gerektiği gibi - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

gerektiği gibi



Bedeutungen von dem Begriff "gerektiği gibi" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 8 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
gerektiği gibi as required adv.
gerektiği gibi duly adv.
gerektiği gibi as necessary adv.
gerektiği gibi as is required adv.
gerektiği gibi due [obsolete] adv.
Technical
gerektiği gibi correctly adv.
gerektiği gibi properly adv.
Computer
gerektiği gibi as needed expr.

Bedeutungen, die der Begriff "gerektiği gibi" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 43 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
olması gerektiği gibi olma durumu oughtness n.
gerektiği gibi olmamak be amiss v.
gerektiği gibi yapmak do justice to v.
yaşlılıktan dolayı bir işi gerektiği gibi yapamayan superannuated adj.
olması gerektiği gibi olmayan wrong adj.
gerektiği gibi kullanılmayan ill-used adj.
olması gerektiği gibi true adj.
gerektiği gibi düşünülmemiş inconsiderate adj.
gerektiği gibi davranan fit adj.
olması gerektiği gibi solemn [obsolete] adj.
olması gerektiği gibi as it should be adv.
gerektiği gibi olmadan unduly adv.
tam da olması gerektiği gibi on the button adv.
tam da olması gerektiği gibi on the dot adv.
tam da olması gerektiği gibi on the nose adv.
Phrasals
tam olması gerektiği gibi does (exactly) what it says on the box expr.
Phrases
olması gerektiği gibi no mistake adv.
Proverb
her şey yerli yerinde; olması gerektiği gibi god's in his heaven; all's right with the world
Colloquial
(bir şeyi) olması gerektiği gibi yapmamak not so much as (do something) v.
gerektiği gibi olmak cut it v.
gerektiği gibi/normal çalışıyor wai (works/working as intended) expr.
Idioms
bir şeyin olması gerektiği gibi olduğunu düşünmek take for granted v.
gerektiği gibi oynamak/davranmak play straight v.
gerektiği gibi başlamamak get off to a false start v.
gerektiği gibi giyinmek dress the part v.
gerektiği gibi olmak meet the case v.
gerektiği gibi başlamamak be off to a false start v.
(biri/bir şey) artık olması gerektiği gibi/ideal durumda olmamak be past (someone's or something's) best v.
(birine) gerektiği gibi davranmamak do badly by (someone) v.
bir şeyi gerektiği gibi yapmak do justice to something v.
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak do justice to v.
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak do someone or something justice v.
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak do someone or something justice v.
birine/bir şeye gerektiği gibi davranmak do justice to someone or something v.
gerektiği gibi davranmak get with the programme v.
gerektiği gibi kullanılmamış rode hard and put away wet adj.
olması gerektiği gibi up to the knocker expr.
Speaking
olması gerektiği gibi what it's cracked up to be expr.
Politics
gerektiği gibi ve zamanlıca promptly and adequately adv.
Pathology
kalp zarında kalbin gerektiği gibi genişlemesini engelleyen yara veya hastalık constrictive pericarditis n.
Philosophy
(aristoculukta) varlıkların ve nesnelerin olması gerektiği gibi betimlenmesi imitation n.
Slang
olması gerektiği gibi gitme/devam etme perking (percolating) abrev.
Modern Slang
gerektiği gibi çalışmayan all to buggery adj.