| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | manipulative adj. | çıkarcı (kimse) | ||
|
He is a manipulative politician. O kendi çıkarları için başkalarını kullanan bir politikacı. More Sentences |
||||
| Psychology | ||||
| Psychology | manipulative adj. | manipülatif | ||
|
Secondly, Europe must not remain inert in face of such disturbing manipulative operations. İkincisi Avrupa bu tür rahatsız edici manipülatif operasyonlar karşısında hareketsiz kalmamalıdır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | manipulative adj. | elle hareket ettirmeye özgü | ||
| General | manipulative adj. | el becerisine ait | ||
| General | manipulative adj. | çıkarcı (davranış) | ||
| General | manipulative adj. | hileli | ||
| General | manipulative adj. | kendi çıkarları için başkalarını kullanan | ||
| General | manipulative adj. | el (becerisi) | ||
| General | manipulative adj. | hareket (sağlayan) | ||
| Math | ||||
| Math | manipulative n. | motor becerilerini geliştirmek ve özellikle matematikteki soyut kavramları anlayabilmek için elle hareket ettirmek veya düzenlemek üzere tasarlanmış çeşitli nesneler | ||