girerek - Türkisch Englisch Wörterbuch

girerek

Bedeutungen von dem Begriff "girerek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
girerek ingate adv.

Bedeutungen, die der Begriff "girerek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 58 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse imposter n.
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse hallow n.
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara medicine lodge n.
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara sweathouse n.
maddenin oksijenle tepkimeye girerek dışarıya ısı ve ışık verme süreci burning n.
önceden bahse girilen şey için bahse girerek riski azaltma hedging n.
araya girerek ödeme intervention n.
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse imposter n.
(golf) topun delik ve diğer bir topun arasına girerek engel oluşturması stimey n.
bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek get in the way v.
(pazara) girerek pay almak penetrate v.
(ürünü) mağazaya girerek incelemek showroom v.
fazla detaya girerek yazmak overwrite v.
rekabete girerek emulously adv.
rekabete girerek avie adv.
riske girerek venturingly adv.
iki ayağı bir pabuca girerek rushingly adv.
içine girerek influxively adv.
polemiğe girerek polemically adv.
Phrasals
(bir konuşmayı/tartışmayı vb) içeri girerek bölmek walk in on someone or something v.
bilgisayar, web sitesi, bilgisayar programı hesabını kişisel bilgilerini girerek açmak sign into v.
(bir şeyin/işin) altına girerek zorluk çekmek trouble (someone or oneself) with (something) v.
araba yarışında yakıt ikmali veya tamire girerek sıralamada geriye düşmek pit out v.
(başkasının mülküne girerek) araba ile uzaklaşmak run off v.
(bir şeyi biri/bir şey) üzerine iddiaya/bahse girerek riske atmak risk (something) on (someone or something) v.
bilgisayar, web sitesi, bilgisayar programı hesabını kişisel bilgilerini girerek açmak sign into (something) v.
'-in altına girerek zorluk çekmek trouble with v.
-i içeri girerek bölmek walk in on v.
Phrases
(bir şey yapma) riskine girerek at the risk of (doing something) expr.
Idioms
(hapse girerek) cezasını çekmek pay one's debt (to society) v.
(bir şeyin) olmasını (araya girerek) engellemek get in the way (of something) v.
birinin sorumluluk alanına girerek gücendirmek step on someone's toes v.
birinin sorumluluk alanına girerek gücendirmek tread on someone's toes v.
gittikçe sıkıntıya girerek with sinking heart expr.
Trade/Economic
araya girerek ödeme payment by intervention n.
(mal piyasası) uzun pozisyona girerek long adv.
Law
başkasının arazisine girerek o arazideki ekinlere zarar veren hayvanın gerçekleştirdiği eylem damage feasant n.
izinsiz ve gizlice girerek yapılan arama covert entry search warrant n.
izinsiz ve gizlice girerek yapılan arama sneak and peek search warrant n.
izinsiz ve gizlice girerek yapılan arama surreptitious entry search warrant n.
meskene aniden girerek no-knock adj.
kapıyı açan kişiyi itip zorla içeri girerek işlenen (suç) push-in adj.
Technical
sönmüş kireçle tepkimeye girerek çimentolu bileşik oluşturan toz halindeki silisli veya alüminli maddeler pozsony n.
Construction
alev ısısı ile reaksiyona girerek şişen kaplama intumescent coating n.
alev ısısı ile reaksiyona girerek şişen kaplama tipi boya intumescent paint n.
Marine
savaş zamanında hükümetin yönetimine girerek savaş gemisi gibi donatılan, özel teşebbüse veya kişiye ait gemi armed ship n.
Pathology
proksimal bağırsak segmentinin distal segmente girerek tıkanıklık yapması introsusception n.
vücut dokusuna zararlı etkenin girerek yayılması invasion n.
Physics
klistronda elektron demetlerinin ışınlarıyla rezonansa girerek osilatör çıktısını üreten eleman catcher n.
Chemistry
(yüksek sıcaklıkta hidrojen sülfit ile tepkimeye girerek) karbon tetraklorürden elde edilebilen kırmızı renkli, kötü kokulu bir sıvı bileşik thiophosgene n.
Military
memuriyete girerek askerlikten kaytaran kimse embusqué n.
ateş hattına girerek müdahale etmek blanket v.
ateş hattına girerek durdurmak blanket v.
Sport
şeffaf eğlence topu içine girerek dolaşan kimse zorbonaut n.
şeffaf eğlence topu içine girerek dolaşmak zorb v.
Basketball
savunmacının zıplayan hücumcunun altına girerek yaptığı faul submarining n.
Photography
(fotoğraf) kimyasal reaksiyona girerek rengi değişmek tone v.
kimyasal reaksiyona girerek rengi değiştirilmemiş (fotoğraf) untoned adj.