsa öteki öksürmeye başlar if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
biri hapşırdığında öteki nezle olur when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
biri aksırdığında öteki öksürmeye başlar when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
biri hapşırdığında öteki nezle olur when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
biri aksırdığında öteki öksürmeye başlar when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
biri hapşırdığında öteki nezle olur when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
biri aksırdığında öteki öksürmeye başlar when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
biri hapşırdığında öteki nezle olur when a sneezes, b catches a cold expr.
biri aksırdığında öteki öksürmeye başlar when a sneezes, b catches a cold expr.
bir ucundan öteki ucuna from sea to shining sea expr.
Trade/Economic
bir firmanın piyasadaki öteki firmaları belli bir yönde hareket edecek biçimde etkileme gücüne sahip olması leadership n.
bir alım satım sözleşmesinde fiyat ve öteki koşullar terms of exchange n.
gayrimenkul dışında öteki varlıkların geliri quasi rent n.
kredileri ve öteki faiz getiren varlıkları çıktı ölçüsü olarak kabul ederek bankacılık çıktısını ölçmeye yönelik yaklaşım asset approach n.
maaş ve ücretlerin mamullere ve öteki masraf yerlerine dağıtılması payroll distribution n.
mali gelirleri destekleyen öteki kaynaklar parafiscality n.
maaşlar ve öteki sosyal haklar ve ödemeler compensation to employees n.
Politics
diğer/öteki gerçekler alternative facts n.
Technical
öteki karakter kümesi alternate character set n.
öteki kod sayfası alternate code page n.
öteki karakter seti alternate character set n.
öteki birleştirme sırası alternate collating sequence n.
bir yanından öteki yanına across adv.
Computer
ne o ne de öteki işlemi neither-nor operation n.
öteki metin alternate text n.
öteki karakter kümesi alternate character set n.
öteki kod sayfası alternate code page n.
öteki pencereye geç switch window expr.
Informatics
öteki birleştirme sırası alternate collating sequence n.
öteki karakter seti alternate character set n.
öteki kod sayfası alternate code page n.
öteki ağ adresi alias network address n.
Telecom
öteki ağ adresi alias network address n.
Chemistry
bazı koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli membranlardan daha kolay geçmesi özelliğine dayanan kimyasal arıtma işlemi electrodialysis n.
Social Sciences
dominant bir kültürün diğer bir kültürü kullanarak kendisini öteki üstünden yüceltip, pekiştirmesi acculturation n.
Education
harçlar, ön ödeme ve öteki ödemeler fees, deposits and other costs n.
ön ödeme ve öteki ödemeler fees n.
ön ödeme ve öteki ödemeler deposits and other costs n.
Archaeology
eski mısırlılar tarafından mumyalama işlemi sırasında öteki dünyaya gideceğine inanılan ölünün iç organlarının konulduğu kap canopic jar n.
Religious
anglikan kiliseler topluluğu’nun öteki hristiyan gruplarla birleşmesine yönelik tartışmalara temel olan dört ilke lambeth quadrilateral n.
Philosophy
öteki-ben alter-ego n.
öteki dünyada transmundane adj.
Abbreviation
biri birine öteki öbürüne ait olmak üzere resp. (respectively) abrev.
Slang
karşınızdaki kişinin kolunu bir yana, bileğini öteki yana bükerek yapılan küçük işkence chinese burn n.
öteki tarafa yollamak blot someone out v.
öteki dünyaya yollamak send to kingdom come v.
neyse vazgeçtim/geri alıyorum/yok yok (vazgeçtim öteki olsun anlamında) scratch that expr.
bir sıkıntı biter öteki başlar odtaa (one damn thing after another) expr.
Modern Slang
diğer/öteki gerçekler alt-facts (alternative facts) n.