Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Verlauf
bir iki şey
Bedeutungen von dem Begriff
"bir iki şey"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Idioms
1
Idioms
bir iki şey
a thing or two
n.
Bedeutungen, die der Begriff
"bir iki şey"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 111 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
(bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek
know a thing or two (about something)
v.
Phrasals
2
Phrasals
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (two things)
v.
3
Phrasals
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (something and something else)
v.
4
Phrasals
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between
v.
5
Phrasals
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between (someone or something and someone or something else)
v.
6
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
7
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between (something) and (something else)
v.
8
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
9
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between (something) and (something else)
v.
10
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between (something) and (something else)
v.
11
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
12
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between (something) and (something else)
v.
13
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
14
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between (something) and (something else)
v.
15
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
16
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between (something) and (something else)
v.
17
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between (something) and (something else)
v.
18
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between (something) and (something else)
v.
19
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
20
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between something (and something else)
v.
21
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between something (and something else)
v.
22
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between something (and something else)
v.
23
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between something (and something else)
v.
24
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between something (and something else)
v.
25
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between something (and something else)
v.
26
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between something (and something else)
v.
27
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between something (and something else)
v.
28
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between something (and something else)
v.
29
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between something (and something else)
v.
30
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between something (and something else)
v.
31
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between something (and something else)
v.
32
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between something (and something else)
v.
33
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between something (and something else)
v.
34
Phrasals
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something) (and someone or something else)
v.
35
Phrasals
(iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else)
v.
36
Phrasals
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things)
v.
37
Phrasals
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things)
v.
38
Phrasals
iki büklüm edip (bir şey) haline sokmak
twist into (something)
v.
39
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek
splice together
v.
40
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek
splice together
v.
41
Phrasals
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek
splice together
v.
42
Phrasals
iki şeyi bir araya getirerek daha iyi bir şey yaratmak/üretmek
marry up
v.
43
Phrasals
(iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone or something)
v.
44
Phrasals
(iki kişi/şey) arasında bir karar vermek
decide between (someone or something)
v.
45
Phrasals
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
46
Phrasals
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk]
v.
47
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak
hover between (something) and (something else)
v.
48
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
49
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
50
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
51
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else)
v.
52
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek
hover between (something) and (something else)
v.
53
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak
hover between (something) and (something else)
v.
54
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek
hover between (something) and (something else)
v.
55
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek
hover between (something) and (something else)
v.
Proverb
56
Proverb
iki kişi bir şey için kavga ederken/çekişirken üçüncü kişi o şeyi alır gider
while two dogs are fighting for bone, a third one runs away with it
Colloquial
57
Colloquial
bir iki (kişi/şey)
a couple of (people or things)
adj.
58
Colloquial
(bir şey yaparsam) iki olsun
I'll be damned if I (do something)
expr.
Idioms
59
Idioms
iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game at which two can play
n.
60
Idioms
iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game that two can play
n.
61
Idioms
(biri/bir şey) hakkında bir iki şey
thing or two (about someone or something)
n.
62
Idioms
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek
tread a fine line between (something)
v.
63
Idioms
(iki şey) arasında çok ince bir çizgide olmak/yürümek
tread a thin line between (something)
v.
64
Idioms
(isterse) bir iki şey öğretebilmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
65
Idioms
bir iki şey öğretmek (gerek)
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
66
Idioms
(isterse) bir iki şey söyleyebilmek
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
67
Idioms
bir iki şey öğretmek (gerek)
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
68
Idioms
bir iki şey söyleyebilmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
69
Idioms
bir iki şey söylemek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
70
Idioms
bir iki şey öğretmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
71
Idioms
bir iki şey öğretebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
72
Idioms
bir iki şey söyleyebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
73
Idioms
bir iki şey öğretmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
74
Idioms
bir iki şey öğretmek
can teach somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
75
Idioms
bir iki şey öğretmek
can tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
76
Idioms
bir iki şey öğretmek
could tell somebody a thing or two (about somebody/something)
v.
77
Idioms
(biri veya bir şey hakkında) bir iki şey öğrenmek
find out a thing or two (about someone or something)
v.
78
Idioms
(bir şey veya biri hakkında birine) bir iki şey anlatmak
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
79
Idioms
(birine) bir iki şey anlatmak
tell someone a thing or two
v.
80
Idioms
(birine) bir iki şey anlatmak
teach someone a thing or two
v.
81
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
82
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
83
Idioms
(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
v.
84
Idioms
bir iki şey öğrenmek
find out a thing or two
v.
85
Idioms
(iki şey) arasında ince bir çizgide gidip gelmek
tread a fine line between (something)
v.
86
Idioms
birine bir iki şey öğretebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two
v.
87
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
can/could teach/tell somebody a thing or two
v.
88
Idioms
birine bir iki şey öğretmek
could tell someone a thing or two
v.
89
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
could tell someone a thing or two
v.
90
Idioms
birine bir iki şey öğretmek
could teach someone a thing or two
v.
91
Idioms
birine bir iki şey söyleyebilmek
could teach someone a thing or two
v.
92
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak
do double duty as (something)
v.
93
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek
do double duty as (something)
v.
94
Idioms
(bir şey) olarak iki işi/görevi birden yapmak
do double duty as (something)
v.
95
Idioms
(bir şey) olarak iki şekilde hizmet vermek
do double duty as (something)
v.
96
Idioms
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have a word (with somebody) (about something)
v.
97
Idioms
(birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk]
v.
98
Idioms
bir iki şey öğrenmek
learn a thing or two
v.
99
Idioms
bir iki şey söylemek
tell a thing or two
v.
100
Idioms
birine bir iki şey anlatmak
tell (or teach) someone a thing or two
v.
101
Idioms
birine bir iki şey söylemek
tell (or teach) someone a thing or two
v.
102
Idioms
bir şeyi/bir şey yapmayı iki kez düşünmek
think twice about something/about doing something
v.
103
Idioms
(iki şey) arasında bir yerde
on the borderline
expr.
104
Idioms
bu iki tarafın da yapabileceği bir şey
that's a game that two can play
expr.
105
Idioms
(iki kişi/şey) arasında bir fark yok
there's nothing to choose between (two people or things)
expr.
Formal
106
Formal
yüce ve sıradan iki şey gülünç bir şekilde yan yana gelerek
bathetically
adv.
Speaking
107
Speaking
bir iki şey halletmem gerekiyor
I have to take care of a few things
expr.
108
Speaking
bir şey söylemeden önce iki kez düşün
think twice before saying anything
expr.
Technical
109
Technical
iki şey arasına bir şey sokmak
interpolate
v.
Math
110
Math
iki puan değerindeki bir şey
twoer [dialect]
n.
Logic
111
Logic
(ilişki, ifade, işlem) bir alandaki iki şey için geçerli olan
binary
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir iki şey
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy