Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kendiniz | yourself pron. | ||
Do not commit yourself to a blockade attitude towards the review. İncelemeye karşı kendinizi abluka altına alan bir tutum içine girmeyin. More Sentences |
||||
General | kendiniz | yourselves pron. | ||
Have salt in yourselves, and be at peace with one another. Kendinize güvenin ve birbirinizle barışık olun. More Sentences |
||||
Archaic | ||||
Archaic | kendiniz | urself pron. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (eski dilde) kendin/kendiniz | thyself pron. | ||
Reflect upon thyself and understand your thoughts. Kendinizi bir sorgulayıp, düşüncelerinizi anlayınız. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | bunu kendiniz denemeyiniz | do not try this at home [cliché] expr. | ||
Speaking | ||||
Speaking | bütün bunları kendiniz mi yaptınız? | did you do all this yourself? expr. | ||
Speaking | gidip kendiniz görün | go and see for yourself expr. | ||
Speaking | gidip onlarla kendiniz konuşun | go talk to them yourselves expr. | ||
Military | ||||
Military | belirtilen irtifalarda görerek uçuş şartlarını muhafaza edin ve trafik ayırımını kendiniz yapın | maintain own separation and vmc n. |