| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | combine v. | birleştirmek | ||
|
We need to obtain a critical mass by combining expertise with resources. Uzmanlığı kaynaklarla birleştirerek kritik bir kitle elde etmemiz gerekiyor. More Sentences |
||||
| Common Usage | combine v. | birleşmek | ||
|
State terrorism combined with corruption and drought are converging to create a national catastrophe. Devlet terörizmi, yolsuzluk ve kuraklıkla birleşerek ulusal bir felaket yaratıyor. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | combine n. | biçerdöver | ||
|
Today's modern tractors and combines are equipped with high technology. Günümüzün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknolojiyle donatılmıştır. More Sentences |
||||
| General | combine v. | birleşmek | ||
|
These identities combine in the songs I write and compose. Bu kimlikler yazdığım ve bestelediğim şarkılarda birleşiyor. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | combine v. | birleştirmek | ||
|
Formal training and non-formal education must be combined. Örgün eğitim ve yaygın eğitim birleştirilmelidir. More Sentences |
||||
| Law | combine v. | bir araya getirmek | ||
|
He would therefore combine very different responsibilities, leading to a formidable mix of styles. Dolayısıyla çok farklı sorumlulukları bir araya getirecek ve bu da zorlu bir tarz karışımına yol açacaktır. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | combine v. | birleşmek | ||
|
Rounded features and light colors combine with baby parties. Yuvarlak özellikler ve açık renkler bebek partileriyle birleşiyor. More Sentences |
||||
| Agriculture | ||||
| Agriculture | combine n. | biçerdöver | ||
|
Today's modern tractors and combines are equipped with high technology. Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | combine n. | uzlaşma | ||
| General | combine n. | birlik | ||
| General | combine n. | tor | ||
| General | combine n. | kartel | ||
| General | combine n. | üretim ve dağıtımı kontrol ederek rekabeti sınırlayan bağımsız kuruluş konsorsiyumu | ||
| General | combine v. | kaynaştırmak | ||
| General | combine v. | karışmak | ||
| General | combine v. | bileştirmek | ||
| General | combine v. | karıştırmak | ||
| General | combine v. | toplamak | ||
| General | combine v. | kombine etmek | ||
| General | combine v. | toplanmak | ||
| General | combine v. | katıştırmak | ||
| General | combine v. | karmak | ||
| Colloquial | ||||
| Colloquial | combine n. | londra metrosu | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | combine | kombina | ||
| Trade/Economic | combine | kartel | ||
| Trade/Economic | combine | tröst | ||
| Law | ||||
| Law | combine | tertip etmek | ||
| Railway | ||||
| Railway | combine n. | farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu | ||
| Chemistry | ||||
| Chemistry | combine v. | bileşmek | ||
| Chemistry | combine | kaynaşmak | ||
| Agriculture | ||||
| Agriculture | combine v. | (ekini) kesme, harman ve temizleme makineleriyle biçmek | ||
| Sport | ||||
| Sport | combine n. | profesyonel spor liginde takımların gözlemcilerce izlendiği ve seçilecek oyuncuların değerlendirildiği etkinlik | ||
| Ottoman Turkish | ||||
| Ottoman Turkish | combine | mezc etmek | ||