(birine bir şey) yapmak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

(birine bir şey) yapmak



Bedeutungen von dem Begriff "(birine bir şey) yapmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrasals
(birine bir şey) yapmak do (something) by (one) v.

Bedeutungen, die der Begriff "(birine bir şey) yapmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 60 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
birine bir şey yapması için baskı yapmak press someone to v.
yapmak (birine olumsuz bir şey) subject to v.
birine bir şey karşılığında iyilik yapmak backscratch v.
Phrasals
karşılığında (bir şey) yapmak/(birine bir şeyi) layık görmek repay (one) by (doing something) v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide someone for something v.
(bir şey için) birine baskı yapmak pressure someone into something v.
(birine veya bir şeye, biri veya bir şey) hakkında detaylı açıklama yapmak expound upon (someone or something) to (someone or something) v.
(birine veya bir şeye, biri veya bir şey) üzerine detaylı konuşma yapmak expound upon (someone or something) to (someone or something) v.
(birine veya bir şeye, biri veya bir şey) hakkında detaylı açıklama yapmak expound on (someone or something) to (someone or something) v.
(birine veya bir şeye, biri veya bir şey) üzerine detaylı konuşma yapmak expound on (someone or something) to (someone or something) v.
(bir şeye/birine bir şey) takviyesi yapmak fortify (someone or something) with (something) v.
birine (bir şey) hakkında hatırlatma yapmak get on(to) someone (about something) v.
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için misilleme yapmak avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.
(birine bir şey) için şantaj yapmak blackmail (someone) into (something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak cow (someone) into (something) v.
(birine/bir şeye bir şey) için tezahürat yapmak cry out for (someone or something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak dragoon (someone) into (something) v.
(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek jolly (someone) into (doing) (something) v.
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) yapmak make (something) against (someone or something) v.
(birine bir şey yapması) için baskı yapmak pester (one) into (doing) (something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak pester (someone) for (something) v.
(birine bir şey) taklidi yapmak play (something) with (one) v.
(birine bir şey yapması konusunda) baskı yapmak pressure (one) into (doing something) v.
(birine bir şey için) baskı yapmak railroad (one) into (something) v.
(birine sağladığı/yaptığı bir şey) için ödeme yapmak remunerate (one) for (something) v.
(birine bir şey) için/karşılığında ödeme yapmak repay (one) for (something) v.
Phrases
(bir şey yapmak birine) düşmez far be it from (one) to (do something) expr.
(bir şey yapmak birine) uygun değil far be it from (one) to (do something) expr.
(bir şey yapmak birine) göre değil far be it from (one) to (do something) expr.
Colloquial
(bir şey yapmak birine) yarar/fayda sağlamak behoove (one) to (do something) v.
Idioms
birine bir şey yapması konusunda aşırı baskı yapmak high-pressure someone into something v.
(birine) zarar verecek bir şey yapmak do (one) no service v.
(birine) engel oluşturacak bir şey yapmak do (one) no service v.
birine zarar verecek bir şey yapmak do somebody no service v.
birine engel oluşturacak bir şey yapmak do somebody no service v.
(kendine/birine) zarar verecek bir şey yapmak do (oneself or someone) an injury v.
(birine) karşı yanlış bir şey yapmak get in wrong with (someone) v.
birine düşmanca bir şey yapmak get the knife into (or in) someone v.
birine düşmanca bir şey yapmak stick the knife into (or in) someone v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak have a gun to (one's) head v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak hold a pistol to (one's) head v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak put a pistol to (one's) head v.
birine isteği dışında bir şey yapmak/yaptırmak drag someone kicking and screaming v.
(birine/bir şeye bir şey için) başvuru yapmak make application (to someone or something) (for something) v.
(birine) zarar verecek bir şey yapmak do (one) a mischief [uk/australia] v.
(bir şey yapmak) birine iyi gelmek do somebody's heart good (to do something) v.
birine zarar verecek bir şey yapmak do somebody a mischief v.
birine zarar verecek bir şey yapmak do someone a mischief v.
birine bir şey yapması için baskı yapmak exhort someone to do something v.
birine bir şey yapması için baskı yapmak exhort to do v.
(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak give (one) an account of (someone or something) v.
(birine bir şey yapmak için) bir fırsat/olanak sunmak give somebody half a chance (to do something) v.
(birine bir şey) satın alması için baskı yapmak give (one) the hard sell v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give an account (of someone or something) (to someone) v.
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak give someone an account of someone or something v.
birine inandıracak bir şey yapmak/söylemek give somebody to believe/understand… v.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure (one) into (doing something) v.
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak high-pressure into v.
(birine bir şey) için başvuru yapmak make application to (one) for (something) v.