live to - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

live to



Bedeutungen von dem Begriff "live to" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Phrasals
live to v. (bir yaşa) kadar yaşamak
live to v. (… yaşına) kadar yaşamak
live to v. (bir şeyi) görecek/deneyimleyecek kadar uzun yaşamak
live to v. (bir şey) için yaşamak
live to v. (bir şey) için var olmak
live to v. (bir şey) uğruna yaşamak

Bedeutungen, die der Begriff "live to" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 182 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
a desire to live n. yaşama isteği
will to live n. yaşama isteği
words to live by n. güzel ve özlü sözler
reason to live n. yaşamak için amaç
desire to live n. yaşam arzusu
desire to live n. yaşama arzusu
make enough to live off v. dünyalık doğrultmak
live from hand to mouth v. elden ağıza yaşamak
live up to v. ulaşmak
find a place to live v. başını sokmak
live up to v. istediği hayat standardına ulaşmak
live from hand to mouth v. kıt kanaat geçinmek
not to live till the morning v. sabaha çıkmamak
live to see one's children grow up and get married v. mürüvvetini görmek
live from hand to mouth v. kıtı kıtına idare etmek
live from hand to mouth v. kazandığını yemek
live up to one's reputation v. şöhretini doğrulayacak bir yaşam sürmek
not to live long enough to v. ömrü vefa etmemek
live one's life to the full v. hayatını doyasıya yaşamak
live one's life to the full v. hayatın tadını çıkarmak
live to a ripe old age v. dünyaya kazık kakmak
live long enough (to see) v. ömrü yetmek
begin to live in (a certain) way v. yol tutmak
make it fit to live in v. yaşanır kılmak
make it suitable to live in v. yaşanır kılmak
live from day to day v. günü gününe yaşamak
live from day to day v. yarınını düşünmeden yaşamak
live life to the fullest v. dolu dolu yaşamak
live up to reforms v. reformlara uygun bir şekilde yaşamak
live up to reforms v. reformları yerine getirmek
live up to expectations v. beklentilere karşılık vermek
live to do something v. bir amaç uğruna yaşamak
live next door to someone v. kapı komşusu olmak
give someone six months to live v. birine altı ay ömür biçmek
live up to v. -e uygun yaşamak
live life to the fullest v. hayatı dolu dolu yaşamak
live to the age of sixty-eight v. altmış sekiz yaşına kadar yaşamak
live to regret v. pişmanlık yaşamak
live to the age of 95 v. 95 yaşına kadar yaşamak
live up to v. -e göre yaşamak
have 6 months to live v. altı ay ömrü kalmak
have 6 months to live v. 6 ay ömrü kalmak
kill to live v. yaşamak için öldürmek
live from day to day v. günübirlik yaşamak
continue to live v. yaşamaya devam etmek
have six months to live v. altı ay ömrü kalmak
have six months to live v. 6 ay ömrü kalmak
Phrasals
live up to v. beklentilerini karşılamak
live up to v. umduğu gibi olmak
live up to (someone's) expectations v. (birinin) beklentilerini karşılamak
live up to (someone's) expectations v. (birinin) beklediği kadar iyi olmak
live up to (someone's) expectations v. (birinin) umduğu kadar iyi olmak
live up to (something) v. (beklendiği/umulduğu/tahmin edildiği) gibi olmak
live up to (something) v. (beklentiyi) karşılamak
live up to (something) v. (beklenen/umulan/tahmin edilen) kadar olmak
live up to (something) v. (sözünü) tutmak
live up to (something) v. (verdiği sözü, üstüne düşeni) yerine getirmek
Phrases
if I live to be a hundred expr. yüz yaşına gelsem de (anlamayacağım/yapmayacağım)
Proverb
eat to live but do not live to eat yaşamak için ye yemek için yaşama
he who fights and runs away may live to fight another day korkak damgası yememek adına kaybedilen bir savaşta boşuna ölmektense ilerde kazanabileceği bir savaş vermek için canını korumak
eat to live not live to eat yaşamak için ye yemek için yaşama
eat to live, not live to eat yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı
(it's) better to be a live dog than a dead lion yaşayan bir köpek ölü bir aslandan iyidir
(it's) better to be a live dog than a dead lion yaşayan bir korkak olmak ölü bir kahraman olmaktan iyidir
Colloquial
desire to live n. yaşama hevesi
live up to all the hype v. beklenildiği gibi olmak
live to regret it v. gelecekte/ileride pişman olmak
live to oneself v. kendi başına yaşamak
live up to all the hype v. yazıldığı/gösterildiği gibi çıkmak
live to do v. bir amaç uğruna yaşamak
live to do v. yapmak için yaşamak
live up to the hype v. beklentileri karşılamak
Idioms
words to live by n. düşündürücü/ibret alınacak sözler
thoughts to live by n. yaşam prensibi
thoughts to live by n. yaşam mottosu
live to be a hundred v. yüz yaşına gelmek
live to be a hundred v. yüz yaşına kadar yaşamak
live to a grand old age v. dünyaya kazık çakmak
live to a grand old age v. çok uzun bir yaşam sürmek
live up to someone's expectations v. beklentileri karşılamak
live paycheck to paycheck [us] v. maaş gününe kadar tüm parasını harcamak
live paycheck to paycheck [us] v. ay başından ay başına yaşamak
live paycheck to paycheck [us] v. ay sonunu zor getirmek
live to tell the tale v. bir felaketten vb sağ kurtulmak
have to live with something v. bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak
live to a ripe old age v. çok uzun yaşamak
live to a ripe old age v. çok yaşlanıncaya kadar yaşamak
live to a ripe old age v. çok yaşamak
live to a ripe old age v. iyice yaşlanana kadar yaşamak
live up to one's principles v. ilkelerine bağlı olmak
live from hand to mouth v. kıt kanaat geçinmek
live from hand to mouth v. kazandığıyla ancak karnını doyurmak
live hand to mouth v. kıt kanaat geçinmek
live next door to someone v. kapı komşu olmak
live to fight another day v. pes etmemek
live up to one's principles v. prensiplerine bağlı olmak
live to the ripe old age v. torun torba sahibi olmak
live to the (ripe old) age of something v. (70/80 vb) yaşına kadar yaşamak
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
live from hand to mouth v. ucu ucuna yaşamak
live from hand to mouth v. zar zor geçinmek
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live to the age of something v. (70/80 vb) yaşına kadar yaşamak
live up to one's promise v. verdiği sözü yerine getirmek
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live from hand to mouth v. zar zor yaşamak
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live hand to mouth v. ucu ucuna geçinmek
live up to one's end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live to fight another day v. yenildiği halde pes etmemek
live up to one's side of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
live up to one's promise v. verdiği sözü tutmak
learn to live with something v. (kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek
exist/live from hand to mouth v. zor geçinmek
exist/live from hand to mouth v. ekonomik sıkıntı içinde yaşamak
exist/live from hand to mouth v. ekonomik darboğazda olmak
live payslip to payslip [uk/australia/ireland] v. maaş gününden maaş gününe yaşamak
live payslip to payslip [uk/australia/ireland] v. ucu ucuna yaşamak/geçinmek
live hand-to-mouth v. kıt kanaat geçinmek
live hand-to-mouth v. kıtı kıtına geçinmek
live hand-to-mouth v. zor geçinmek
live hand-to-mouth v. ekonomik darboğazda olmak
live hand-to-mouth v. ekonomik sıkıntı içinde yaşamak
have to live with v. ile yaşamak zorunda olmak
learn to live with v. ile yaşamayı öğren/öğrenmek
learn to live with v. '-e alışmak
learn to live with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yaşamayı öğrenmek
learn to live with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yaşamaya alışmak
learn to live with (someone or something) v. (birine/bir şeye) alışmak
live next door (to one) v. (birinin) kapı komşusu olmak
live next door (to one) v. (biriyle) kapı komşu olmak
live next door (to one) v. (birinin) bitişiğinde yaşamak
live next door (to one) v. (birinin) yan apartmanında, dairesinde
live next door (to one) v. evinde yaşamak
live next door (to one) v. (birinin) yan kapı komşusu olmak
live to the age of v. belli bir yaşa kadar yaşamak
live to the age of v. … yaşına kadar yaşamak
live to the age of v. belli bir yaşı görmek
live up to one's reputation v. şöhretini doğrulayacak bir yaşam sürmek
live up to one's reputation v. denildiği/söylendiği kadar olmak
live up to one's reputation v. dedikleri gibi olmak
live up to one's reputation v. şöhretinin hakkını vermek
live up to its reputation v. şöhretini doğrulayacak bir yaşam sürmek
live up to its reputation v. denildiği/söylendiği kadar olmak
live up to its reputation v. dedikleri gibi olmak
live up to its reputation v. şöhretinin hakkını vermek
live up to end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
live up to end of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live up to end of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live up to end of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
Speaking
will to live n. yaşama isteği/hevesi
it's nice to live together expr. birlikte yaşamak güzel
you'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundasın
how do you want to live after something like this? expr. böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki?
learn to live with it expr. bununla yaşamayı öğren
we'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundayız
you'll have to live with it expr. bununla yaşamak zorundasınız
people need money in order to live expr. insanlar yaşamak için paraya ihtiyaç duyarlar
I'm looking for a place to live expr. kalacak yer arıyorum
live to kill expr. öldürmek için yaşa
do you know where you want to live? expr. nerede yaşamak istediğini biliyor musun?
I want to live my life expr. kendi hayatımı yaşamak istiyorum
who wants to live forever? expr. kim sonsuza dek yaşamak ister?
I want to live in your country expr. senin ülkende yaşamak istiyorum
how am I supposed to live without you? expr. sensiz nasıl yaparım?
how am I supposed to live without you? expr. sensiz naparım?
how am I supposed to live without you? expr. sensiz nasıl yaşarım?
he had no right to live expr. yaşamaya hakkı yoktu
there is always a reason to live expr. yaşamak için her zaman bir sebep vardır
there is always a reason to live expr. yaşamak için her zaman bir neden vardır
kill to live expr. yaşamak için öldür
I hope I live to see them get married and have children expr. umarım onların evlenip çocuk sahibi olduklarını görene dek yaşarım
Trade/Economic
bidding for the rights to broadcast the matches live n. canlı yayın ihalesi
bidding for the rights to broadcast the matches live n. naklen yayın ihalesi
Law
right to live n. yaşam hakkı
Technical
protection against access to live parts n. hareketli makine aksamından korunma
Computer
time to live n. yaşam süresi
ttl (time to live) n. yaşam süresi
Telecom
time to live n. ömür
time to live n. yaşama süresi