the air - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

the air



Bedeutungen von dem Begriff "the air" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Idioms
the air n. kovulma
the air n. reddedilme
the air n. red
the air n. havasını alma

Bedeutungen, die der Begriff "the air" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 347 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
on the air n. radyo tv yayında
any of three radiations of heat falling in succession from the sun to the air n. cemre
castle in the air n. hayal
castle in the air n. hulya
condition of the air n. havanın durumu
build castles in the air v. hayal kurmak
take the air v. dışarıya çıkmak
clear the air v. şüpheleri gidermek
leave up in the air v. sallantıda bırakmak
remain in the air v. havada durmak
hang in the air v. havada asılı kalmak
be on the air v. yayında olmak
go for a walk in the fresh air v. hava almak
take the air v. dışarıya çıkıp dolaşmak
beat the air v. havanda su dövmek
go off the air v. tv yayına son vermek
take the air v. hava almak
be off the air v. yayında olmamak
beat the air v. akıntıya kürek çekmek
fire the gun into the air v. havaya ateş etmek
build castles in the air v. hayallere kapılmak
go off the air v. yayını kesmek
go off the air v. yayına ara vermek
go off the air v. yayına son vermek
fire one’s gun up in the air v. havaya ateş etmek
pollute the air v. havayı kirletmek
exhale the air inhaled v. alınan havayı geri vermek
exhale the air breathed v. alınan havayı geri vermek
beat the air v. boşuna uğraşmak
toss in the air v. havaya atmak
take the air v. yurt dışına çıkmak
take the air v. gezintiye çıkmak
take the air v. tüymek
take the air v. sıvışmak
take the air v. (radyo) program yayınına başlamak
in the air adj. karara bağlanmamış
up in the air adj. karar verilmemiş
up in the air adj. neticeye bağlanmamış
in the air adj. olası
off the air adj. yayında değil (radyo, tv)
up in the air adj. kararlaştırılmamış
hung in the air adj. havada asılı kalımış
up in the air adj. sonu henüz belli olmamış
off the air adj. yayında değil
in the air adj. ortalıkta dolaşan
in the air adj. kararlaştırılmamış
on-the-air adj. yayında
off-the-air adj. yayında olmayan
off-the-air adj. yayında değil
from the air adv. havadan
on the air adv. yayında
over the air adv. havadan
in the air adv. kritik noktada
in the open air adv. açıkta
in the air adv. askıda
in the air adv. havada
in the open air adv. açık havada
in the air adv. herkesin aklında
in the air adv. dönemin hakim duygu, atmosfer veya ruh halinde
the air conditioning doesn't work expr. klima çalışmıyor
a good row clears the air expr. iyi bir kavga havayı yumuşatır.
in the air expr. sinirlenmiş
in the air expr. küplere binmiş
in the air expr. kanat taarruzu veya dönüş hareketlerine karşı önemli bir engelle korunmayan
Phrases
with one's head in the air expr. burnu havada
love is in the air expr. havada aşk kokusu var
love is in the air expr. havada aşk var
Colloquial
a bear in the air n. polis helikopteri
a bear in the air n. uçakta veya helikopterdeki polis
bear in the air n. polis helikopteri
bear in the air n. uçakta veya helikopterdeki polis
castle in the air n. dalıp gitme
castle in the air n. dalgınlık
take the ad off the air v. reklamı yayından kaldırmak
disappear in the air v. buhar olup uçmak
melt in the air v. buhar olup uçmak
vanish in the air v. buhar olup uçmak
take the air v. hava almak için yürüyüşe çıkmak
take the air v. hava almak
melt in the air v. iz bırakmadan kaybolmak
disappear in the air v. iz bırakmadan kaybolmak
vanish in the air v. iz bırakmadan kaybolmak
castle in the air expr. ayakta uyuma
in the air expr. boşlukta kalmış
in the air expr. belirsiz
excitement is in the air expr. heyecan dorukta
in the air expr. havada kalmış
in the air expr. karara bağlanmamış
in the name of the law put your hands in the air expr. kanun namına ellerini kaldır
in the air expr. muallakta
Idioms
a bear in the air n. hava polisi
bear in the air n. hava polisi
a bear in the air n. hava yolları polisi
bear in the air n. hava yolları polisi
a nip in the air n. soğuk hava
castle in the air n. boş hayal
castle in the air n. olmayacak hayal
castles in the air n. boş hayaller
castles in the air n. olmayacak hayaller
castles in the air n. hayaller
castles in the air n. hülyalar
throw one's hands up in the air v. pes etmek
throw one's hands up in the air v. havlu atmak
give (one) the air v. (arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek
give (one) the air v. (arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek
give (one) the air v. (arkadaşlık teklifini) elinin tersiyle itmek
give (one) the air v. (arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek
give (one) the air v. ilişkiyi/arkadaşlığı kesmek/bitirmek
give (one) the air v. evlenmekten vazgeçmek
give (one) the air v. nişanı atmak/bozmak
give (one) the air v. (çalışanını) işten çıkarmak
give (one) the air v. (çalışanını) kapı dışarı etmek
give (one) the air v. (çalışanını) kapı önüne koymak
give (one) the air v. (çalışanına) tekmeyi basmak
give (one) the air v. (çalışanına) kapıyı göstermek
give (one) the air v. (çalışanıyla) ilişkiyi kesmek/bitirmek
give (one) the air v. (çalışanının) işine son vermek
give someone the air v. (arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek
give someone the air v. (arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek
give someone the air v. (arkadaşlık teklifini) elinin tersiyle itmek
give someone the air v. (arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek
give someone the air v. ilişkiyi/arkadaşlığı kesmek/bitirmek
give someone the air v. evlenmekten vazgeçmek
give someone the air v. nişanı atmak/bozmak
give someone the air v. (çalışanını) işten çıkarmak
give someone the air v. (çalışanını) kapı dışarı etmek
give someone the air v. (çalışanını) kapı önüne koymak
give someone the air v. (çalışanına) tekmeyi basmak
give someone the air v. (çalışanına) kapıyı göstermek
give someone the air v. (çalışanıyla) ilişkiyi kesmek/bitirmek
give someone the air v. (çalışanının) işine son vermek
get the air v. reddedilmek
get the air v. kapı önüne konulmak
be left hanging in the air v. askıda olmak
be up in the air v. askıda olmak
keep/have balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
put one's finger in the air v. başkalarının yolundan gitmek
stick one's nose up in the air v. burnu havada olmak
one's nose is in the air v. burnu havada olmak
have one's nose in the air v. burnu havada olmak
be in the air v. çok yakında meydana gelecek olmak
go up in the air v. dinden imandan çıkmak
turn the air blue v. fazla küfretmek
take the air v. hava almak
clear the air v. havayı yumuşatmak
be in the air v. havada(mutluluk vb. kokusu) olmak
clear the air v. havalandırmak
beat the air v. havanda su dövmek
cut the air with a knife v. elektriklenmek
clear the air v. havayı temizlemek
get the air v. havasını/hava almak
cut the air with a knife v. gerginleşmek
go up in the air v. muallakta kalmak
be up in the air v. kararlaştırılmamış olmak
have one's nose in the air v. kibirli olmak
go up in the air v. öfkeden köpürmek
leave someone up in the air v. muallakta bırakmak
build castles in the air v. olmayacak duaya amin demek
stick one's nose up in the air v. kendini beğenmiş olmak
be up in the air v. karar verilmemiş olmak
build castles in the air v. kendi kendine gelin güvey olmak
have one's nose in the air v. kendini beğenmiş olmak
turn the air blue v. küfredip durmak
stick one's nose up in the air v. kibirli davranmak
turn the air blue v. küfretmek
turn the air blue v. sövmek
turn the air blue v. sövüp saymak
clear the air v. sis bulutunu dağıtmak
go up in the air v. sinirden çatlamak
clear the air v. şüpheleri gidermek
go up in the air v. sinirden küplere binmek
go up in the air v. tepesi atmak
be left hanging in the air v. (sorun vb) çözülmemiş olmak
keep/have balls in the air v. yoğun olmak
pluck something out of the air v. (sayı vb.) uydurmak
get the air v. terkedilmek
get the air v. geri çevrilmek
get the air v. istenmemek
get the air v. kapı dışarı edilmek
get the air v. işten atılmak
get the air v. kovulmak
fire (one's) pistol in the air v. ağır eleştirmemeye dikkat etmek
fire (one's) pistol in the air v. tartışma/münakaşa esnasında birini kırmamaya dikkat etmek
fire (one's) pistol in the air v. tartışma/münakaşa esnasında birine direkt suçlama veya eleştiri yöneltmemek
fire (one's) pistol in the air v. tartışma/münakaşa esnasında temkinli konuşmak
fire (one's) pistol in the air v. tartışma/münakaşa esnasında direkt vurucu sözler söylememek
fire (one's) pistol in the air v. tartışma/münakaşa esnasında birini topa tutmamak
hang in the air v. havada kalmak
give (one) the air v. (birini) terk etmek
give (one) the air v. (birinin) kıçına tekmeyi basmak
give (one) the air v. (birini) reddetmek
give (one) the air v. (birini) başından atmak
give (one) the air v. (bir çalışana) yol vermek
give (one) the air v. (birini) kapının önüne koymak
give someone the air v. birini terk etmek
give someone the air v. birinin kıçına tekmeyi basmak
give someone the air v. birini reddetmek
give someone the air v. bir çalışana yol vermek
give someone the air v. birini kapının önüne koymak
give someone the air v. birini başından atmak
juggle balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
juggle balls in the air v. altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
juggle balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
pluck (something) from the air v. (bir şeyi) tesadüfen yapmak
pluck (something) from the air v. (bir şeyi) gelişigüzel söylemek
pluck something from the air v. (bir şeyi) tesadüfen yapmak
pluck something from the air v. (bir şeyi) gelişigüzel söylemek
have too many balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air v. altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
be left hanging (in the air) v. askıda olmak/kalmak
be left hanging (in the air) v. havada kalmak
be left hanging (in the air) v. çözümlenmemiş olmak
be left hanging (in the air) v. değinilmemiş olmak
be left hanging (in the air) v. çözümsüz kalmak
clear the air v. şüpheleri gidermek
clear the air v. havayı yumuşatmak
clear the air v. havayı temizlemek
clear the air v. havalandırmak
clear the air v. sis bulutunu dağıtmak
fire (one's) pistol in the air v. havaya ateş etmek
have nose in the air v. burnu havada olmak
have nose in the air v. kibirli olmak
have nose in the air v. kendini beğenmiş olmak
keep (an amount of) balls in the air v. aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak
keep (an amount of) balls in the air v. (birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek
keep (an amount of) balls in the air v. aynı anda (birden çok) şeyle uğraşmak
keep (an amount of) balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
keep balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
keep balls in the air v. yoğun olmak
keep balls in the air v. aynı anda bir çok işi yürütmek
keep balls in the air v. birçok/birkaç işi bir arada yürütmek
keep balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
keep balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
juggle balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
juggle balls in the air v. yoğun olmak
juggle balls in the air v. aynı anda bir çok işi yürütmek
juggle balls in the air v. birçok/birkaç işi bir arada yürütmek
juggle balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
juggle balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
pluck (something) out of the air v. (bir şeyi) uydurmak
pluck (something) out of the air v. (bir şeyi) rastgele söylemek/üretmek
pluck (something) out of the air v. (bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak
pluck (something) out of the air v. (bir şeyi) gökten zembille indirmek
pluck (something) out of the thin air v. (bir şeyi) uydurmak
pluck (something) out of the thin air v. (bir şeyi) rastgele söylemek/üretmek
pluck (something) out of the thin air v. (bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak
pluck (something) out of the thin air v. (bir şeyi) gökten zembille indirmek
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) hiç yoktan yaratmak
pull (something) out of the/thin air v. şapkadan tavşan çıkarmak
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) yoktan var etmek
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) uydurmak
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) rastgele söylemek/üretmek
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) tesadüfen ortaya çıkarmak
pull (something) out of the/thin air v. (bir şeyi) gökten zembille indirmek
stick nose up in the air v. burnu havada olmak
stick nose up in the air v. kendini beğenmiş olmak
stick nose up in the air v. kibirli davranmak
free as the air adj. kuş kadar özgür
free as the air adj. kuş kadar hür
up in the air adj. muallakta
one's nose is in the air expr. burnu havada
nose-in-the-air expr. burnu havada
with one's nose in the air expr. burnu havada
with one's nose in the air expr. burnu havalarda
free as the air expr. dertsiz tasasız
as free as the air expr. kuş kadar özgür
as free as the air expr. kuş kadar hür
with one's nose in the air expr. kibirli
with one's nose in the air expr. kendini beğenmiş
too many balls in the air expr. işi başından aşma
too many balls in the air expr. yapacak dünya kadar işi olma
(one's) nose is (always) in the air expr. (birinin) burnu (hep) havada
(one's) nose is (always) in the air expr. (biri hep) kibirli
up in the air about (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ilgili kararsız
up in the air about (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ilgili muallakta
with your nose in the air expr. burnu havalarda
with your nose in the air expr. burnu havada
with your nose in the air expr. kendini beğenmiş
with your nose in the air expr. kibirli
Speaking
you're on the air expr. canlı yayındasınız
it is all in the air as yet expr. fol yok yumurta yok
the air is very polluted expr. hava çok kirli
get your hands in the air! expr. ellerinizi kaldırın!
turn on the air conditioner expr. klimayı aç
the air I breathe expr. soluduğum hava
she's on the air expr. radyoda söylüyor
do you prefer watching tv to walking in the open air? expr. tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih ediyor musun?
do you prefer watching tv to walking in the open air? expr. tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih eder misin?
Trade/Economic
action of the air n. atmosferin tesiri
Politics
european organisation for the safety of air navigation n. avrupa hava seyrüsefer emniyeti teşkilatı
committee on the movement of air or sea passengers' baggage n. hava veya deniz yolcularının bagajlarının dolaşımı komitesi
advisory committee on application of the legislation on access for community air carriers to intra-community air routes n. topluluk hava taşıyıcılarının topluluk içi hatlara girişi hakkındaki mevzuatın uygulanması danışma komitesi
Technical
ram air and the fan n. aerodinamik havalandırma
through-the-wall air conditioner n. duvar geçişli klima cihazı
nitrogen gas in the air n. havadaki azot gazı
nitrogen in the air n. havadaki azot
rotation of the incoming air n. hava dolaşımı
relative humidity of the air n. havanın izafi nemliliği
condition of the air n. havanın durumu
pressure of the air n. hava basıncı
the internal unit (of the air conditioner) n. klima iç ünitesi
hot-air pipe supplying the compartments n. kompartıman tevzi kanalı
air getting trapped in the pump n. pompanın hava yapması
resistance to hardening under the influence of heat and air n. sıcaklık ve havanın etkisiyle sertleşmeye karşı direnç
Informatics
over the air software update n. kablosuz yazılım güncellemesi
Telecom
over the air control n. havadan denetim
over the air rekeying n. havadan yeniden anahtarlama
over-the-air rekeying n. havadan yeniden anahtarlama
over the air n. kablosuz iletişim sistemlerinin kullandığı yöntem
Television
on the air adv. düzenli yayınlanarak
Textile
determination of maturity by the air flow method n. hava akış metodu ile olgunluk tayini
Construction
determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure n. hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi
Automotive
the air released n. çıkan hava
Aeronautic
european organisation for the safety of air navigation n. avrupa hava seyrüsefer emniyeti teşkilatı
rule of the air n. havacılık kuralı
Marine
certificate for the air-conditioner/refrigerator plant system n. gemi geneli hava sıcaklığı ayarlayıcısı ve buzdolabı sertifikası
certificate for the air reservoir n. hava biriktiricisi sertifikası
certificate for the air compressor n. hava kompresörü sertifikası
Mining
determination of the reactivity to air n. havayla etkileşimin (reaktivite) tayini
Medical
air bubbles in the blood sample n. kan örneği içinde kalan hava kabarcıkları
entrance of air into the pleural cavity n. plevral boşluğa hava girmesi
Environment
measurement of the permeability to air of a powder bed under steady-state flow conditions n. kararlı akış şartları altında toz yatağın hava geçirgenliğinin ölçülmesi
Meteorology
hole in the air n. hava boşluğu
Military
general of the air force n. hava kuvvetleri komutanlığı (rütbesi)
general of the air force n. hava kuvvetleri komutanı
air national guard of the united states n. abd hava milli muhafız teşkilatı
air force of the united states n. abd hava kuvvetleri
the air national guard of the united states n. abd hava milli muhafız teşkilatı
the european air chiefs conference n. avrupa hava kuvvetleri komutanları konferansı
chief of the air staff n. hava kuvvetleri komutanı
rules of the air n. hava seyrüsefer kuralları
department of the air force n. hava kuvvetleri bakanlığı
the air reserve n. hava kuvvetleri ihtiyat teşkilatı
commander of the turkish air forces n. hava kuvvetleri komutanı
secretary of the air n. hava kuvvetleri bakanı
in the air n. yan saldırılara karşı güçlü engellerle korunmayan
women in the air force (waf) n. kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program
marshal of the royal air force n. kraliyet hava kuvvetleri mareşali
marshal of the royal air force n. ingiliz kraliyet hava kuvvetlerindeki en yüksek rütbe
launch a wide range air supported operation in the region v. bölgede hava destekli geniş çaplı operasyon başlatmak
waf (women in the air force) abrev. kadınların abd hava kuvvetleri'nde görev yapmasını sağlayan bir program
Sport
action in the air n. havadaki hareket
Art
en plein air (in the open air) n. açık hava
en plein air (in the open air) expr. açık havada
Slang
a bear in the air n. uçak ya da helikopterdeki polis
a bear in the air n. havadaki ayı