Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sıklıkla kullanılan | frequently used adj. | ||
The pollutants accumulate in inland waters and lakes, which are frequently used for the abstraction of drinking water. Kirletici maddeler, içme suyu elde etmek için sıklıkla kullanılan iç sularda ve göllerde birikmektedir. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | sıklıkla kullanılan şey | standby n. |
Gastronomy | ||
Gastronomy | sıklıkla suşide kullanılan bir tür havyar | tobiko n. |
Statistics | ||
Statistics | endüstride sıklıkla kullanılan ve üzerine üç seri çizilerek oluşturulan bir grafik | z chart n. |
Zoology | ||
Zoology | genetik araştırmalarda sıklıkla kullanılan, suda yaşayan birgözeli bir hayvan | tetrahymena n. |
Botanic | ||
Botanic | sıklıkla çay olarak kullanılan, yenilebilir meyve ve yaprakları olan çin'e özgü bir çalı | theezan tea (sageretia theezans) n. |
Military | ||
Military | sıklıkla muhafız olarak kullanılan çeşitli yerel ispanyol piyade alayı askerine verilen ad | miquelet n. |
Military | sıklıkla muhafız olarak kullanılan çeşitli yerel ispanyol piyade alayı askerine verilen ad | miquelet n. |
Music | ||
Music | caz ve pop gibi modern müziklerde sıklıkla kullanılan, majör üçlüden ve üzerine majör yedinci eklenmiş kök sesten oluşan bir akor | major seventh chord n. |
Bookbindery | ||
Bookbindery | ciltçilikte sıklıkla kullanılan işlenmiş yağlı deri | turkey n. |