bir diğeri - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir diğeri



Bedeutungen von dem Begriff "bir diğeri" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir diğeri the other n.
bir diğeri another one pron.

Bedeutungen, die der Begriff "bir diğeri" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 87 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey connascence n.
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey connascency n.
(bir diğeri ile) çağdaş olan kimse contemporanean n.
(bir diğeri ile) akran olan kimse contemporanean n.
(bir diğeri ile) çağdaş olan kimse contemporary n.
(bir diğeri ile) akran olan kimse contemporary n.
bir parçanın diğeri içine girmesi introsusception n.
bir diğeri ile aynı yasal statüde olan kimse peer n.
birini veya bir şeyi diğeri ile karıştırmak mistake v.
dümen çevirerek bir diğeri ile değiştirmek suppose v.
bir bacağı bir taraftayken diğeri ayrı tarafta astraddle prep.
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek hover between (something) and (something else) v.
(bir diğeri ölürken) sağ kurtulmak see out [scotland] v.
Phrases
bir kapı kapanırsa diğeri açılır as one door closes, another (one) opens expr.
bir kapı kapanırsa diğeri açılır as one door closes, another one opens expr.
bir kapı kapanırsa diğeri açılır one door closes and another one opens expr.
bir kapı kapanırsa diğeri açılır as one door closes, another opens expr.
bir kapı kapanır diğeri açılır when one door closes, a window opens expr.
Proverb
bir kapı kapanır bir diğeri açılır when one door shuts another opens
bir kapı kapanır diğeri açılır as one door closes, another (one) opens
bir kapı kapanır diğeri açılır one door closes and another one opens
bir kapı kapanır, diğeri açılır one door closes, another opens
bir kapı kapanırsa diğeri açılır one door closes, another opens
bir kapı kapanırsa diğeri açılır when one door closes, another (one/door) opens
bir kapı kapanır diğeri açılır when one door closes, another (one/door) opens
bir kapı kapanırsa diğeri açılır when one door shuts, another (one/door) opens
bir kapı kapanır diğeri açılır when one door shuts, another (one/door) opens
Colloquial
bir şey de olur diğeri de he/she would just as soon do a expr.
bir şey de olur diğeri de he/she would just as soon do a (as b) expr.
Trade/Economic
bir bankanın diğeri üzerine çektiği poliçe banker's draft or bill n.
varlıkların bir emeklilik planından diğeri vergisiz bir şekilde aktarılması rollover n.
Law
(savunmada) bir taraf kabul edip diğeri reddettiği için karara sunulan madde issue n.
Technical
bir ucu keser diğeri balta olan alet twibill n.
bir ucu keser diğeri balta olan alet twibil n.
bir nesnenin diğeri üzerine binen parçası lap n.
biri müslin kaplı diğeri ise siyah camdan iki ampulü bulunan bükülü bir cam tüpten oluşan bir tür higrometre daniell's hygrometer n.
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta common ax n.
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta common axe n.
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta dayton ax n.
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta dayton axe n.
Radio
radyo sinyalinin bir diğeri tarafından yayını engelleyecek şekilde parazitlenmesi wipe-out n.
Furniture
içinde biri kötü hava koşulları diğeri ise iyi hava koşullarını bildiren iki insan olan bir maket ev weather house n.
Math
bir objenin bir diğeri üzerine yerleştirilmesi superposition n.
Logic
başka bir önermeye ikisinden biri doğru olduğunda diğeri kesinlikle yanlış olacak şekilde bağlı olan önerme contradictory n.
Biology
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen paralog n.
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen paralogue n.
Astronomy
bir gök cismi ile diğeri arasındaki ışık yılı, parsek, veya astronomik birim cinsinden mesafe astronomical distance n.
(gezegen veya uydu gibi) bir gök cisminin bir diğeri etrafındaki yörünge hareketi revolution n.
Breeding
ikisi yan yana, bir diğeri de önde olacak şekilde koşum takılmış üç çeki hayvanı spike team n.
Music
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen label mate n.
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen labelmate n.