Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bıçaklar | knives n. | ||
There were no knives. Hiç bıçak yoktu. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | askeri bıçaklar üreten bir firma | ka-bar n. |
General | spiral bıçaklar | spiral knives n. |
General | bıçaklar gibi | stabbingly adv. |
Idioms | ||
Idioms | çatal kaşık bıçaklar | artillery n. |
Idioms | bıçaklar/silahlar çekildi | the knives are out [brit] expr. |
Idioms | bıçaklar/silahlar çekildi | the knives are out (for somebody) expr. |
Law | ||
Law | ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun | law on firearms and knives and other tools n. |
Technical | ||
Technical | üzerindeki dikey ve ufak silikon bıçaklar yardımıyla sıvılarla etkileşime girebilen, ticari uygulamalarda kullanılan sentetik bir yüzey | nanograss n. |
Tobacco | ||
Tobacco | birinci tırtıllı bıçaklar | first serrated knives n. |
Tobacco | ikinci tırtıllı bıçaklar | second serrated knives n. |