birlikte olmak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

birlikte olmak



Bedeutungen von dem Begriff "birlikte olmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
birlikte olmak accompany v.
Phrasals
birlikte olmak go about (with) v.
Idioms
birlikte olmak go hand in hand v.
birlikte olmak be hand in hand v.
birlikte olmak be in with v.

Bedeutungen, die der Begriff "birlikte olmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 37 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
birlikte sigortalı olmak family insurance v.
ile birlikte olmak go around with v.
(birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek make friends with all the people he/she work with v.
biriyle para karşılığı birlikte olmak have sex with someone for money v.
birlikte hayran olmak coadmire v.
birlikte aşık olmak coenamour v.
birlikte aşık olmak coenamor v.
birlikte var olmak coinhere v.
Phrasals
bir kimse ile birlikte başlatılmış olmak/başlamak originate with someone v.
ile birlikte olmak be allied to v.
(biriyle) birlikte olmak land up with (someone) v.
birinin (biriyle) çift/birlikte olmasına önayak olmak match someone (up) (with someone) v.
birinin (biriyle) çift/birlikte olmasına önayak olmak and match something (up) (with something) v.
(biriyle) birlikte olmak cohabit with (someone) v.
ile birlikte başlatılmış olmak/başlamak originate with v.
(biriyle/bir şeyle) birlikte başlatılmış olmak/başlamak originate with (someone or something) v.
Colloquial
(biriyle) birlikte olmak/yatmak be with (one) v.
Idioms
sadece eşiyle birlikte olmak cleave to (one) [uk] v.
birlikte/beraber/çıkıyor olmak be an item v.
(birini) aşan biriyle birlikte olmak hit above (one's) weight v.
hep birlikte daha güçlü olmak be greater/more than the sum of its parts v.
birlikte güçlü olmak be greater/more than the sum of its parts v.
olumlu özellikleriyle birlikte olumsuz özellikleri de olmak be a mixed blessing v.
birlikte daha güçlü olmak be more/bigger/greater than the sum of its parts v.
(bir şeyin) olmasıyla/bitmesiyle birlikte (başka bir şey) olmak no sooner (do something) than (do something else) v.
Law
birlikte ve ayrı ayrı sorumlu olmak be liable jointly and severally v.
Zoology
(flamingo vb. hayvanlar için) yaşamları boyunca aynı eşle birlikte olmak mate for life v.
Religious
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu alombrado n.
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu alumbrado n.
manevi aydınlanma ve tanrı ile birlikte olmak için çabalayan 16. yüzyılda kurulmuş mistik ispanyol mezhebinin bir mensubu perfectibilist n.
Slang
bir bakireyle birlikte olmak burst (one's) cherry v.
bir bakireyle birlikte olmak take (one's) cherry v.
biriyle para karşılığı birlikte olmak turn a trick v.
hapiste beraber/birlikte olmak/yatmak do time with someone v.
birlikte olması kaçınılmaz olmak (someone) is endgame expr.
siyahi biriyle bir kere birlikte olmak alışkanlık yapar once you go black, you never go back expr.
Modern Slang
hayat boyu birlikte olmak istenecek bir partner a keeper n.