Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Übersetzung
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Übersetzung
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
incremental programming
diffuse around
assign values to variables
videotex packet assembler-disassembler
attribute (programming language)
objektorientierte programmierung (oop)
continuous controller
exprimer 1 point de vue
enderezar algo
i cannot help thinking that...
parallel spark gap
gauss error function
implementation fundamentals
implementation of contracts
code page
complex functions
add to ...
sequential processing
propose that...
multiple precision notation
overlapping code
dynamic variable
stream function method
machine instruction code
exit routine
... kadar ... olmak
Verlauf
Sätze
Bedeutungen von dem Begriff
"... kadar ... olmak"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
... kadar ... olmak
rival
v.
Bedeutungen, die der Begriff
"... kadar ... olmak"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 255 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
... kadar zamanı olmak
have
v.
She
has
two years and then she will go to college.
İki yılı
var,
sonrasında üniversiteye gidecek.
More Sentences
2
General
rakip olacak kadar iyi olmak
rival
v.
Our product's specs
rival
those of well-known brands.
Ürünümüzün özellikleri tanınmış markalarınkine
rakip olacak niteliktedir.
More Sentences
3
General
arada dağlar kadar fark olmak
be far apart
v.
4
General
gırtlağına kadar borçlu olmak
be up to one's eyes in debt
v.
5
General
ağzına kadar dolu olmak
brim with
v.
6
General
ağzına kadar dolu olmak
brim
v.
7
General
kadar iyi olmak
measure up to
v.
8
General
gırtlağına kadar borçlu olmak
be up to one's ears in debt
v.
9
General
göz açıp kapayıncaya kadar olmak
happen in the blinking of an eye
v.
10
General
göz açıp kapayıncaya kadar olmak
happen in a blink
v.
11
General
aralarında dağlar kadar fark olmak
be poles apart
v.
12
General
ulaşılmayacak kadar uzakta olmak
get out of reach
v.
13
General
yerden göğe kadar haklı olmak
be absolutely right
v.
14
General
geri dönemeyecek kadar yol almış olmak
be too far gone to go back now
v.
15
General
araba kullanamayacak/süremeyecek kadar sarhoş olmak
be too drunk to drive
v.
16
General
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
be as different as night and day
v.
17
General
kapıdan geçemeyecek kadar iri olmak
not fit through the door
v.
18
General
geç vakitlere kadar dışarıda olmak/kalmak
stay out until the early hours
v.
19
General
dört işlem yapabilecek kadar matematik bilgisine sahip olmak
numerate
v.
20
General
bir dereceye kadar etkili olmak
carry weight
v.
21
General
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak
velocitise
v.
22
General
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak
velocitize
v.
23
General
ağzına kadar dolu olmak
be stuffed
v.
24
General
ağzına kadar dolu olmak
burst
v.
25
General
taşacak kadar dolu olmak
overfill
v.
26
General
iç bayacak kadar doyurucu olmak
cloy
v.
27
General
sağır edecek kadar gürültülü olmak
deafen
v.
28
General
taşacak kadar dolu olmak
spill
v.
Phrasals
29
Phrasals
yeteri kadar olmak
go round (uk)
v.
30
Phrasals
yeteri kadar olmak
go around (us)
v.
31
Phrasals
sonuna kadar destek olmak
see through
v.
32
Phrasals
beklenildiği kadar başarılı olmak
succeed as (something)
v.
33
Phrasals
(bir ürününü veya hizmetin) fiyatı … kadar olmak
charge (something) for (something)
v.
34
Phrasals
(birinin) umduğu kadar iyi olmak
live up to (someone's) expectations
v.
35
Phrasals
(birinin) beklediği kadar iyi olmak
live up to (someone's) expectations
v.
36
Phrasals
(belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
keep until (some point in time)
v.
37
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
stack up to someone or something
v.
38
Phrasals
(biri/bir şey) kadar saygıdeğer/değerli olmak
stack up to someone or something
v.
39
Phrasals
benzer (biriyle/bir şeyle) mukayese edildiğinde onun kadar iyi olmak/ona yetişmek
stack up to someone or something
v.
40
Phrasals
(bir şey) kadar olmak
add up to (something)
v.
41
Phrasals
kadar iyi olmak
measure up (to)
v.
42
Phrasals
(bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (up) until (something)
v.
43
Phrasals
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (one) (up) until (something)
v.
44
Phrasals
(beklenen/umulan/tahmin edilen) kadar olmak
live up to (something)
v.
45
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
match up to (someone or something)
v.
46
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
measure up (to someone or something)
v.
47
Phrasals
(biri/bir şey) iyileşene/düzlüğe çıkana kadar yanında olmak
nurse (someone or something) through (something)
v.
48
Phrasals
iyileşene/düzlüğe çıkana kadar yanında olmak
nurse through
v.
49
Phrasals
kadar iyi olmak
stack up to
v.
50
Phrasals
kadar saygıdeğer/değerli olmak
stack up to
v.
Proverb
51
Proverb
bazen sabırlı olup beklemek de ön saflarda olmak kadar önemlidir
they also serve who (only) stand and wait
52
Proverb
saygın bir isme sahip olmak maddi miras kadar önemlidir
a good name is a second inheritance
Colloquial
53
Colloquial
ünlü olmak için ne kadar aşağılayıcı veya küçük düşürücü olduğuna bakılmaksızın, bir şeyi yapmaya istekli olan kişi
fame whore
n.
54
Colloquial
kadar iyi olmak
touch
v.
55
Colloquial
arada dağlar kadar fark olmak
they're chalk and cheese
v.
56
Colloquial
inanamayacağın kadar (sıcak, hızlı) olmak
be as (something) as all get-out
v.
57
Colloquial
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak
be not so much something as something
v.
58
Colloquial
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak
be not so much (something) as (something else)
v.
59
Colloquial
bir şeyden gerektiği kadar olmak
be well off for something
v.
60
Colloquial
bir şeyden istendiği kadar olmak
be well off for something
v.
61
Colloquial
(bir sürecin belli bir noktasına kadar) gelmiş/ulaşmış olmak
be into
v.
62
Colloquial
'-e kadar ulaşmış/gelmiş olmak
be into
v.
63
Colloquial
(birinin) baş edemeyeceği kadar çok olmak
be too many for (someone)
v.
64
Colloquial
zerre kadar umurunda olmak
care a whit
v.
65
Colloquial
zerre kadar umurunda olmak
care a button
v.
66
Colloquial
zerre kadar umurunda olmak
care a jackstraw
v.
67
Colloquial
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak
hold own
v.
Idioms
68
Idioms
birinin alt edemeyeceği kadar çok sayıda veya daha güçlü olmak
be (one) too many for someone
n.
69
Idioms
aç kalmayacak kadar parası olmak
keep the wolf from the door
v.
70
Idioms
iliğine kadar ıslanmış olmak
look like a drowned rat
v.
71
Idioms
dağlar kadar fark olmak
be as different as chalk and cheese
v.
72
Idioms
gırtlağına kadar işe gömülmüş olmak
be up to the elbows
v.
73
Idioms
söylendiği kadar kötü biri olmak
be as black as one is painted
v.
74
Idioms
düşünüldüğü kadar kötü biri olmak
be as black as one is painted
v.
75
Idioms
sakinleşemeyecek kadar sinirli olmak
be like a cat on a hot tin roof
v.
76
Idioms
işe yaramayacak kadar yaşlı olmak
be over the hill
v.
77
Idioms
gırtlağına kadar batakta olmak
be in deep water
v.
78
Idioms
işitilemeyecek kadar uzakta olmak
be out of earshot of
v.
79
Idioms
hiç şanssızlık yaşamayacak kadar şanslı olmak
lead a charmed life
v.
80
Idioms
dünya kadar parası olmak
have money to burn
v.
81
Idioms
rahatsız edecek kadar yakın olmak
be too close for comfort
v.
82
Idioms
duyamayacak kadar uzak olmak
be out of earshot
v.
83
Idioms
duyamayacak kadar uzakta olmak
be out of earshot
v.
84
Idioms
bir yere kadar yeterli/yararlı olmak
go a long way
v.
85
Idioms
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to your chin in something
v.
86
Idioms
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to your eyes in something
v.
87
Idioms
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's eyeballs in something
v.
88
Idioms
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one' ears in something
v.
89
Idioms
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
be as different as chalk and cheese
v.
90
Idioms
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak
be like chalk and cheese
v.
91
Idioms
yeteri kadar/çok zamanı olmak
have too much time on one's hands
v.
92
Idioms
istemediği kadar çok zamanı olmak
have all the time in the world
v.
93
Idioms
(miktar para kadar) borçlu olmak
be in the hole
v.
94
Idioms
bir şeye boğazına kadar batmış olmak
be knee-deep in something
v.
95
Idioms
bir şeye boğazına kadar batmış olmak
stand knee-deep in something
v.
96
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
cost the earth
v.
97
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
cost (somebody) a pretty penny
v.
98
Idioms
kemikleri sayılacak kadar zayıf olmak
be as thin as a rake (brit/aus)
v.
99
Idioms
kemikleri sayılacak kadar zayıf olmak
be as thin as a rail (us)
v.
100
Idioms
ölüyü diriltecek kadar yüksek sesli olmak
wake the dead
v.
101
Idioms
(bir şey için) yeteri kadar iyi olmak
make the cut
v.
102
Idioms
ekonomik sıkıntı çekmeden yaşayabilecek kadar parası olmak
be comfortably off
v.
103
Idioms
dünya kadar vakti olmak
have all the time in the world
v.
104
Idioms
birbirlerinden gece ile gündüz kadar farklı olmak
be like oil and water
v.
105
Idioms
ağzına kadar dolu olmak
be packed to the rim
v.
106
Idioms
avuç içi kadar olmak
not have room to swing a cat
v.
107
Idioms
aptallık yapacak kadar sarhoş olmak
have drunk wine of ape
v.
108
Idioms
çocuk oyuncağı kadar kolay olmak
be (as) easy as one-two-three
v.
109
Idioms
söylendiği/anlatıldığı/düşünüldüğü/adının çıktığı kadar kötü olmak (olmamak)
be (not) as black as (someone or something) is painted
v.
110
Idioms
asil ya da övgüye değer olmak (genelde alaycı bir biçimde söylenir) (ne kadar da yüce gönüllüsün)
be big of (one)
v.
111
Idioms
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) like a fish needs a bicycle
v.
112
Idioms
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
v.
113
Idioms
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
v.
114
Idioms
hayat şartlarının geçmişe ya da başkalarının yaşamına nazaran ne kadar iyileştiğinden bihaber olmak
not know you are born
v.
115
Idioms
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak
not know you are born
v.
116
Idioms
hayat şartlarının geçmişe ya da başkalarının yaşamına nazaran ne kadar iyileştiğinden bihaber olmak
not know (one is) born
v.
117
Idioms
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak
not know (one is) born
v.
118
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's chin in (something)
v.
119
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to chin in (something)
v.
120
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar işlere gömülmüş/batmış durumda olmak
be up to your ears in something
v.
121
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's ears in (something)
v.
122
Idioms
dünyalar kadar farklı olmak
be worlds away
v.
123
Idioms
sonuna kadar/ardına kadar açık olmak
be wide open
v.
124
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to ears in (something)
v.
125
Idioms
dünya/dünyalar kadar farklı olmak
be a world away (from something)
v.
126
Idioms
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar belief
v.
127
Idioms
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar belief
v.
128
Idioms
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar description
v.
129
Idioms
anlatılamayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar description
v.
130
Idioms
tarif edilemeyecek kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar belief
v.
131
Idioms
inanılmayacak kadar güzel/olağanüstü/sıra dışı olmak
beggar description
v.
132
Idioms
zorluklarla başa çıkabilecek kadar esnek ve dayanıklı olmak
bend in the wind
v.
133
Idioms
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak
have (something) to burn
v.
134
Idioms
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak
have something to burn
v.
135
Idioms
yapması gerekeni seçecek kadar aklı olmak
know enough to come in out of the rain
v.
136
Idioms
aşikar çözümü seçecek kadar sağduyu sahibi olmak
know enough to come in out of the rain
v.
137
Idioms
çok basit bir işi bile yapamayacak kadar beceriksiz/güçsüz olmak
can't punch one's way out of a paper bag
v.
138
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
pay the earth
v.
139
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
charge the earth
v.
140
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
cost the earth
v.
141
Idioms
dünya kadar paraya mal olmak
pay the earth
v.
142
Idioms
-ecek kadar saygılı olmak
have the courtesy to do something
v.
143
Idioms
ölse daha iyi olacak kadar kötü durumda olmak
be better off dead
v.
144
Idioms
gözünün önünü görmeyecek kadar sarhoş olmak
have the sun in (one's) eyes
v.
145
Idioms
önünü göremeyecek kadar sarhoş olmak
have the sun in (one's) eyes
v.
146
Idioms
(biri hakkında) söyledikleri sapına kadar doğru olmak
get (one) bang to rights
v.
147
Idioms
(biri) tırnağına kadar (asker, savaşçı) olmak
be a (something) to (one's) fingertips
v.
148
Idioms
(biri) sapına kadar (asker, savaşçı) olmak
be a (something) to (one's) fingertips
v.
149
Idioms
(bir şeyden) dağlar kadar farklı olmak
be far/further/furthest removed from (something)
v.
150
Idioms
(bir şeyle) aralarında dağlar kadar fark olmak
be far/further/furthest removed from (something)
v.
151
Idioms
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
have the courtesy to (do something)
v.
152
Idioms
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
have the (good) grace to (do something)
v.
153
Idioms
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
have the (good) grace to do something
v.
154
Idioms
dünya kadar parası olmak
have more money than god
v.
155
Idioms
(bir şey) boğazına kadar olmak
have (something) up the yin-yang
v.
156
Idioms
(bir şeyden) dünya/dünyalar kadar farklı olmak
be worlds world away (from something)
v.
157
Idioms
(bir şeyden) dünya/dünyalar kadar farklı olmak
be a world away (from something)
v.
158
Idioms
dünya kadar farklı olmak
be a world away
v.
159
Idioms
sonuna kadar bir şeyde var olmak
be in something for the long haul
v.
160
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar bir şeyin içinde olmak/kalmak
be up to your ears in something
v.
161
Idioms
ağzına kadar dolu olmak
be stuffed to the gills
v.
162
Idioms
ne yaptığını/kendini bilmeyecek kadar sarhoş olmak
be sloshed to the gills
v.
163
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeyin) içinde olmak/kalmak
be up to (one's) chin in (something)
v.
164
Idioms
geçinecek kadar parası olmak
make buckle and tongue meet
v.
165
Idioms
karşısındakinin yaşı kadar deneyimi olmak
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners
v.
166
Idioms
o kadar iyi olmak
amount to much
v.
167
Idioms
o kadar iyi olmak
amount to much
v.
168
Idioms
yarasa kadar kör olmak
be (as) blind as a bat
v.
169
Idioms
boğa kadar güçlü olmak
be (as) strong as an ox
v.
170
Idioms
öküz kadar güçlü olmak
be (as) strong as an ox
v.
171
Idioms
sapına kadar (bir şey) olmak
be a (something) through and through
v.
172
Idioms
sapına kadar (bir şey) olmak
be a (something) to (one's) fingertips
v.
173
Idioms
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be a world away (from something)
v.
174
Idioms
birbirinden gece ile gündüz kadar farklı olmak
be like oil and water
v.
175
Idioms
birbirinden gece ile gündüz kadar farklı olmak
be as oil and water
v.
176
Idioms
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be worlds away (from something)
v.
177
Idioms
kuş gibi/kadar hafif olmak
be as light as a feather
v.
178
Idioms
tüy kadar hafif olmak
be as light as a feather
v.
179
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be bulging at the seams (with something)
v.
180
Idioms
yarıya kadar çekilmiş olmak
be at half-mast
v.
181
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be bursting at the seams (with something)
v.
182
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be bursting at the seams (with something)
v.
183
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be bulging at the seams (with something)
v.
184
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be full to bursting (with something)
v.
185
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be full to bursting (with something)
v.
186
Idioms
bir şeyden dağlar kadar farklı olmak
be far/further/furthest removed from something
v.
187
Idioms
kristal kadar berrak olmak
be crystal clear
v.
188
Idioms
rahatsız edecek kadar açık/doğru olmak
be close to the bone
v.
189
Idioms
son saniyeye kadar çözümlenmemiş olmak
be down to the wire
v.
190
Idioms
(bir şeyi yapabilecek) kadar yürekli/taşaklı olmak
be man enough (to do something/for something)
v.
191
Idioms
(bir şeyi yapabilecek) kadar erkek olmak
be man enough (to do something/for something)
v.
192
Idioms
bacak kadar olmak
be knee-high to a grasshopper
v.
193
Idioms
(bir şeyi yapabilecek) kadar delikanlı olmak
be man enough (to do something/for something)
v.
194
Idioms
(bir şeyi yapabilecek kadar) babayiğit olmak
be man enough (to do something/for something)
v.
195
Idioms
aralarında dağlar/dünyalar kadar fark olmak
be poles apart
v.
196
Idioms
aralarında dağlar/dünyalar kadar fark olmak
be worlds apart
v.
197
Idioms
yapacak kadar cesur olmak
be so bold as to do
v.
198
Idioms
(bir şey yapacak kadar) cesur olmak
be so bold as to (do something)
v.
199
Idioms
gırtlağına kadar (bir şeye) batmak/(bir şeyin) içinde olmak
be up to (one's) eyes in (something)
v.
200
Idioms
gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak
be up to your eyes in something
v.
201
Idioms
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be worlds away (from something)
v.
202
Idioms
gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak
be up to your eyeballs in something
v.
203
Idioms
dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be a world away
v.
204
Idioms
dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be worlds away
v.
205
Idioms
(bir şeyden) dünyalar/dünya kadar farklı olmak
be a world away (from something)
v.
206
Idioms
zorluklarla başa çıkabilecek kadar esnek ve dayanıklı olmak
bend with the wind
v.
207
Idioms
adı kadar emin olmak
bet (one's) boots
v.
208
Idioms
ağzına kadar (bir şey) dolu olmak
brim with (something)
v.
209
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be full to bursting (with something)
v.
210
Idioms
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak
be bursting/bulging at the seams (with something)
v.
211
Idioms
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak
hold one's own
v.
212
Idioms
ağzına kadar dolu olmak
be chock-a-block
v.
213
Idioms
atı bile yiyecek kadar aç olmak
could eat a horse
v.
214
Idioms
gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's eyes in
v.
215
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's eyes in
v.
216
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's ears in
v.
217
Idioms
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to (one's) eyebrows in (something)
v.
218
Idioms
gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's ears in
v.
219
Idioms
gırtlağına kadar gömülmüş olmak
be up to one's eyebrows in
v.
220
Idioms
gırtlağına kadar batmış olmak
be up to one's eyebrows in
v.
221
Idioms
(bir şeye) boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to (one's) eyebrows in (something)
v.
222
Idioms
gırtlağına kadar gömülmüş olmak
be up to one's ears in
v.
223
Idioms
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's eyebrows in
v.
224
Idioms
gırtlağına kadar gömülmüş olmak
be up to one's eyes in
v.
225
Idioms
incir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar az bilgisi olmak
fit on the back of a postage stamp
v.
226
Idioms
(bir şey yapacak kadar) kalpsiz olmak
have the heart (to do something)
v.
227
Idioms
(bir şey yapacak kadar) taş kalpli olmak
have the heart (to do something)
v.
228
Idioms
(bir şey yapacak kadar) katı yürekli olmak
have the heart (to do something)
v.
229
Idioms
(bir şey yapacak kadar) duygusuz olmak
have the heart (to do something)
v.
230
Idioms
yapacak kadar soğukkanlı olmak
have the presence of mind to do
v.
231
Idioms
(bir şey yapacak kadar) acımasız olmak
have the heart (to do something)
v.
232
Idioms
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak
have to burn
v.
233
Idioms
bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
have the grace to do something
v.
234
Idioms
diğerleri kadar iyi/başarılı olmak
hold your own
v.
235
Idioms
'-den kaçınacak kadar akıllı/kültürlü/terbiyeli olmak
know better than
v.
236
Idioms
-i yapmayacak kadar akıllı/kültürlü/terbiyeli olmak
know better than
v.
237
Idioms
denildiği/söylendiği kadar olmak
live up to its reputation
v.
238
Idioms
denildiği/söylendiği kadar olmak
live up to one's reputation
v.
239
Idioms
bir şeyden bahse girecek kadar emin olmak
make book on something
v.
240
Idioms
(biri) kadar iyi olmak
match (one) stride for stride
v.
241
Idioms
(birinin) beklediği kadar başarılı olmak
measure up to (someone's) expectations
v.
242
Idioms
(birinin) beklediği/umduğu kadar iyi olmak
meet (someone's) expectations
v.
243
Idioms
kendisinden beklendiği kadar başarılı olmak
punch (one's) weight
v.
244
Idioms
kendisinden beklendiği kadar başarılı olmak
punch your weight [uk]
v.
Speaking
245
Speaking
arada dağlar kadar fark olmak
there’s a world of difference
v.
246
Speaking
arada dağlar kadar fark olmak
there is a world of difference
v.
247
Speaking
yalnız bu kadar fevri olmak iyi değil bu yaşta
you shouldn't be so impulsive at this age
expr.
248
Speaking
yalnız bu kadar fevri olmak iyi değil bu yaşta
you shouldn't be that impulsive at this age
expr.
Education
249
Education
1960 yılına kadar süren sistemde oxford üniversitesi'nden mezun olmak için geçilmesi gereken üç sınavdan ilki
responsions
n.
Slang
250
Slang
bahse girecek kadar emin olmak
make book on
v.
251
Slang
bu kadar pislik olmak
don't be that asshole
v.
252
Slang
güvenilmez kişilerle vakit geçirecek kadar yalnız olmak
be hard up
v.
253
Slang
her şeyi yiyebilecek kadar (aç olmak)
could eat the crotch out of a low-flying duck
v.
254
Slang
her şeyi yiyebilecek kadar (aç olmak)
could eat the crutch out of a low-flying duck
v.
255
Slang
her şeyi yiyebilecek kadar (aç olmak)
could eat the arse out of a low-flying duck [australia]
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of ... kadar ... olmak
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy