| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | democratisation n. | demokratikleştirme | ||
|
The European Union needs political impetus and democratisation of its economic decision-making. Avrupa Birliği'nin siyasi ivmeye ve ekonomik karar alma mekanizmasının demokratikleştirilmesine ihtiyacı vardır. More Sentences |
||||
| General | democratisation n. | demokratikleşme | ||
|
Should there be an agency for human rights and democratisation? İnsan hakları ve demokratikleşme için bir kuruluş olmalı mıdır? More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | democratisation n. | demokratikleşme | ||
|
That is also part of the democratisation of economic and monetary policy. Bu aynı zamanda ekonomik ve parasal politikanın demokratikleşmesinin de bir parçasıdır. More Sentences |
||||
| Politics | democratisation n. | demokratikleştirme | ||
|
Mr Prodi mentioned that we want to drive forward the political democratisation of the WTO. Sayın Prodi, DTÖ'nün siyasi açıdan demokratikleştirilmesine katkıda bulunmak istediğimizden bahsetti. More Sentences |
||||
| Politics | democratisation n. | demokratlaştırma | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| Politics | ||
| Politics | democratisation package n. | demokratikleşme paketi |
