| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | predominate v. | hakim olmak | ||
|
Religious belief predominates in this region. Bu bölgede dini inanç hakimdir. More Sentences |
||||
| General | predominate v. | ağır basmak | ||
|
Unresolved issues have predominated, and the common ground has been narrow. Çözülmemiş meseleler ağır basmış ve ortak zemin dar olmuştur. More Sentences |
||||
| General | predominate v. | çoğunlukta olmak | ||
|
Blonde people predominate the country. Ülkede sarışınlar çoğunluktadır. More Sentences |
||||
| General | predominate v. | üstün gelmek | ||
|
Nothing can predominate over the public good. Hiçbir şey kamu yararına üstün gelemez. More Sentences |
||||
| General | predominate v. | baskın olmak | ||
|
This shows that on certain major questions a general view predominates over party lines. Bu durum, bazı önemli konularda genel bir görüşün parti çizgilerinden daha baskın olduğunu göstermektedir. More Sentences |
||||
| General | predominate v. | galip gelmek | ||
| General | predominate v. | üstün olmak | ||
| General | predominate v. | üstün olmak (sayı/nüfuz/kuvvet/etki/derece açısından) | ||
| General | predominate adj. | üstün | ||
| General | predominate adj. | hakim | ||
| General | predominate adj. | baskın | ||
| General | predominate adj. | dominant | ||
| Astrology | ||||
| Astrology | predominate v. | astrolojik etkisi altında olmak | ||
| Astrology | predominate v. | astrolojik açıdan etkilenmek | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | predominate over v. | baskın çıkmak |
