eğiliminde - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

eğiliminde



Bedeutungen von dem Begriff "eğiliminde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrases
eğiliminde due to (someone or something) expr.

Bedeutungen, die der Begriff "eğiliminde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 93 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse rabulism n.
alıntı yapma eğiliminde olan kimse quotationist n.
eğiliminde olmak border on v.
eğiliminde olmak be apt to v.
eğiliminde olmak be liable to v.
eğiliminde olmak tend v.
eğiliminde olmak be disposed to v.
eğiliminde olmak incline to v.
eğiliminde olmak be in tendency to v.
eğiliminde olmak tend to v.
artış eğiliminde olmak be on the rise v.
artış eğiliminde olmak have a tendency to increase v.
yükselme eğiliminde olmak tend to rise v.
azalma eğiliminde olan decremental adj.
geçirgen olma eğiliminde permeant adj.
değişme eğiliminde labile adj.
kötüye kullanma eğiliminde olan abusive adj.
azalma eğiliminde olmayan nondecremental adj.
saptırma eğiliminde olan distractive adj.
kafa karıştırma eğiliminde olan distractive adj.
hapşırma eğiliminde olan sneezy adj.
tuzlaştırma eğiliminde olan saltirewise adj.
yayılma eğiliminde disseminative adj.
birleştirme eğiliminde olan integrative adj.
birleşme eğiliminde olan integrative adj.
göçme eğiliminde olan transmigratory adj.
affetme eğiliminde olan excusive adj.
(birleşip) tek olma eğiliminde consolidative adj.
bütünleşme eğiliminde consolidative adj.
içerme eğiliminde olan inclusory adj.
kötüye kullanma eğiliminde olan abuseful adj.
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse rabulistic adj.
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan rabulous adj.
merkezi bir noktaya çekme eğiliminde olan centralizing adj.
gerileme eğiliminde olan remissory adj.
artma eğiliminde olan ascensional adj.
anlaşma eğiliminde olan assentaneous adj.
özümseme eğiliminde olan assimilative adj.
çekilme eğiliminde olmayan ebbless adj.
azalma eğiliminde olmayan ebbless adj.
uçup gitme eğiliminde evolatic adj.
itiraz etme eğiliminde olan exceptious adj.
sol gözünü baskın kullanma eğiliminde olan left-eyed adj.
alıntılama eğiliminde olan quotative adj.
bir şeyi yapma eğiliminde olan destined adj.
gülme eğiliminde olan risible adj.
sağlaklık eğiliminde olan dextromanual adj.
devam etme eğiliminde continuative adj.
tutarlı olma eğiliminde olan cohesive adj.
salınma eğiliminde olan oscillative adj.
kendine zarar verme eğiliminde olan self-destructive adj.
kışkırtma eğiliminde olan provocatory adj.
düşüş eğiliminde olan bearish adj.
düşüş eğiliminde bearishly adv.
değiştirme eğiliminde modificatory adv.
Phrasals
eğiliminde olmak run to v.
Colloquial
gazlanma eğiliminde wafty adj.
(bir şey yapma) eğiliminde inclined to (do something) adj.
yapma eğiliminde inclined to do adj.
yapma eğiliminde tend to do adj.
Idioms
istenmeyen/hoşa gitmeyen şeyler söyleme eğiliminde pass-remarkable [ireland] adj.
Trade/Economic
yazın düşme eğiliminde olacağına inanılan hisse senetleri summer doldrums n.
düşüş eğiliminde olmak show a falling tendency v.
yükselme eğiliminde bullish adj.
Law
zarar verme eğiliminde olan nocent adj.
Politics
serbestleşme eğiliminde olan liberatory n.
Industry
kar etme eğiliminde emolumentary adj.
Technical
taşlaştırma eğiliminde olan petrifactive n.
bir cismi bükme eğiliminde olan bir çift eşit veya zıt bağın momenti moment of torsion n.
rüzgarın estiği yöne dönme eğiliminde olmak weathercock v.
sıvı içinde batma eğiliminde olan non-buoyant adj.
havada düşme eğiliminde olan non-buoyant adj.
birbirlerine yaklaşma eğiliminde olan convergent adj.
dolaşım eğiliminde olan circulative adj.
sıkıştırıcı veya sıkıştırma eğiliminde olan compressive adj.
sapma eğiliminde olan deflective adj.
Aeronautic
(uçak) rüzgara doğru dönme eğiliminde olmak weathercock v.
Medical
kendiliğinden iyileşme eğiliminde olmak tend to heal spontaneously v.
dağılma eğiliminde olan (tümör veya pıhtılaşmış madde) discussive [dated] adj.
parçalanma eğiliminde olan (tümör veya pıhtılaşmış madde) discussive [dated] adj.
Anatomy
kilo alma ve kas geliştirme eğiliminde olmayan zayıf vücut biçimi ectomorph n.
Psychology
bireyin sosyo-demografik olarak kendisine benzer olanlarla ilişki kurma eğiliminde olması homophily n.
hipnozu başlatma eğiliminde olan hypnotic adj.
Mental Health
içe dönük ve hayalci davranış sergileme eğiliminde schizothymic adj.
Physiology
sinir dokusunu etkileme veya saldırma eğiliminde olan neurotropic adj.
Math
dinamik bir sistemde değişkenlerin evrimleşme eğiliminde olduğu değerler kümesi attractor n.
Logic
devam etme eğiliminde olan şey continuative n.
Biology
sapma eğiliminde olan variable adj.
ışığa doğru hareket etme eğiliminde olan photopositive adj.
Botanic
yoğun çalılık oluşturma eğiliminde olan thicket-forming adj.
Social Sciences
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması hedonic treadmill n.
yaşamdaki büyük değişikliklere rağmen insanların nispeten istikrarlı bir mutluluk düzeyine hızla geri dönme eğiliminde olması hedonic adaptation n.
amerikan kültürünün diğer kültürlerden daha önemli olduğunu düşünme eğiliminde olan americentric adj.