Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Verlauf
(biriyle) birlikte
Bedeutungen von dem Begriff
"(biriyle) birlikte"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Phrases
1
Phrases
(biriyle) birlikte
in addition to (someone)
expr.
Bedeutungen, die der Begriff
"(biriyle) birlikte"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 91 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
biriyle birlikte hareket etmek (kaçmak)
move off with
v.
2
General
biriyle birlikte bir şeyler ayarlamak/planlamak
set something up with someone
v.
3
General
biriyle para karşılığı birlikte olmak
have sex with someone for money
v.
Phrasals
4
Phrasals
biriyle birlikte eski günleri yad etmek/anmak/anımsamak
reminisce with someone
v.
5
Phrasals
biriyle birlikte yaramazlık yapmak
clown around with someone
v.
6
Phrasals
biriyle/bir grupla birlikte vakit geçirmek
fraternize with someone or something
v.
7
Phrasals
(biriyle) birlikte gelmek
come away [brit]
v.
8
Phrasals
(biriyle) birlikte olmak
land up with (someone)
v.
9
Phrasals
biriyle/bir grupla birlikte vakit geçirmek
take up
v.
10
Phrasals
biriyle/bir grupla birlikte vakit geçirmek
16. take up with
v.
11
Phrasals
(biriyle) birlikte bir yerde tutmak
keep in with (someone)
v.
12
Phrasals
(biriyle) birlikte bir şey sürmek
ride with (one)
v.
13
Phrasals
bir araçta (biriyle) birlikte gitmek
ride with (one)
v.
14
Phrasals
bir araçta biriyle birlikte gitmek
ride with someone
v.
15
Phrasals
bir hayvan üzerinde biriyle birlikte gitmek/seyahat etmek
ride with someone
v.
16
Phrasals
işi, girişimi (biriyle) birlikte başlatmak
start up with (something)
v.
17
Phrasals
işi girişimi (biriyle) birlikte kurmak
start up with (something)
v.
18
Phrasals
biriyle birlikte müzik yapmak
jam with someone
v.
19
Phrasals
(biriyle) birlikte yatmak/uzanmak
lie with (one)
v.
20
Phrasals
biriyle birlikte yatmak/uzanmak
lie with someone
v.
21
Phrasals
birinin (biriyle) çift/birlikte olmasına önayak olmak
match someone (up) (with someone)
v.
22
Phrasals
birinin (biriyle) çift/birlikte olmasına önayak olmak
and match something (up) (with something)
v.
23
Phrasals
(biriyle/bir hayvanla) birlikte yürümek
walk away with (someone or an animal)
v.
24
Phrasals
(biriyle) birlikte vakit geçirmek
visit with (one)
v.
25
Phrasals
biriyle birlikte vakit geçirmek
visit with someone
v.
26
Phrasals
biriyle birlikte anılmak
associate with someone
v.
27
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) birlikte yaşamak
cohabit with (someone or something)
v.
28
Phrasals
(biriyle) birlikte/beraber yaşamak
cohabit with (someone)
v.
29
Phrasals
(biriyle) birlikte olmak
cohabit with (someone)
v.
30
Phrasals
(biriyle) birlikte gelmek
come with (someone)
v.
31
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) birlikte hareket etmek/çalışmak
confederate with (someone or something)
v.
32
Phrasals
(biriyle) birlikte komplo kurmak
conspire with (one)
v.
33
Phrasals
( biriyle) birlikte plan yapmak
conspire with (one)
v.
34
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlikte plan yapmak
conspire with (someone) against (something or someone)
v.
35
Phrasals
biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go about with someone or something
v.
36
Phrasals
biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go about with someone or something
v.
37
Phrasals
biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go around with someone or something
v.
38
Phrasals
biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go around with someone or something
v.
39
Phrasals
(biriyle) birlikte gezmek
go about with (someone)
v.
40
Phrasals
(biriyle) birlikte takılmak
go about with (someone)
v.
41
Phrasals
(biriyle) birlikte gitmek
go with (someone)
v.
42
Phrasals
(biriyle) birlikte yaşamak
live with (someone)
v.
43
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) birlikte başlatılmış olmak/başlamak
originate with (someone or something)
v.
44
Phrasals
(biriyle) birlikte olmaya devam etmek
remain with (someone)
v.
45
Phrasals
(biriyle) birlikte yaşamak
shack up (with someone)
v.
46
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) uyumlu/birlikte çalışmak
synchronize with (someone or something)
v.
47
Phrasals
(biriyle) birlikte seyahat etmek
travel with (someone)
v.
48
Phrasals
(biriyle) birlikte çalışmak
work with (someone)
v.
Phrases
49
Phrases
(bir süredir biriyle) birlikte yaşayan
with (someone) for (some amount of time)
expr.
50
Phrases
(bir süredir biriyle) birlikte oturan
with (someone) for (some amount of time)
expr.
51
Phrases
biriyle/bir şeyle birlikte
along with someone or something
expr.
52
Phrases
biriyle/bir şeyle birlikte
along with someone or something
expr.
53
Phrases
biriyle/bir şeyle birlikte
in common with somebody/something
expr.
54
Phrases
(biriyle/bir şeyle) birlikte
in company with (someone or something)
expr.
55
Phrases
biriyle/bir şeyle birlikte
in company with somebody/something
expr.
56
Phrases
(biriyle) birlikte/beraber
in concert with (someone)
expr.
57
Phrases
(biriyle/bir şeyle) beraber/birlikte
in conjunction with (someone or something)
expr.
Colloquial
58
Colloquial
geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek
spend the night
v.
59
Colloquial
geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek
spend the night with somebody/together
v.
60
Colloquial
geceyi biriyle birlikte/beraber geçirmek
stay the night
v.
61
Colloquial
(biriyle) birlikte olmak/yatmak
be with (one)
v.
62
Colloquial
(biriyle) birlikte yaşayan
shacked up
adj.
63
Colloquial
(biriyle/bir şeyle) birlikte
together with (someone or something)
adj.
Idioms
64
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma ya da evlenme
cradle snatching
n.
65
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse
a daddy-type
n.
66
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse
a cradle-snatcher
n.
67
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse
a baby-snatcher
n.
68
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse
a cradle-robber
n.
69
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse
a baby-porker
n.
70
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma
cradle-snatching [uk]
n.
71
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma
robbing the cradle [us]
n.
72
Idioms
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan kimse
cradle-snatcher
n.
73
Idioms
(birini) aşan biriyle birlikte olmak
hit above (one's) weight
v.
74
Idioms
(biriyle) birlikte çalışmak/ilerlemek
join forces (with one)
v.
75
Idioms
bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte hareket etmek
make common cause with (someone or something)
v.
76
Idioms
bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte çalışmak
make common cause with (someone or something)
v.
77
Idioms
(biriyle) birlikte vakit geçirmek
make time with (someone)
v.
78
Idioms
ölse/hayatta (biriyle) birlikte olmamak
wouldn't be caught dead with (someone)
v.
79
Idioms
imkanı yok (biriyle) birlikte olmamak
wouldn't be caught dead with (someone)
v.
80
Idioms
(biriyle) birlikte çalışan
in harness (with somebody) [uk]
adj.
81
Idioms
bir süre boyunca/bir süredir biriyle birlikte
with someone for some amount of time
expr.
82
Idioms
(biriyle/bir şeyle) birlikte
in lockstep (with someone or something)
expr.
83
Idioms
(biriyle) birlikte komplo kurmuş
in cahoots (with someone)
expr.
Speaking
84
Speaking
daha önce hiç böyle biriyle birlikte olmadım
I've never been with someone like this before
expr.
Slang
85
Slang
biriyle para karşılığı birlikte olmak
turn a trick
v.
86
Slang
(biriyle) birlikte çalışmak
hook up with (someone)
v.
87
Slang
(biriyle/bir şeyle) birlikte anılmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel
v.
88
Slang
(biriyle) birlikte vakit geçirmek
knock about with (one)
v.
89
Slang
(birinin) biriyle birlikte olma planlarını bozmak
salt (one's) game
v.
90
Slang
siyahi biriyle bir kere birlikte olmak alışkanlık yapar
once you go black, you never go back
expr.
91
Slang
birlikte çalıştığı biriyle ilişki yaşama
don't dip your pen in (the) company ink
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (biriyle) birlikte
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy