|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak |
become a fan of (someone or something) v.
|
|
2 |
General |
ne kadar hor görüldüğünü belirten (birinin/bir şeyin) |
supercilious adj.
|
|
3 |
General |
(birinin/bir şeyin) düzeyine uymayan |
below (someone or something) adj.
|
|
4 |
General |
(birinin/bir şeyin) düzeyinden düşük |
below (someone or something) adj.
|
|
5 |
General |
(birinin/bir şeyin) düzeyinin altında |
below (someone or something) adj.
|
|
6 |
General |
birinin/bir şeyin yararına |
to advantage adv.
|
|
7 |
General |
birinin/bir şeyin güzelliğini/iyi yönlerini ortaya çıkaracak şekilde |
to advantage adv.
|
|
8 |
General |
(birinin/bir şeyin) altında |
below (someone or something) adv.
|
|
9 |
General |
(birinin/bir şeyin) gerisinde |
below (someone or something) adv.
|
|
Phrasals |
|
10 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (bir yerden) çıkışını yapmak |
check someone or something out (of something) n.
|
|
11 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (bir yerden) çıkış kaydını yapmak |
check someone or something out (of something) n.
|
|
12 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (bir yerden) hesabını keserek ayrılmasını sağlamak |
check someone or something out (of something) n.
|
|
13 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak |
serve as the driving force (behind someone or something) v.
|
|
14 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak |
serve as the driving force v.
|
|
15 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir fikrin/bir şeyin) üzerine/etrafında oluşturmak/geliştirmek |
build around v.
|
|
16 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kadar üstüne geçmek |
exceed (someone or something) by (something) v.
|
|
17 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kadar üstüne geçmek |
exceed someone or something by something v.
|
|
18 |
Phrasals |
yürürken/koşarken (birinin/bir şeyin) yanından geçmek |
run by v.
|
|
19 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden kayarak geçmek |
slide by v.
|
|
|
20 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanından hızla geçmek |
speed by v.
|
|
21 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne (taş vb) yağdırmak |
pelt someone or something with something v.
|
|
22 |
Phrasals |
(birinin, bir şeyin) çizgisini/seviyesini yakalamaya çalışmak |
work down (the line) (to someone or something) v.
|
|
23 |
Phrasals |
(birinin, bir şeyin) seviyesinde ilerlemek |
work down (the line) (to someone or something) v.
|
|
24 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) sermek |
drape (someone or something) with (something) v.
|
|
25 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünü örtmek/kaplamak |
draw (something) over (someone or something) v.
|
|
26 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstünü örtmek |
draw something over someone or something v.
|
|
27 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kılığına girmek |
dress (up) as (someone or something) v.
|
|
28 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin kılığına sokmak |
dress (up) as (someone or something) v.
|
|
29 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kılığına girmek |
dress (up) as someone or something v.
|
|
30 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine/her tarafına salyalarını akıtmak/bulaştırmak |
drool (all) over (someone or something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek |
drop someone or something on someone or something v.
|
|
32 |
Phrasals |
(birinin/bir) şeyin üstüne kar yağmak |
dump on (someone or something) v.
|
|
33 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin statüsünü/konumunu başka bir seviyeye yükseltmek |
elevate someone or something to something v.
|
|
34 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin konumunu başka bir seviyeye yükseltmek |
elevate someone or something to something v.
|
|
35 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin mevkiini başka bir seviyeye yükseltmek |
elevate someone or something to something v.
|
|
36 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yerine geçmek/bakmak |
sub for (someone or something) v.
|
|
37 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yerine kullanmak |
sub for (someone or something) v.
|
|
38 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) alternatifi olmak |
sub for (someone or something) v.
|
|
39 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerine geçmek |
sub for someone or something v.
|
|
|
40 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerine bakmak |
sub for someone or something v.
|
|
41 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerine çalışmak |
sub for someone or something v.
|
|
42 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerine görev yapmak |
sub for someone or something v.
|
|
43 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerine kullanmak |
sub for someone or something v.
|
|
44 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerini tutmak |
sub for someone or something v.
|
|
45 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yerini almak |
sub for someone or something v.
|
|
46 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin alternatifi/yedeği olmak |
sub for someone or something v.
|
|
47 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir özelliğinden dolayı) çok değerli/kıymetli olduğunu düşünmek |
trim (something) from (something else) v.
|
|
48 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını çevirmek |
enclose someone or something (with)in something v.
|
|
49 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin çevresini sarmak |
enclose someone or something (with)in something v.
|
|
50 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin çevresini kapatmak |
enclose someone or something (with)in something v.
|
|
51 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek |
expect something from someone or something v.
|
|
52 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek |
expect something (out) of someone or something v.
|
|
53 |
Phrasals |
(birinin/ bir şeyin bir şeyine) el koymak |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) elinden almak |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
55 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) zorla almak |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
56 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) gasp etmek |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
57 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) almak (birinin/bir şeyin bir şeyini) ele geçirmek |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
58 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) zapt etmek |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
59 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) istimlak etmek |
expropriate (something) from (someone or something) v.
|
|
60 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin ön yüzünü (arka yüzünü, yan yüzünü) çevirmek |
face someone or something forward v.
|
|
61 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin düzünü (tersini, yanını) çevirmek |
face someone or something forward v.
|
|
62 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yüzünü (bir şeye) doğru çevirmek |
face into (something) v.
|
|
63 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yüzünü bir şeye doğru çevirmek |
face (someone or something) into something v.
|
|
64 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
face up (to someone or something) v.
|
|
65 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne göçmek |
fall upon (someone or something) v.
|
|
66 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne çökmek |
fall upon (someone or something) v.
|
|
67 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne yıkılmak |
fall upon (someone or something) v.
|
|
68 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne çullanmak |
fall upon (someone or something) v.
|
|
69 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek |
fall upon (someone or something) v.
|
|
70 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne göçmek |
fall on (someone or something) v.
|
|
71 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne çökmek |
fall on (someone or something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne yıkılmak |
fall on (someone or something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne çullanmak |
fall on (someone or something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek |
fall on (someone or something) v.
|
|
75 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne düşmek |
fall onto (someone or something) v.
|
|
76 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne düşmek |
fall on (someone or something) v.
|
|
77 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin seviyesine ulaşmak |
fare up v.
|
|
78 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin seviyesini yakalamak |
fare up v.
|
|
79 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) hasretini çekmek |
weep for (someone or something) v.
|
|
|
80 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) hasretiyle yaşamak |
weep for (someone or something) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yokluğunu/eksikliğini çekmek |
weep for (someone or something) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) özlemiyle yaşamak |
weep for (someone or something) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir şeyi) çitle çevirerek (birinin/bir şeyin) ulaşmasına engel olmak |
fence (someone or something) off from (something) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasına engel olmak için (bir şeyi) çitle çevirmek |
fence (someone or something) off from (something) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(bir şeyi) çitle çevirerek (birinin/bir şeyin) girmesini engellemek |
fence (someone or something) off from (something) v.
|
|
86 |
Phrasals |
ölmek üzere olan birinin/bir şeyin işini bitirmek |
finish off v.
|
|
87 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) sırtına bir şey yüklemek |
force on (someone or something) v.
|
|
88 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne bir şey yıkmak |
force on (someone or something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) zorla devam etmesini sağlamak |
force on (someone or something) v.
|
|
90 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önüne geçmek |
pull away from (someone or something) v.
|
|
91 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir yerden gitmesine izin vermek |
release someone or something from something v.
|
|
92 |
Phrasals |
bir şeyi (birinin/bir şeyin) üstünden yırtıp atmak |
rend from (someone or something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden yırtıp atmak |
rend something from someone or something v.
|
|
94 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) sağladığı bir şeye/malzemeye ihtiyacı olmak |
require (something) from (someone or something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeye/yere) girişini kısıtlamak/yasaklamak |
seal (someone or something) off from (someone or something) v.
|
|
96 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin erişimine kapatmak |
seal something off from someone or something v.
|
|
97 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin erişimine kapatmak |
seal something off v.
|
|
98 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunu birinden almak |
take from (someone or something) v.
|
|
99 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) himayesini birinden almak |
take from (someone or something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine katlanmak |
take from (someone or something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesini çekmek |
take from (someone or something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine dayanmak |
take from (someone or something) v.
|
|
103 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine müsamaha göstermek |
take from (someone or something) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine tahammül etmek |
take from (someone or something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine izin vermek |
take from (someone or something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine göz yummak |
take from (someone or something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yırtmak |
tear from (someone or something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önünden geçit yapmak |
parade in front of (someone or something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(birinin) bir şeyin) önünden havalı havalı geçmek/yürümek |
parade in front of (someone or something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden bağlantısını kesmek |
detach someone or something from someone or something v.
|
|
111 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak |
differentiate (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak |
differentiate (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farkının ayırdına varmak |
discern (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(bir şeyin/birinin bir şeyini) karşılamak |
furnish (someone or something) with (something) v.
|
|
115 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafında toplanmak |
get around someone or something v.
|
|
116 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafına dizilmek |
get around someone or something v.
|
|
117 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafından dolaşmak |
get around someone or something v.
|
|
118 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yanından geçmek |
get around someone or something v.
|
|
119 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir yerin/bir şeyin) içine girmesini sağlamak |
get into (someone or something) v.
|
|
120 |
Phrasals |
(birinin bir şeyin) başına geçmesine izin vermek |
let (one) at (someone or something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne titremek |
handle (someone or something) with gloves v.
|
|
122 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önünde gitmek |
go before (someone or something) v.
|
|
123 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önünde gitmek |
go before (someone or something) v.
|
|
124 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
go before (someone or something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) huzuruna çıkmak |
go before (someone or something) v.
|
|
126 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yakınına gitmek |
go near (to) someone or something v.
|
|
127 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin içinden geçmek |
go through someone or something v.
|
|
128 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka birinin/bir şeyin) kılığında gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde büyümek |
grow upon (someone or something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde büyümek |
grow on (someone or something) v.
|
|
131 |
Phrasals |
silahla (birinin/bir şeyin) peşine düşmek |
gun for (someone or something) v.
|
|
132 |
Phrasals |
silahla (birinin/bir şeyin) peşinde koşmak |
gun for (someone or something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) peşine düşmek |
gun for (someone or something) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak |
gun for (someone or something) v.
|
|
135 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine püskürmek |
gush over someone or something v.
|
|
136 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine taşmak |
gush over someone or something v.
|
|
137 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine hücum etmek |
gush over someone or something v.
|
|
138 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine kontrolsüzce akmak |
gush over someone or something v.
|
|
139 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine fışkırmak |
gush over someone or something v.
|
|
140 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine boca olmak |
gush over someone or something v.
|
|
141 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etkinliğine eşlik etmek/katılmak |
run with v.
|
|
142 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey yığmak |
heap something upon someone or something v.
|
|
143 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne bindirmek |
heap something upon someone or something v.
|
|
144 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sırtına aşırı derecede bir şey yüklemek |
heap something upon someone or something v.
|
|
145 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey yığmak |
heap something on someone or something v.
|
|
146 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne bindirmek |
heap something on someone or something v.
|
|
147 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sırtına aşırı derecede bir şey yüklemek |
heap something on someone or something v.
|
|
148 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin farkına varmak |
hit upon someone or something v.
|
|
149 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin farkına varmak |
hit on someone or something v.
|
|
150 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yüzüne vurmak |
hold something against someone or something v.
|
|
151 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin aleyhinde kullanmak |
hold something against someone or something v.
|
|
152 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) reklamına/tanıtımına katkıda bulunmak |
campaign for (someone or something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
fall down on someone or something v.
|
|
154 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne atılmak |
jump on someone or something v.
|
|
155 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne atlamak/zıplamak |
jump on someone or something v.
|
|
156 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne/üstünde hoplamak |
jump on someone or something v.
|
|
157 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstünde zıplamak |
jump on someone or something v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine kadar çıkmak/uzamak |
jut out over (someone or something) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine kadar genişlemek/yetişmek |
jut out over (someone or something) v.
|
|
160 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstünü çizmek |
kiss someone or something off v.
|
|
161 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne koymak |
lay (something) on (someone or something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne bırakmak |
lay (something) on (someone or something) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne sermek |
lay (something) on (someone or something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne atmak/yıkmak |
lay (something) on (someone or something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin arkasında olmak |
lie behind someone or something v.
|
|
166 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin gerisinde olmak |
lie behind someone or something v.
|
|
167 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin geçmişinde olmak |
lie behind someone or something v.
|
|
168 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin geçmişinde kalmak |
lie behind someone or something v.
|
|
169 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında bağlantı kurmak |
link up with (someone or something) v.
|
|
170 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında temas kurmak |
link up with (someone or something) v.
|
|
171 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin listesini ezbere saymak |
list someone or something off v.
|
|
172 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin listesini ezberden okumak |
list someone or something off v.
|
|
173 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin listesini tek tek söylemek |
list someone or something off v.
|
|
174 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yüklemek |
load something onto someone or something v.
|
|
175 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne kaldırıp yüklemek |
load something onto someone or something v.
|
|
176 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yüklemek |
load something on v.
|
|
177 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne kaldırıp yüklemek |
load something on v.
|
|
178 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak |
look to (someone or something) for (something) v.
|
|
179 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) notunu düşürmek |
mark (someone or something) off v.
|
|
180 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) puanını düşürmek |
mark (someone or something) off v.
|
|
181 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin adını silmek |
mark someone or something off v.
|
|
182 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin adını silmek |
mark someone or something out v.
|
|
183 |
Phrasals |
birine/bir şeye birinin/bir şeyin adını vermek |
name someone or something for someone or something v.
|
|
184 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) arkasına/önüne park etmek |
park (someone or something) in v.
|
|
185 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) çıkışını engelleyecek şekilde park etmek |
park (someone or something) in v.
|
|
186 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir yerini/bir şeyini) sıvazlamak/pat patlamak |
pat (someone or something) on (something or some place) v.
|
|
187 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir yerine/bir şeyine) hafifçe/hafif hafif vurmak |
pat (someone or something) on (something or some place) v.
|
|
188 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini sıvazlamak/pat patlamak |
pat someone or something on something v.
|
|
189 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyine hafifçe/hafif hafif vurmak |
pat someone or something on something v.
|
|
190 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altına sıkıştırmak |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
191 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altına hapsetmek |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
192 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında hareketsiz bırakmak |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
193 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında kapana kıstırmak |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
194 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin altında bırakmak |
pin someone or something under someone or something v.
|
|
195 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altına sıkıştırmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
196 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altına hapsetmek |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
197 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında hareketsiz bırakmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
198 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında kapana kıstırmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
199 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) altında bırakmak |
pin (someone or something) underneath (someone or something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin altına bir şey koymak |
place something under someone or something v.
|
|
201 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin altına bir şey sermek |
place something under someone or something v.
|
|
202 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin altına bir şey yerleştirmek |
place something under someone or something v.
|
|
203 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin altına bir şey sokmak |
place something under someone or something v.
|
|
204 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin mesuliyetine bırakmak |
place something with someone or something v.
|
|
205 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yanına bırakmak |
place something with someone or something v.
|
|
206 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin sorumluluğuna bırakmak |
place something with someone or something v.
|
|
207 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin başarısız olmasına neden olmak |
pull someone or something under v.
|
|
208 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) iyileştirmek |
raise (someone or something) out of (some state) v.
|
|
209 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) geliştirmek |
raise (someone or something) out of (some state) v.
|
|
210 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek |
raise (someone or something) out of (some state) v.
|
|
211 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) yükseltmek |
raise (someone or something) out of (some state) v.
|
|
212 |
Phrasals |
değeri (birinin/bir şeyin) altında sayılmak |
rank below (someone or something) v.
|
|
213 |
Phrasals |
önemi (birinin/bir şeyin) gerisinde olarak görülmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
214 |
Phrasals |
sıralamada (birinin/bir şeyin) gerisinde sayılmak |
rank below (someone or something) v.
|
|
215 |
Phrasals |
sıralamada (birinin/bir şeyin) altında kabul edilmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
216 |
Phrasals |
değerini (birinin/bir şeyin) altında görmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
217 |
Phrasals |
önemini (birinin/bir şeyin) gerisinde olarak görmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
218 |
Phrasals |
sıralamada (birinin/bir şeyin) gerisinde görmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
219 |
Phrasals |
sıralamada (birinin/bir şeyin) altında değerlendirmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
220 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunu fark etmek |
recognize someone or something for something v.
|
|
221 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunun farkına varmak |
recognize someone or something for something v.
|
|
222 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunu tespit etmek |
recognize someone or something for something v.
|
|
223 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şey olduğunu hatırlamak |
recognize someone or something for something v.
|
|
224 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin ne çeşit biri/bir şey olduğunun farkına varmak |
recognize someone or something for something v.
|
|
225 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin ne çeşit biri/bir şey olduğunu hatırlamak |
recognize someone or something for something v.
|
|
226 |
Phrasals |
(birine birinin/bir şeyin) erişimi için izin vermek |
release (someone or something) to (one) v.
|
|
227 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin sırasını, konumunu, sınıfını) düşürmek |
relegate (someone or something) to (something) v.
|
|
228 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yerini değiştirmek |
relocate (someone or something) in (something or some place) v.
|
|
229 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) gözünde bir şeyi temsil etmek |
represent to (someone or something) v.
|
|
230 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) biri veya bir şey önünde avukatı, vekili olarak temsilcisi olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
231 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde yatmak |
rest in (someone or something) v.
|
|
232 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde olmak |
rest in (someone or something) v.
|
|
233 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) çalmak |
rob (someone or something) of (something) v.
|
|
234 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) kaybettirmek |
rob (someone or something) of (something) v.
|
|
235 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyini) elinden almak |
rob (someone or something) of (something) v.
|
|
236 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden yuvarlamak |
roll something off (of) someone or something v.
|
|
237 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden yuvarlayarak almak/uzaklaştırmak |
roll something off (of) someone or something v.
|
|
238 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanmak |
roll off of (someone or something) v.
|
|
239 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden aşağı yuvarlanmak |
roll off of (someone or something) v.
|
|
240 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanıp düşmek |
roll off of (someone or something) v.
|
|
241 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlanıp gitmek |
roll off of (someone or something) v.
|
|
242 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlamak |
roll off of (someone or something) v.
|
|
243 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden aşağı yuvarlamak |
roll off of (someone or something) v.
|
|
244 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlayıp düşürmek |
roll off of (someone or something) v.
|
|
245 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden yuvarlayıp çekmek |
roll off of (someone or something) v.
|
|
246 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden geçmek |
roll onto (someone or something) v.
|
|
247 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlanmak |
roll onto (someone or something) v.
|
|
248 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünden geçirmek |
roll onto (someone or something) v.
|
|
249 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne yuvarlamak |
roll onto (someone or something) v.
|
|
250 |
Phrasals |
ruloyla (birinin/bir şeyin) üzerine bir şey sürmek |
roll onto (someone or something) v.
|
|
251 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne pat diye bir şey koymak |
slap something onto someone or something v.
|
|
252 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine yaymak |
smear someone or something with something v.
|
|
253 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin her yerine bulaştırmak |
smear someone or something with something v.
|
|
254 |
Phrasals |
bir şeyle birinin/bir şeyin ismini karalamaya çalışmak |
smear someone or something with something v.
|
|
255 |
Phrasals |
bir şeyle birinin/bir şeyin itibarını zedelemek |
smear someone or something with something v.
|
|
256 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey sıkmak |
spray someone or something with something v.
|
|
257 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey püskürtmek |
spray someone or something with something v.
|
|
258 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey serpmek |
sprinkle someone or something with something v.
|
|
259 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne bir şey püskürtmek |
sprinkle someone or something with something v.
|
|
260 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerini bir şey serperek kaplamak |
sprinkle someone or something with something v.
|
|
261 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin başına adam dikmek |
stake someone or something out v.
|
|
262 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanında kalmak |
stick with (someone or something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak |
stick with (someone or something) v.
|
|
264 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak |
stick with (someone or something) v.
|
|
265 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak |
stick with (someone or something) v.
|
|
266 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeye) takılıp kalmasına neden olmak |
strand (someone or something) on (something) v.
|
|
267 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne takmak |
strap (someone or something) onto (someone or something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne bağlamak |
strap (someone or something) onto (someone or something) v.
|
|
269 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne bağlamak |
strap (someone or something) with (something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) etrafına (bir şey) sarmak |
strap (someone or something) with (something) v.
|
|
271 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) bağlamak |
strap (someone or something) with (something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin emniyet kemerini bağlamak |
strap in v.
|
|
273 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önünden uzayıp gitmek |
stretch away from (someone or something) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önünde uzanmak |
stretch away from (someone or something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstünü başını (bir şey) yapmak |
strew (someone or something) with (something) v.
|
|
276 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) her tarafını bir şeyle kaplamak |
strew (someone or something) with (something) v.
|
|
277 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir şeyle) bir anda keyfini kaçırmak |
strike (someone or something) with (something) v.
|
|
278 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off (of) someone or something v.
|
|
279 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden devirmek |
strike something off (of) someone or something v.
|
|
280 |
Phrasals |
bir şeye vurup birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off (of) someone or something v.
|
|
281 |
Phrasals |
bir şeye çarpıp birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off (of) someone or something v.
|
|
282 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off v.
|
|
283 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden devirmek |
strike something off v.
|
|
284 |
Phrasals |
bir şeye vurup birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off v.
|
|
285 |
Phrasals |
bir şeye çarpıp birinin/bir şeyin üstünden düşürmek |
strike something off v.
|
|
286 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir yerine vurmak |
strike someone or something on something v.
|
|
287 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir yerine çarpmak |
strike someone or something on something v.
|
|
288 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendi) etrafında belirli tipte insanları tutmaya çalışmak |
surround (someone, something, or oneself) with (someone or something) v.
|
|
289 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendi) etrafını belirli tipte insanlarla çevirmeye çalışmak |
surround (someone, something, or oneself) with (someone or something) v.
|
|
290 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını biriyle veya bir şeyle çevirmek |
surround someone or something with someone or something v.
|
|
291 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını biriyle veya bir şeyle sarmak |
surround someone or something with someone or something v.
|
|
292 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin her tarafını biriyle veya bir şeyle çevirmek |
surround someone or something with someone or something v.
|
|
293 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) her tarafına (bir şey) dolmak |
swamp (someone or something) with (something) v.
|
|
294 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden fırçalamak |
swish something off (of) someone or something v.
|
|
295 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden süpürmek |
swish something off (of) someone or something v.
|
|
296 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden silkelemek |
swish something off (of) someone or something v.
|
|
297 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden almak |
swish something off (of) someone or something v.
|
|
298 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden fırçalamak |
swish something off v.
|
|
299 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden süpürmek |
swish something off v.
|
|
300 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden silkelemek |
swish something off v.
|
|
301 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden almak |
swish something off v.
|
|
302 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bağlantısını sağlamak |
switch someone or something through v.
|
|
303 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çıkarmak |
take something out of someone or something v.
|
|
304 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden almak |
take something out of someone or something v.
|
|
305 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip çıkarmak |
take something out of someone or something v.
|
|
306 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip almak |
take something out of someone or something v.
|
|
307 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çıkarmak |
take something out v.
|
|
308 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden almak |
take something out v.
|
|
309 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip çıkarmak |
take something out v.
|
|
310 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip almak |
take something out v.
|
|
311 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) parasını çarpmak |
take (someone or something) for v.
|
|
312 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ağzından laf almak |
tease out of (someone or something) v.
|
|
313 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yavaş yavaş buzunu çözmek |
thaw someone or something out v.
|
|
314 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak |
throw someone or something over someone or something v.
|
|
315 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yükseğinden atmak |
throw someone or something over someone or something v.
|
|
316 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin tepesinden atmak |
throw someone or something over someone or something v.
|
|
317 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinde tepinip bir hale sokmak |
trample someone or something to something v.
|
|
318 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sonuna, bitişine, değişimine işaret etmek |
usher out v.
|
|
319 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinden temizlemek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
320 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünden yıkayıp temizlemek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin)bir şeyin) üzerinden yıkayarak çıkarmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
322 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin ) üzerinden suyla/bir sıvıyla akıtmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
(kötü bir hissi birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(kötü bir duyguyu birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinde ziyan olmak |
waste on (someone or something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeye dahil olmasını kabul etmek |
commit someone or something for something v.
|
|
327 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeye katılacağını taahhüt etmek |
commit someone or something for something v.
|
|
328 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeye katılacağına dair söz vermek |
commit someone or something for something v.
|
|
329 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde yatmak |
repose in (someone or something) v.
|
|
330 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde olmak |
repose in (someone or something) v.
|
|
331 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içinde bulunmak |
repose in (someone or something) v.
|
|
332 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) duruşunu değiştirmek |
repose in (someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
(bir şeyde birinin/bir şeyin) göstergesi olmak |
represent (someone or something) in (something) v.
|
|
334 |
Phrasals |
(bir şeyde birinin/bir şeyin) temsilcisi olmak |
represent (someone or something) in (something) v.
|
|
335 |
Phrasals |
(bir şeyde birinin/bir şeyin) avukatı olmak |
represent (someone or something) in (something) v.
|
|
336 |
Phrasals |
(bir şeyde birinin/bir şeyin) savunucusu olmak |
represent (someone or something) in (something) v.
|
|
337 |
Phrasals |
(bir şeyde birinin/bir şeyin) vekili olmak |
represent (someone or something) in (something) v.
|
|
338 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendinin) ihtiyacını (bir şeyle) karşılamak |
satisfy (someone, something, or oneself) with (something) v.
|
|
339 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendinin) gereksinimlerini (bir şeyle) yerine getirmek |
satisfy (someone, something, or oneself) with (something) v.
|
|
340 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendinin) isteklerini (bir şeyle) yerine getirmek |
satisfy (someone, something, or oneself) with (something) v.
|
|
341 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/kendinin) ihtiyaçlarını (bir şeyle) gidermek |
satisfy (someone, something, or oneself) with (something) v.
|
|
342 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şey olarak çalışmasını sağlamak |
set someone or something up as something v.
|
|
343 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıkmak |
stuff someone or something into someone or something v.
|
|
344 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak |
stuff someone or something into someone or something v.
|
|
345 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak |
stuff someone or something into someone or something v.
|
|
346 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıkmak |
stuff someone or something in v.
|
|
347 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine doldurmak |
stuff someone or something in v.
|
|
348 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içine tıka basa doldurmak |
stuff someone or something in v.
|
|
349 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak |
keep someone or something in with someone or something v.
|
|
350 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek |
keep someone or something in with someone or something v.
|
|
351 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin (bir şeyin) içinde kalmasına izin vermek |
leave someone or something in (something) v.
|
|
352 |
Phrasals |
(birinin bir şeyin bir şeyden) modelini çıkarmak |
model (someone or something) in (something) v.
|
|
353 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) işine karışmak |
nose in on (someone or something) v.
|
|
354 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin özelliği olmak |
reside in someone or something v.
|
|
355 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin içinde yatmak |
reside in someone or something v.
|
|
356 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir özelliğini takdir etmek/görmek |
see in v.
|
|
357 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir kişisel yönünü görmek/takdir etmek |
see in v.
|
|
358 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir özelliğini takdir etmek/görmek |
see something in someone or something v.
|
|
359 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir kişisel yönünü görmek/takdir etmek |
see something in someone or something v.
|
|
360 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını bir şeye sarmak |
wreathe someone or something in something v.
|
|
361 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını bir şeyle çevirmek |
wreathe someone or something in something v.
|
|
362 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını bir şeyle kuşatmak |
wreathe someone or something in something v.
|
|
363 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etrafını bir şeyle kaplamak |
wreathe someone or something in something v.
|
|
364 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) adına araya girmek |
intercede for (someone or something) v.
|
|
365 |
Phrasals |
biri/bir şey adına (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
intercede with (someone or something) v.
|
|
366 |
Phrasals |
(biri adına birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
intercede (for someone) (with someone or something) v.
|
|
367 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin geriye doğru birine/bir şeye gitmesini sağlamak |
back someone or something into someone or something v.
|
|
368 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
tumble into someone or something v.
|
|
369 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne yuvarlanmak |
tumble into someone or something v.
|
|
370 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) farkında olmak |
tune into (someone or something) v.
|
|
371 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstünden bir şeyi çıkarmak |
denude someone or something of something v.
|
|
372 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstünden bir şeyi soymak |
denude someone or something of something v.
|
|
373 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini soymak |
denude someone or something of something v.
|
|
374 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off (of) someone or something v.
|
|
375 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off v.
|
|
376 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) aleyhinde güçlenmek |
mount against (someone or something) v.
|
|
377 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) aleyhinde gelişmek |
mount against (someone or something) v.
|
|
378 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine işemek |
piss on someone/something v.
|
|
379 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine çişini yapmak |
piss on someone/something v.
|
|
380 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine akmak |
pour out on (someone or something) v.
|
|
381 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek |
pour out on (someone or something) v.
|
|
382 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine gelmek |
pour out on (someone or something) v.
|
|
383 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak |
pour out on (someone or something) v.
|
|
384 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine dökmek |
pour out on (someone or something) v.
|
|
385 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak |
pour something out on (to) someone or something v.
|
|
386 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek |
pour something out on (to) someone or something v.
|
|
387 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak |
pour something out v.
|
|
388 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek |
pour something out v.
|
|
389 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine akmak |
pour out onto (someone or something) v.
|
|
390 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek |
pour out onto (someone or something) v.
|
|
391 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine gelmek |
pour out onto (someone or something) v.
|
|
392 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak |
pour out onto (someone or something) v.
|
|
393 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine dökmek |
pour out onto (someone or something) v.
|
|
394 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yerine getirmesi gereken bazı gereklilikler/zorunluluklar olmak |
require (something) of (someone or something) v.
|
|
395 |
Phrasals |
koşarak birinin/bir şeyin yanına inmek |
run down to someone or something v.
|
|
396 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) beğenisini kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
397 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) takdirini kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
398 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) övgüsünü kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
399 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) gözünde itibar kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
400 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) güvenini kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
401 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) gözünde saygınlık kazanmak |
score with (someone or something) v.
|
|
402 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) yağdırmak |
shower (something) on (someone or something) v.
|
|
403 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) yağdırmak |
shower (something) upon (someone or something) v.
|
|
404 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine örtmek |
slip something over someone or something v.
|
|
405 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine dökmek |
slop something on someone or something v.
|
|
406 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine saçmak |
slop something on someone or something v.
|
|
407 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine dökmek |
slop something onto someone or something v.
|
|
408 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine saçmak |
slop something onto someone or something v.
|
|
409 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak |
smooth something onto someone or something v.
|
|
410 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth something onto someone or something v.
|
|
411 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak |
smooth something on v.
|
|
412 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek |
smooth something on v.
|
|
413 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) her yerine sıçratmak |
splash all over (someone or something) v.
|
|
414 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) her yerine işlemek |
splash all over (someone or something) v.
|
|
415 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) başından aşağı dökmek |
splash all over (someone or something) v.
|
|
416 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üstüne bir şey döküp/sıçratıp sırılsıklam etmek |
splash all over (someone or something) v.
|
|
417 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) her tarafını ıslatmak/batırmak |
splash all over (someone or something) v.
|
|
418 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin her yerine sıçramak/sıçratmak |
splatter someone or something up v.
|
|
419 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine bir şey serpmek |
sprinkle something on someone or something v.
|
|
420 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine bir şey serpmek |
sprinkle something to someone or something v.
|
|
421 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerine bir şey serpmek |
sprinkle something on v.
|
|
422 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin uğruna ziyan etmek |
squander something on someone or something v.
|
|
423 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden geçmek |
squash someone or something up v.
|
|
424 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) karşısına (bir şeyi) engel olarak çıkarmak |
stack (something) against (someone or something) v.
|
|
425 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) başarısına bir engel teşkil etmek |
stack (something) against (someone or something) v.
|
|
426 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine bir damga basmak |
stamp (something) onto (someone or something) v.
|
|
427 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine (bir şey) damgalamak |
stamp (something) onto (someone or something) v.
|
|
428 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine basmak |
stamp on (someone or something) v.
|
|
429 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinde tepinmek |
stamp on (someone or something) v.
|
|
430 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine bir damga basmak |
stamp on (someone or something) v.
|
|
431 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerine bir şey damgalamak |
stamp on (someone or something) v.
|
|
432 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine basmak/damgalamak |
stamp something upon someone or something v.
|
|
433 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine basmak/damgalamak |
stamp something on someone or something v.
|
|
434 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çıkarmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
435 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) söküp atmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
436 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çekip çıkartmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
437 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini çekip almak |
strip someone or something of something v.
|
|
438 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini çalmak |
strip someone or something of something v.
|
|
439 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini zorla almak |
strip someone or something of something v.
|
|
440 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini elinden almak |
strip someone or something of something v.
|
|
441 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görselinin üzerine yerleştirmek |
superimpose (someone or something) on (someone or something) v.
|
|
442 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görseline fotomontajla eklemek |
superimpose (someone or something) on (someone or something) v.
|
|
443 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görselinin üzerine yerleştirmek |
superimpose (someone or something) onto (someone or something) v.
|
|
444 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) görselini (birinin/bir şeyin) görseline fotomontajla eklemek |
superimpose (someone or something) onto (someone or something) v.
|
|
445 |
Phrasals |
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerine koymak |
superimpose (someone or oneself) on (someone or something) v.
|
|
446 |
Phrasals |
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerinde hayal etmek |
superimpose (someone or oneself) on (someone or something) v.
|
|
447 |
Phrasals |
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerine koymak |
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) v.
|
|
448 |
Phrasals |
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerinde hayal etmek |
superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) v.
|
|
449 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünden hızla çekip almak |
swish (something) off of (someone or something) v.
|
|
450 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünden fışt/cart diye çekip almak |
swish (something) off of (someone or something) v.
|
|
451 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yüzünü bir şeye döndürmek/çevirmek |
turn someone or something to something v.
|
|
452 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde yönlendirmek |
weight something against someone or something v.
|
|
453 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde işlemek |
weight something against someone or something v.
|
|
454 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde yapmak |
weight something against someone or something v.
|
|
455 |
Phrasals |
bir şeyin birinin/bir şeyin aleyhinde olacak tarafına ağırlık vermek |
weight something against someone or something v.
|
|
456 |
Phrasals |
bir şeye birinin/bir şeyin aleyhinde olacak açısından bakmak |
weight something against someone or something v.
|
|
457 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde değerlendirmek/tartmak |
weight something against someone or something v.
|
|
458 |
Phrasals |
biri için birinin/bir şeyin bakımını üstlenmek |
keep someone or something for someone v.
|
|
459 |
Phrasals |
birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek |
keep someone on (something) v.
|
|
460 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanında durmaya devam etmek |
keep with (someone or something) v.
|
|
461 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) bir kusuru/eksiği |
knock against (someone or something) v.
|
|
462 |
Phrasals |
havadan birinin/bir şeyin üstüne imek |
land upon v.
|
|
463 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini sağmak |
milk someone/something for something v.
|
|
464 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini sömürmek |
milk someone/something for something v.
|
|
465 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyinden faydalanmak |
milk someone/something for something v.
|
|
466 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini yolmak |
milk someone/something for something v.
|
|
467 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılmak |
nuzzle up (to someone or something) v.
|
|
468 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak |
nuzzle up (to someone or something) v.
|
|
469 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılmak |
nuzzle up against (someone or something) v.
|
|
470 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak |
nuzzle up against (someone or something) v.
|
|
471 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin bir şeyini tüketmek |
drain someone or something of something v.
|
|
472 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
473 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
474 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
475 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off v.
|
|
476 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off v.
|
|
477 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off v.
|
|
478 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
479 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
480 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
481 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ismini lekelemek |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
482 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) namına leke sürmek |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
483 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak |
blow upon (someone or something) [obsolete] v.
|
|
484 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
485 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
486 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
487 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) ismini lekelemek |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
488 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) namına leke sürmek |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
489 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak |
blow on (someone or something) [obsolete] v.
|
|
490 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yükünü başka birinin/bir şeyin üzerine yıkmak |
pawn off v.
|
|
491 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yükünü başka birinin/bir şeyin üzerine atmak |
pawn off v.
|
|
492 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin yükünü başka birine/bir şeye yüklemek |
pawn off v.
|
|
493 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sorumluluğunu başka birinin/bir şeyin üzerine yıkmak |
pawn off v.
|
|
494 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sorumluluğunu başka birinin/bir şeyin üzerine atmak |
pawn off v.
|
|
495 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin sorumluluğunu başka birine/bir şeye yüklemek |
pawn off v.
|
|
496 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yaymak |
smear something on someone or something v.
|
|
497 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yaymak |
smear something onto someone or something v.
|
|
498 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne yaymak |
smear something on v.
|
|
499 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne hapşırmak |
sneeze on someone or something v.
|
|
500 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üstüne aksırmak |
sneeze on someone or something v.
|
|