dolan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dolan



Bedeutungen von dem Begriff "dolan" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
dolan n. çin'de sincan uygur özerk bölgesi'nde yaşayan bir halk
dolan n. dolan

Bedeutungen von dem Begriff "dolan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dolan dolan n.
dolan dolang n.

Bedeutungen, die der Begriff "dolan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 45 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yalan dolan a pack of lies n.
yalan dolan humbug n.
bir sürü yalan dolan bag of tricks n.
yalan dolan funny business n.
su ile dolan çöküntü slue n.
yalan dolan sokmak dishonest [obsolete] v.
süresi dolan due adj.
gözleri dolan teary adj.
dolan (zaman) filled adj.
kabarcıkla dolan foamy adj.
kendinden dolan self-filling adj.
otomatik dolan self-filling adj.
tam kapasite dolan stiff adj.
Colloquial
yalan dolan monkey business n.
bir sürü yalan dolan a lot of baloney n.
yalan dolan a lot of baloney n.
bir sürü yalan dolan a lot of hooey expr.
Idioms
yalan dolan a lot of bunk [uk] n.
yalan dolan a tissue of lies n.
yalan dolan bill of goods n.
yalan dolan out of (the) whole cloth [us] adj.
yalan dolan out of whole cloth expr.
bir sürü yalan dolan a bunch of hooey [us] expr.
Trade/Economic
vadesi dolan borç ihracının geri ödemede yeni menkul kıymetlere dönüştürülmeyen kısmı attrition n.
süresi dolan obsolete adj.
Technical
aşırı dolan kalibre overfilled pass n.
çam ağaçlarının yarıklarından çıkan reçinelerle dolan kapları terebentin yapımında kullanmak üzere boşaltan kimse dipper n.
(kalıp) bir kısmı eriyik metal ile dolan short-run adj.
Computer
süresi dolan oynatma play expires expr.
Aeronautic
süresi dolan notam expired notam n.
Mining
dolan taşı dolerite n.
Medical
akciğerlere dolan lungful adj.
Geography
yalnızca yağmurlu mevsimde dolan akarsu yatağı billabong [australia] n.
Geology
eriyik haldeyken tortul kayaçların, volkanik yatakların veya başkalaşım kayaçlarının foliasyonlarının arasına dolan yassı volkanik kayaç kitlesi sill n.
Hunting
arkadan dolan silah breech loader n.
ağızdan dolan (silah) muzzle-loading adj.
(ateşli silah) fişek şarjöründen otomatik dolan clip-fed adj.
Slang
yalan dolan hockey n.
yalan dolan horse hockey n.
bir sürü yalan dolan a load of (old) cobblers' awls n.
yalan dolan hockie n.
yalan dolan hocky n.
yalan dolan full of shizzle expr.
her şeyi yalan dolan full of shizzle expr.
bir sürü yalan dolan a load of (old) cobblers [uk] expr.