sandwiched - Türkisch Englisch Wörterbuch

sandwiched

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "sandwiched" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
sandwich n. sandviç
Eat a sandwich, then give me some peace.
Bir sandviç ye, sonra da beni azıcık rahat bırak.

More Sentences
General
sandwich n. tabakalı
sandwich n. sandviçe benzeyen şey
sandwich n. tek bir şeyi sarmalayan benzer iki nesne
sandwich v. sıkıştırmak
sandwich v. arasına sıkıştırmak
Technical
sandwich n. katlı karma
Gastronomy
sandwich n. ekmek arası
Geography
sandwich n. massachusetts eyaletinde yerleşim yeri
sandwich n. ingiltere'de yerleşim yeri
sandwich n. illinois eyaletinde şehir
sandwich n. new hampshire eyaletinde yerleşim yeri
British Slang
sandwich n. üçlü seks
Metallurgy
sandwich n. dış yüzeyi ince ve yüksek mukavemetli, çekirdeği kalın ve düşük mukavemetli olan kompozit yapılı malzeme

Bedeutungen, die der Begriff "sandwiched" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 191 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
make a sandwich v. sandviç yapmak
I made a sandwich for you.
Senin için sandviç yaptım.

More Sentences
eat a sandwich v. sandviç yemek
Tom was eating a sandwich.
Tom bir sandviç yiyordu.

More Sentences
Gastronomy
turkey sandwich n. hindili sandviç
Do you want a turkey sandwich?
Hindili sandviç ister misin?

More Sentences
ham sandwich n. jambonlu sandviç
I made you a ham sandwich.
Sana jambonlu sandviç yaptım.

More Sentences
cheese sandwich n. peynirli sandviç
I ate one cheese sandwich and I'd like another.
Bir peynirli sandviç yedim ve bir tane daha istiyorum.

More Sentences
tuna fish sandwich n. ton balıklı sandviç
Tom sat down at the counter and ate a tuna fish sandwich.
Tom tezgâha oturdu ve bir ton balıklı sandviç yedi.

More Sentences
chicken sandwich n. tavuklu sandviç
Tom ate a grilled chicken sandwich.
Tom ızgara bir tavuklu sandviç yedi.

More Sentences
tuna sandwich n. ton balıklı sandviç
I love eating toasted cheese and tuna sandwiches.
Kızarmış peynirli ve ton balıklı sandviç yemeyi seviyorum.

More Sentences
General
sandwich man n. sırtında reklamla dolaşan adam
sandwich plate n. sandviç tabağı
toasted sandwich n. tost
sandwich film n. sandviç film
open face sandwich n. tek dilim sandviç
sandwich tern n. kara gagalı sumru
sandwich tern n. sandviç deniz kırlangıcı
sandwich construction n. sandviç yapı
sandwich board n. ilan levhası
south georgia and the south sandwich islands n. güney georgia ve güney sandviç adaları
chain of sandwich shops n. sandviççi zinciri
club sandwich n. kulüp sandviç
club sandwich n. klüp sandviç
ulrich sandwich n. tek dilim/açık sandviç
open faced sandwich n. tek dilim/açık sandviç
open face sandwich n. tek dilim/açık sandviç
open sandwich n. tek dilim/açık sandviç
rasher sandwich n. beykınlı sandviç
bacon sandwich n. domuz pastırmalı sandviç
rasher sandwich n. domuz pastırmalı sandviç
bacon sandwich n. beykınlı sandviç
fried egg sandwich n. yağda yumurtalı sandviç
sandwich bag n. sandviç poşeti
mixed sandwich n. karışık sandviç
tavern sandwich n. kavrulmuş kıymayla yapılan hamburger
whole sandwich n. tam sandviç
sandwich maker n. tost makinesi
sandwich bar n. ana ürünü sandviç olan restoran veya büfe
sandwich between v. iki şeyin arasına sıkıştırmak
sandwich [us] adj. akşam yemeğinden daha küçük porsiyonlu (yemek)
Phrasals
sandwich (someone or something) between (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasına sıkıştırmak
Colloquial
dagwood sandwich n. kocaman, kat kat sandviç
hero (sandwich) n. baget sandviç
barley sandwich n. öğlen birası
prawn-sandwich adj. davet üzerine maça giden (futbol seyircisi)
prawn-sandwich adj. fanatik olmayan (futbol seyircisi)
Idioms
a sandwich shy of a picnic n. bir tahtası eksik
a sandwich shy of a picnic n. gelgit akıllı
a sandwich shy of a picnic n. kıt zekalı
a sandwich shy of a picnic n. kafadan kontak
a sandwich shy of a picnic n. ahmak/bön/mankafa
bite of the reality sandwich n. gerçeklik sandviçini ısırma
bite of the reality sandwich n. ayakları yere basma
bite of the reality sandwich n. hayal aleminden çıkma
bite of the reality sandwich n. şapkayı/takkeyi önüne koyup düşünme
submarine (sandwich) n. uzun sandviç
submarine (sandwich) n. (bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç
submarine (sandwich) n. bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç
submarine (sandwich) n. öksüz doyuran sandviç
hero sandwich n. uzun sandviç
hero sandwich n. (bütün) bir ekmek/francala arasına yapılan sandviç
hero sandwich n. bütün bir francala içine et
hero sandwich n. peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç
hero sandwich n. öksüz doyuran sandviç
one sandwich short of a picnic n. aptal
a sandwich short of a picnic n. bir tahtası eksik
a sandwich short of a picnic n. aklı kıt
a sandwich short of a picnic n. deli
a sandwich short of a picnic n. aptal
a sandwich short of a picnic n. kaçık
a sandwich short of a picnic n. kafadan kontak
a sandwich short of a picnic n. mankafa
jam sandwich [uk] n. ekmek arası reçel
jam sandwich [uk] n. reçelli sandviç
soup sandwich n. çorba olmuş şey
soup sandwich n. karman çorman şey
soup sandwich n. karmakarışık şey
soup sandwich n. kontrol edilemez şey
soup sandwich n. çılgın kimse
soup sandwich n. kaçık kimse
soup sandwich n. kontrolden çıkmış kimse
soup sandwich n. aklını kaçırmış/deli kimse
the meat in the sandwich n. arada kalan taraf
the meat in the sandwich n. arada kalıp zor duruma düşen kişi
the meat in the sandwich n. bir anlaşmazlığın arasında kalan kişi
take a bite of the reality sandwich v. gerçeklik sandviçini ısırmak
take a bite of the reality sandwich v. ayakları yere basmak
take a bite of the reality sandwich v. hayal aleminden çıkmak
take a bite of the reality sandwich v. şapkayı/takkeyi önüne koyup düşünmek
be one sandwich short of a picnic v. aptalın teki olmak
be the meat in the sandwich v. arada kalmak
be the meat in the sandwich v. arada zor duruma düşen olmak
give someone a knuckle sandwich v. birine tokat/yumruk atmak
one sandwich short of a picnic expr. akılsız
Trade/Economic
sandwich man (uk) n. insandan reklam panosu
sandwich man (uk) n. insan reklam panosu
sandwich man (uk) n. yürüyen reklam panosu
Technical
sandwich layer n. ara tabaka
sandwich layer n. ara katman
sandwich coin n. kaplamalı madeni para
sandwich kiln n. katlı fırın
sandwich material n. katlı gereç
sandwich structures n. katlı yapılar
sandwich construction n. katlı çatkı
sandwich composite n. sandviç şeklinde kompozit
sandwich material n. sandviç gereç
sandwich composite n. sandviç karma
sandwich structures n. sandviç yapılar
sandwich construction n. sandviç yapı
sandwich compound n. sandviç bileşik
sandwich rolling n. sandviç haddeleme
sandwich patterned insulated panel n. sandviç modelli yalıtım panel
sandwich beam n. sandviç kiriş
sandwich beam n. iki kalas arasında yer alan çelik levhadan oluşan bir bileşik kiriş
Construction
vertical sandwich panels n. dikey sandviç paneller
sandwich panel n. sandviç pano
sandwich panel n. sandviç panel
sandwich system n. sandviç sistemi
sandwich slab n. sandviç plak
sandwich construction n. sandviç inşaat
sandwich construction n. sandviç yapı
sandwich wall n. sandviç duvar
sandwich plate n. sandviç levha
sandwich girder n. sandviç kiriş
Automotive
sandwich structure n. sandviç yapı
sandwich construction n. sandviç yapı
Aeronautic
corrugated sandwich n. ondüleli sandviç
honeycomb sandwich n. petekli sandviç yapı
Medical
sandwich elisa n. sandviç elısa
sandwich graft n. sandviç greft
Psychology
sandwich generation n. sandviç kuşak
Gastronomy
bacon-lettuce-tomato sandwich n. domates, marul ve domuz pastırması dilimleriyle yapılan sandviç
submarine sandwich n. italyan sandviçi
submarine sandwich n. fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç
sub sandwich n. italyan sandviçi
sub sandwich n. fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç
cuban sandwich n. italyan sandviçi
cuban sandwich n. fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç
italian sandwich n. italyan sandviçi
italian sandwich n. fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç
hero sandwich n. italyan sandviçi
hero sandwich n. fransız ekmeğinin arasına konan et, peynir, domates, soğan, marul ve çeşni ile yapılan sandviç
fish sandwich n. balıklı sandviç
meatball sandwich n. ekmek arası köfte
grilled fish sandwich n. ekmek arası balık
fried fish sandwich n. ekmek arası balık
peanut butter and jam sandwich n. fıstık ezmeli ve reçelli sandviç
peanut butter and jelly sandwich n. fıstık ezmeli ve reçelli sandviç
salami sandwich n. salamlı sandviç
sandwich toaster n. tost makinesi
sandwich loaf n. tost ekmeği
club sandwich n. üç katlı bir sandviç
victoria sandwich n. iki pandispanya arasında marmelat dolgusu bulunan bir kek çeşidi
reuben sandwich n. reuben sandviçi
reuben sandwich n. çavdar ekmeği arasına konserve sığır eti, isviçre peyniri ve lahana turşusu koyularak hazırlanan ızgara sandviç
loose-meat sandwich n. kavrulmuş kıymayla yapılan hamburger
open sandwich n. üstü açık sandviç
open-face sandwich n. üstü açık sandviç
clubhouse sandwich n. kulüp sandviç
sandwich cake n. arasında dolgu malzemesi olan çok katlı pasta
sandwich cake n. kat kat kremalı pasta
grilled cheese sandwich n. kaşarlı tost
Physics
sandwich plates n. sandviç plaklar
Zoology
sandwich tern n. deniz kırlangıcı
sandwich tern n. kara gagalı sumru
Social Sciences
sandwich generation n. kendi ebeveynlerine bakarken aynı zamanda kendi çocuklarına da bakan insan grubu
sandwich generation n. 30-40'lı yaşlarda olup hem yaşlanan ebeveynlerinin hem de çocuklarının bakımıyla aynı anda ilgilenen jenerasyon
Education
sandwich course n. pratik ve akademik çalışmaların art arda dönemlerde dönüşümlü yapıldığı ders
Geography
sandwich islands n. (eski adıyla) havai
Slang
one sandwich short of a picnic n. kuş beyinli
bacon sandwich n. kuku
knuckle sandwich n. yumruk
knuckle sandwich n. yüze atılan yumruk
knuckle sandwich n. ağıza atılan yumruk
one sandwich short of a picnic expr. aptalın teki
one sandwich short of a picnic expr. beyinsiz
one sandwich shy of a picnic expr. aptal
one sandwich shy of a picnic expr. akılsız
one sandwich shy of a picnic expr. kuş beyinli
one sandwich shy of a picnic expr. beyinsiz
one sandwich shy of a picnic expr. bir tahtası eksik
one sandwich shy of a picnic expr. aklı noksan
British Slang
sausage sandwich n. bir erkek iki kadının yaptığı seks
sausage sandwich n. bir erkek iki kadınlı grup seks
one sandwich short of a picnic n. çılgın
one sandwich short of a picnic n. cins
vertical bacon sandwich n. dudakları belirgin vajina
sausage sandwich n. kadının memeleri arasında yapılan mastürbasyon
jam sandwich n. polis arabası
one sandwich short of a picnic expr. bir tahtası eksik
one sandwich short of a picnic expr. garip
one sandwich short of a picnic expr. kaçık
one sandwich short of a picnic expr. tuhaf