| 1 |
audit |
denetim |
n. |
|
- The internal audit report will be ready next week.
- İç denetim raporu önümüzdeki hafta hazır olacak.
- This Audit Progress Board will ensure effective and rigorous follow-up to internal audits.
- Denetim İlerleme Kurulu, iç denetimlerin etkin ve titiz bir şekilde takip edilmesini sağlayacaktır.
- Parliament wanted financial inspection and audit functions to be separated.
- Parlamento mali teftiş ve denetim işlevlerinin ayrılmasını istedi.
- We have to take seriously the claims that a proper audit into the firms was not carried out.
- Firmalara yönelik uygun bir denetim yapılmadığı yönündeki iddiaları ciddiye almak zorundayız.
- Will you be adding that into your audit progress committee's work?
- Denetim İlerleme Komitenizin çalışmalarına bunu da ekleyecek misiniz?
- We will also carry out an ex post audit.
- Ayrıca bir harcama sonrası denetim de gerçekleştireceğiz.
- However, a good audit is not in itself a miracle cure.
- Ancak, iyi bir denetim kendi başına mucizevi bir tedavi değildir.
- I have just heard now that an audit progress board is going to be set up by the Commission.
- Komisyon tarafından bir denetim ilerleme kurulu oluşturulacağını şimdi duydum.
- All together there are around 5100 Auditors/Controllers performing audit tasks in Turkey.
- Türkiye'de toplamda yaklaşık 5100 Denetçi/Kontrolör denetim görevi yürütmektedir.
- A Steeler approved special audit will give us peace.
- Steeler onaylı özel denetim içimizi rahatlatacaktır.
- A Steeler approved special audit will give us peace.
- Steeler onaylı bir özel denetim bizi rahat hissettirecek.
- A Steeler approved special audit will give us peace.
- Steeler onaylı özel bir denetim bizi rahat ettirecektir.
Show More (9)
|
| 2 |
audit |
hesapları denetlemek |
v. |
|
- The company has been audited by an independent accountant.
- Şirketin hesapları bağımsız bir muhasebeci tarafından denetlenmiştir.
- The accounts have been audited.
- Hesaplar denetlenmektedir.
- The accounts have been audited.
- Hesaplar denetlendi.
Show More (0)
|
| 3 |
audit |
denetlemek |
v. |
|
- We're being audited.
- Denetleniyoruz.
- You're being audited.
- Denetleniyorsun.
Show More (-1)
|
| 4 |
audit |
dersi kredisiz almak |
v. |
|
- She decided to audit the course for academic exploration.
- Akademik araştırma amacıyla dersi kredisiz olarak almaya karar verdi.
Show More (-2)
|
| 5 |
audit |
inceleme |
n. |
|
- They are conducting a nationwide audit of endangered species.
- Nesli tükenmekte olan türlere yönelik ülke çapında bir inceleme yürütüyorlar.
Show More (-2)
|
| 6 |
audit |
denetleme |
n. |
|
- So the only way for us to audit issues concerning Europol in the context of a particular contract.
- Dolayısıyla Europol ile ilgili konuları belirli bir sözleşme bağlamında denetlememizin tek yolu budur.
Show More (-2)
|
