hayatının - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

hayatının



Bedeutungen von dem Begriff "hayatının" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Colloquial
hayatının of (one's) life expr.
Idioms
hayatının of a lifetime expr.

Bedeutungen, die der Begriff "hayatının" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 160 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çalışma hayatının kalitesi quality of worklife n.
hayatının aşkı love of one's life n.
hayatının anlamı meaning of life n.
hayatının tatili the holiday of a lifetime n.
hayatının şoku the shock of one's life n.
hayatının fırsatı/şansı chance of a lifetime n.
şehir hayatının zorlukları hardships of city life n.
şehir hayatının zorlukları difficulties of city life n.
ölüm anında kişinin hayatının gözünün önünden geçmesi life review n.
hayatının fırsatı chance of a lifetime n.
hayatının tecrübesi the experience of a lifetime n.
hayatının deneyimi the experience of a lifetime n.
hayatının en iyi günü best day of your life n.
şehir hayatının özelliklerini taşıma towniness n.
insan hayatının her dokuzuncu yılı enneatical year n.
kişinin hayatının kısa bir özeti vita n.
hayatının baharında olan kimse bloomer n.
kişinin hayatının mevcut durumu here and now n.
kişinin hayatının mevcut hali here and now n.
hayatının yarısını müzik piyasasında harcamak spend half of his/her life in the music business v.
hayatının yarısını bir şeye/bir yerde harcamak spend half of one's life in something v.
hayatının yarısını bir şeyle geçirmek spend half of one's life in something v.
hayatının gösterisini/performansını sergilemek put on a performance of a lifetime v.
hayatının en iyi/güzel/muhteşem vs. gösterisini yapmak put on a performance of a lifetime v.
hayatının geri kalan kısmında profesyonel bakıma ihtiyaç duymak need professional care for the rest of one's life v.
hayatının geri kalanı boyunca belden aşağısı felç olarak kalmak be paralyzed from the waist down for the rest of one's life v.
çalışma hayatının doruğunda at the zenith of her career adv.
hayatının sonuna doğru in one's declining years adv.
Phrases
meslek hayatının sonlarında in the twilight of one's career expr.
hayatının sonuna kadar to the end of (one's) days expr.
Colloquial
hayatının geri kalanını for the rest of his life n.
hayatının kadını/adamı/işi the man/woman/thing of (one's) dreams n.
(birinin) hayatının korkusu the fright of (one's) life n.
(birinin) hayatının şoku the fright of (one's) life n.
(birinin) hayatının şaşkınlığı the fright of (one's) life n.
birinin günlük hayatının filmde yer alması hollywood moment n.
hayatının paniği (mizah yollu) horror of horrors n.
hayatın/hayatının sonu the end n.
hayatının şoku the shock of life n.
hayatının aşkını bulmak find the love of one’s life v.
hayatının kontrolünü eline al take your life in your hands expr.
hayatının geri kalanın remainder of his life expr.
hayatının geri kalanın rest of his life expr.
hayatının geri kalanın remainder of her life expr.
hayatının geri kalanı rest of her life expr.
hayatının geri kalanını for the rest of her life expr.
Idioms
hayatının aşkı the light of someone's life n.
hayatının gözden geçirdiğin an come-to-jesus moment n.
(birinin) iş hayatının doruğu zenith of (one's) career n.
hayatının şansı once-in-a-lifetime chance n.
hayatının şansı once-in-a-lifetime opportunity n.
hayatının fırsatı once-in-a-lifetime opportunity n.
hayatının fırsatı once-in-a-lifetime chance n.
hayatının/yaşamının dönüm noktası milestone in someone's life n.
hayatının övgüsü/iltifatı praise from sir hubert n.
(ölen/hayatının sonuna yaklaşmış biri için) iyi bir yaşam a good innings [uk/australia] n.
(ölen/hayatının sonuna yaklaşmış biri için) uzun bir yaşam a good innings [uk/australia] n.
hayatının korkusu the fright of your life n.
hayatının şoku the fright of your life n.
(birinin) hayatının ışığı the light of (one's) life n.
hayatının ışığı the light of your life n.
hayatının en eğlenceli/heyecanlı/keyifli zamanı the time of (one's) life n.
hayatının en eğlenceli/heyecanlı/keyifli zamanı the time of your life n.
hayatının en eğlenceli vakti/zamanı time of one's life n.
hayatının en keyifli vakti/zamanı time of one's life n.
hayatının baharında ölmek die in harness v.
birine hayatının şokunu yaşatmak give one the shock of one's life v.
hayatının şokunu yaşamak have the shock of one's life v.
hayatının aşkı olmak be the love of someone's life v.
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak past someone's prime v.
hayatının geri kalanını (bir yerde vb) geçirmek/yaşamak live out one's days v.
hayatının geri kalanını (bir yerde vb) geçirmek/yaşamak live out one's life v.
hayatının şokunu yaşamak get the shock of one's life v.
(çok sevilen birisi için) birinin hayatının ışığı olmak be the light of somebody's life v.
hayatının baharında ölmek cut (one) down in (one's) prime v.
hayatının en parlak evresinde ölmek cut (one) down in (one's) prime v.
hayatının baharında ölmek cut someone off (or down) in their prime v.
hayatının en parlak evresinde ölmek cut someone off (or down) in their prime v.
hayatının baharında ölmek cut (one) off in (one's) prime v.
hayatının en parlak evresinde ölmek cut (one) off in (one's) prime v.
hayatının baharında ölmek cut someone off (or down) in their prime v.
hayatının en parlak evresinde ölmek cut someone off (or down) in their prime v.
hayatının son günlerini geçirmek end (one's) days v.
hayatının son günlerini bir yerde/bir şekilde geçirmek end your days/life (in something) v.
hayatının korkusunu yaşamak get the fright of (one's) life v.
hayatının şokunu yaşamak get the fright of (one's) life v.
hayatının şaşkınlığını yaşamak get the fright of (one's) life v.
(birine) hayatının korkusunu yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
(birine) hayatının şokunu yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
(birine) hayatının şaşkınlığını yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
hayatının korkusunu yaşamak receive the fright of (one's) life v.
hayatının şokunu yaşamak receive the fright of (one's) life v.
hayatının şaşkınlığını yaşamak receive the fright of (one's) life v.
hayatının sonuna kadar çalışmaya devam etmek die in harness v.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak be in fear of one's life v.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak go in fear of one's life v.
hayatının kalanını geçirmek spend the rest of (one's) days v.
hayatının kalan kısmını geçirmek spend the rest of (one's) days v.
ömrünün/hayatının geri kalanını geçirmek spend the rest of (one's) days v.
hayatının kalanını geçirmek spend the rest of (one's) life v.
hayatının kalan kısmını geçirmek spend the rest of (one's) life v.
ömrünün/hayatının geri kalanını geçirmek spend the rest of (one's) life v.
hayatının sonuna yaklaşmış olmak have one foot in the grave and the other on a banana peel v.
hayatının sonuna yaklaşmak be not long for this world v.
(birinin) hayatının ışığı olmak be the light of (one's) life v.
hayatının sonuna yaklaşmak be circling (the drain) v.
hayatının son günlerini yaşamak/geçirmek end (one's) life v.
hayatının son günlerini geçirmek end your days v.
hayatının son günlerini geçirmek end your life v.
hayatının en eğlenceli vaktini geçirmek have the time of life v.
hayatının en eğlenceli vaktini geçirmek have the time of your life v.
hayatının geri kalanını (bir yerde, bölgede) geçirmek/yaşamak live out days v.
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış past (someone's or something's) prime adj.
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış past prime adj.
hayatının en parlak evresinde in its prime expr.
hayatının baharında in one's prime expr.
hayatının baharında in the prime of life expr.
hayatının baharında in its prime expr.
hayatının en parlak evresinde in one's prime expr.
hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca till (one's) dying day expr.
hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca to (one's) dying day expr.
hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca until (one's) dying day expr.
… hayatının doruğunda/zirvesinde at the summit of (one's) success expr.
(biri) hayatının son evresinde (one's) race is run expr.
(biri) hayatının sonuna gelmiş (one's) race is run expr.
(birinin/bir hayvanın) hayatının sonu geldi (someone's or something's) time has come expr.
(biri/bir hayvan) hayatının sonuna geldi (someone's or something's) time has come expr.
hayatının en parlak evresinde at (one's) best expr.
hayatının zirvesinde at (one's) best expr.
hayatının deneyimi once-in-a-lifetime experience expr.
hayatının sonuna kadar till/to/until your dying day expr.
hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca to your dying day expr.
Speaking
az önce hayatının en büyük hatasını yaptın you just made the biggest mistake of your life n.
hayatının en önemli anı the most important moment of his life n.
hayatının en önemli anı the most important moment of her life n.
hayatının fırsatı the opportunity of a lifetime n.
hayatının tehlikede olduğunu söylüyor he says his life's in danger expr.
hayatının aşkı the love of one's life expr.
hayatının sıkıcı mı olduğunu düşünüyorsun? do you think your life is boring? expr.
hayatının son yıllarında late in his/her life expr.
hayatının hatasını yaptın you made the worst mistake of your life expr.
hayatının sonuna kadar seninle birlikte olacak she/he will be with you for the rest of your life expr.
Trade/Economic
iş hayatının gidişine ait yapılan tahminler business forecasting n.
Law
kişinin özel hayatının korunması protection of individual privacy n.
Media
hayatının/hayallerinin fırsatı a dream ticket [uk] n.
Biology
hayatının tamamını veya bir aşamasını yer altında geçiren geophilic adj.
hayatının tamamını veya bir aşamasını yer altında geçiren geophilous adj.
Zoology
hayvan gelişiminde hayvanların hayatının ilk ve gençlik evrelerinin araştırıldığı bilim dalı nealogy n.
Botanic
hayatının bir kısmında epifit olan bitki hemiepiphyte n.
hayatının bir kısmında üstbitken olan bitki hemiepiphyte n.
hayatının bir kısmında epifit olan bitki semiepiphyte n.
hayatının bir kısmında üstbitken olan bitki semiepiphyte n.
Literature
(washington irvin'in hikayesinde) hayatının yirmi yılını uykuda geçirdikten sonra tamamen değişmiş bir dünya ile karşılaşan serseri bir karakter rip van winkle n.
Painting
20. yüzyılın başlarında abd'de çizilmiş, şehir hayatının gerçekçi sahnelerini tasvir eden bir resim ash can n.
20. yüzyılın başlarında abd'de çizilmiş, şehir hayatının gerçekçi sahnelerini tasvir eden bir resim ashcan school n.
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı ash can school n.
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı ashcan school n.
1907'de abd'de kurulan, şehir hayatının kirli yönlerini tasvir eden bir sanat akımı eight n.
Slang
hayatının bazı alanlarında sorunlar yaşayan biseksüel kişi disaster bi n.
mahalle hayatının iyi ve kötü yönleriyle ilgili hood adj.