| Türkisch | Englisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | baskın olmak | predominate v. | ||
|
This shows that on certain major questions a general view predominates over party lines. Bu durum, bazı önemli konularda genel bir görüşün parti çizgilerinden daha baskın olduğunu göstermektedir. More Sentences |
||||
| Construction | ||||
| Construction | baskın olmak | dominate v. | ||
|
Coyotes dominate as nocturnal hunters because they have high concentrations of rods compared to cones inside their eyes. Çakallar gece avcıları olarak baskındır çünkü gözlerinin içindeki konilere kıyasla yüksek konsantrasyonda çubuklara sahiptirler. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | baskın olmak | transcend v. | ||
| General | baskın olmak | be dominant v. | ||
| General | baskın olmak | domineer v. | ||
| Türkisch | Englisch | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Phrasals | birinden/bir şeyden bir konuda baskın olmak | exceed someone or something in something v. |
| Phrasals | birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak | exceed someone or something by something v. |
| Phrasals | (bir oranda) gölgede bırakmak daha baskın olmak | exceed by v. |
| Phrasals | (bir konuda) baskın olmak | exceed in v. |
| Colloquial | ||
| Colloquial | en baskını/baskın olmak | rule ok v. |
| Idioms | ||
| Idioms | bir yerdeki baskın karakter olmak | hold the stage v. |
| Idioms | ortamdaki baskın unsur olmak | hold the boards v. |