azaltan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

azaltan



Bedeutungen von dem Begriff "azaltan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
azaltan decreasing adj.
azaltan step-down adj.
azaltan alleviative adj.
azaltan abbreviatory adj.
azaltan reductive adj.
azaltan extenuating adj.
azaltan extenuative adj.
azaltan extenuatory adj.
azaltan diminuent adj.

Bedeutungen, die der Begriff "azaltan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 111 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
titreşim azaltan parça damper n.
değeri azaltan şey alloy n.
zahmeti azaltan laboursaver n.
iltihabı azaltan ilaç antiphlogistic n.
bir şeyi azaltan kişi abater n.
azaltan kimse reducer n.
darbe etkisini azaltan şey buffer n.
azaltan kimse mitigator n.
azaltan şey mitigator n.
azaltan şey depleter n.
azaltan kimse diminisher n.
azaltan şey diminisher n.
azaltan şey downer n.
etkinlik azaltan şey palsy n.
enfeksiyon riskini azaltan şey protection n.
azaltan kimse substractor [obsolete] n.
zahmeti azaltan laborsaving adj.
zahmeti azaltan laboursaving adj.
cinsel isteği azaltan anaphrodisiac adj.
iltihabı azaltan antiphlogistic adj.
zahmeti azaltan labour-saving adj.
motivasyonu azaltan/yok eden demotivational adj.
iş gücünü azaltan labor-saving adj.
cinsel arzuyu azaltan antierotic adj.
yorgunluğu azaltan antifatigue adj.
aşınmayı azaltan antiwear adj.
ağrıyı azaltan delenifical adj.
fonksiyonu azaltan depressant adj.
Trade/Economic
adaletsiz geliri ve üretimi azaltan vergi repressive tax n.
bir hesabın bakiyesini azaltan ilgili hesap offset account n.
geliri azaltan vergi repressive tax n.
sermayesini artıran veya azaltan bir işletmede eskilerinin yerine çıkartılan tahviller adjustment bond n.
ekonomik bozulma etkilerinin azaltan unsur cushion n.
hisse senedi başına geliri azaltan dilutive adj.
Law
kaçakçılığı azaltan antismuggling adj.
Technical
aktif gürültüyü azaltan kulak kapatıcıları active noise reduction ear-muffs n.
çarpma etkisini azaltan yüzey impact-absorbing surface n.
gürültüyü kesen/azaltan kulaklık noise canceling headset n.
kanatların üzerindeki hava akışını dağıtarak kaldırma kuvvetini azaltan kumanda yüzeyi spoiler n.
kalıp gerginliğini azaltan bozunma deneyi mould stress relief distortion test n.
kızak yükünü azaltan yay centre bearing pad spring n.
sızmayı azaltan tali şedde seepage-reducing n.
sürtünme azaltan kaplama friction reducing coating n.
sürtünmeyi azaltan alaşım antifriction alloy n.
sürtünmeyi azaltan yatak metali anti-friction metal n.
yol trafik gürültüsünü azaltan cihaz road traffic noise reducing device n.
sürtünmeyi azaltan sert çelik silindir roller n.
sürtünmeyi azaltan parçaları yerlerine itmeye yarayan saatçi aleti pusher n.
yüzey gerilimini azaltan bathotonic adj.
çevre gürültüsünü azaltan antinoise adj.
şekil verilebilirliği azaltan antiplastic adj.
darbe etkisini azaltan antishock adj.
darbe etkisini azaltan antishocks adj.
verilerdeki bilgi miktarını azaltan (algoritma) lossy adj.
Telecom
gürültüyü kesen/azaltan kulaklık noise cancelling headset n.
Electric
alternatif akım dalgasının genliğini azaltan cihaz attenuator n.
iletim sistemindeki sinyal genliğindeki değişimi azaltan elektronik cihaz compressor n.
Construction
çarpma etkisini azaltan yüzey kaplaması impact absorbing surfacing n.
Automotive
otomobilin yaydığı gazlardaki çevre kirleten bileşenleri azaltan sistem catalytic converter n.
Aeronautic
jet motorunun itişini azaltan cihaz thrust spoiler n.
kanatların üzerindeki hava akışını dağıtarak veya bozarak kaldırma kuvvetini azaltan kumanda yüzeyi spoiler n.
kanatların üzerindeki hava akışını dağıtarak kaldırma kuvvetini azaltan kumanda yüzeyi lift dumper n.
Marine
dikey dalganın etkisini azaltan blok dalgakıran upright wave-dissipating block breakwater n.
Medical
ter salgısını azaltan madde anhidrotic n.
temel durumu etkilemeksizin rahatsızlığı azaltan tıbbi uygulama cushion n.
idrar hacmini azaltan antidiuretic adj.
ter salgısını azaltan anhidrotic adj.
vücuttaki adrenerjik etkileri engelleyen/azaltan antiadrenergic adj.
obeziteyi azaltan antiobesity adj.
kan şekerini azaltan hypoglycaemic [uk] adj.
süperfisyal enflamasyonu azaltan revellent adj.
Psychology
stresi azaltan antistress adj.
Physiology
hyalüronik asidi parçalayarak vücudun doku boşluklarındaki esnekliği azaltan bir enzim hyaluronidase n.
sinapslarda uyarılabilirliği azaltan durum inhibition n.
Pathology
böbrek atardamarlarının sertleşmesiyle böbrek ve kalp yetmezliğine yol açabilecek şekilde kan akışını azaltan bir hastalık nephroangiosclerosis n.
böbrek atardamarlarının sertleşmesiyle böbrek ve kalp yetmezliğine yol açabilecek şekilde kan akışını azaltan bir hastalık nephrosclerosis n.
kan şekerini azaltan hypoglycemic [us] adj.
Pharmaceutics
insülin direncini azaltan ve tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan ilaç sınıfları thiazolidinedione n.
enerjiyi artıran ve iştahı azaltan merkezi sinir sistemi uyarıcısı bir ilaç amphetamine n.
enerjiyi artıran ve iştahı azaltan merkezi sinir sistemi uyarıcısı bir ilaç speed n.
enerjiyi artıran ve iştahı azaltan merkezi sinir sistemi uyarıcısı bir ilaç upper n.
enerjiyi artıran ve iştahı azaltan merkezi sinir sistemi uyarıcısı bir ilaç pep pill n.
spazmları önleyen veya azaltan madde antispastic n.
kan serumundaki lipitleri azaltan bir ilaç atromid-s® n.
testosteron miktarını azaltan krital yapıda beyaz bir ilaç türü finasteride n.
kolesterol sentezlenmesini engelleyerek kalp krizi riskini azaltan lipit düşürücü bir ilaç fluvastatin n.
göz küresinin içindeki basıncı azaltan bir alkaloit physostigmin n.
spazmları önleyen veya azaltan antispastic adj.
Dermatology
ciltte kırışıklıkları azaltan antiwrinkle adj.
Optics
gözlüklerde kullanılan ve iletilen ışığın rengini değiştirmeden yoğunluğunu azaltan nötr bir renk london smoke n.
Physics
dalga veya sinyalin gücünü bozmadan azaltan cihaz attenuator n.
Chemistry
tiroid bezinin fonksiyonunu azaltan bir madde thiouracil n.
yapışkanlığı azaltan kimyasal detackifier n.
çay ve benzeri bitkilerden elde edilen, kalp krizi riskini azaltan bir flavonoid kaempferol n.
yüzey gerilimini azaltan bathotonic adj.
Biochemistry
hyalüronik asidi parçalayarak esnekliği azaltan bir enzim hyazyme® n.
Botanic
terlemeyi ve fotosentezi azaltan madde antitranspirant n.
Social Sciences
nüfusu azaltan şey depopulator n.
Linguistics
önermenin kesinliğini azaltan veya hafifleten ifade hedge n.
Environment
zararlı böceklerin dayanıklılığını azaltan toksik olmayan bir madde metarchon n.
yaban hayvanı popülasyonunu azaltan insan kaynaklı faktör pressure n.
Geology
köpürmeyi azaltan kimyasal defoamant n.
Military
hız azaltan final drive n.
terör tehdidi hakkında temel bilgiler ve terörizme karşı zaafı azaltan önlemler antiterrorism awareness n.
düşmanın üslere yaptığı saldırıların etkisini azaltan ve bu üslerin abd kuvvetlerine maksimum kapasiteyle hizmet etmesini sağlayan yerel önlemler base defense n.
Music
(piyanoda) titreşim azaltan parça underdamper n.
Photography
fotoğraf çekiminde el titremesinden kaynaklı bulanıklığı azaltan teknoloji antishake n.
morötesi ışığı absorbe edip bulanıklığı ve fazla maviliği azaltan pembemsi bir filtre skylight filter n.
fotoğraf çekiminde el titremesinden kaynaklı bulanıklığı azaltan antishake adj.
Engineering
istenmeyen ses frekanslarını azaltan cihaz cutoff n.
Slang
enerjiyi artıran ve iştahı azaltan merkezi sinir sistemi uyarıcısı bir ilaç pepper-upper n.