| 1 |
check |
kontrol etmek |
v. |
|
- We checked the air mattress for holes.
- Havalı yatakta delik var mı diye kontrol ettik.
- I called to check whether my size is in stock.
- Bedenimin stokta olup olmadığını kontrol etmek için aramıştım da.
- Could I ask that we check the audio or video tapes of that voting procedure to establish the actual position?
- Gerçek durumu tespit etmek için bu oylama prosedürünün ses veya video kayıtlarını kontrol etmemizi isteyebilir miyim?
- We will have to check to see whether all of this is sufficient.
- Tüm bunların yeterli olup olmadığını kontrol etmemiz gerekecek.
- We shall check all this.
- Tüm bunları kontrol edeceğiz.
- We will check that between now and Strasbourg.
- Şimdi ve Strazburg arasında bunu kontrol edeceğiz.
- In regard to your second question, I will have to check this and obtain information before I can reply.
- İkinci sorunuzla ilgili olarak cevap vermeden önce bunu kontrol etmem ve bilgi edinmem gerekecek.
- I am starting from the premise that all journalists attempt to do their job correctly and that they check their sources.
- Tüm gazetecilerin işlerini doğru yapmaya çalıştıkları ve kaynaklarını kontrol ettikleri varsayımından yola çıkıyorum.
- We shall check that and make sure that it is correct.
- Bunu kontrol edeceğiz ve doğru olduğundan emin olacağız.
- The agencies must be evaluated within not more than three years to check they are operating as they should.
- Ajanslar, olması gerektiği gibi çalışıp çalışmadıklarını kontrol etmek için en fazla üç yıl içinde değerlendirilmelidir.
- We will of course check these tapes as you have asked.
- Talep ettiğiniz gibi elbette bu kayıtları kontrol edeceğiz.
- Of course, it is important that we should check that there is an adequate legal base.
- Elbette yeterli yasal zeminin olup olmadığını kontrol etmemiz önemlidir.
- What national parliaments must improve on doing is to scrutinise and check the executive power of the Council.
- Ulusal parlamentoların daha iyi yapmaları gereken şey, Konsey'in yürütme gücünü incelemek ve kontrol etmektir.
- Please look into this very carefully and check who signed the slip.
- Lütfen bunu çok dikkatli bir şekilde inceleyin ve belgeyi kimin imzaladığını kontrol edin.
- I can assure you that the translation service will check this.
- Tercüme servisinin bunu kontrol edeceği konusunda sizi temin edebilirim.
- I am starting from the premise that all journalists attempt to do their job correctly and that they check their sources.
- Tüm gazetecilerin işlerini doğru yapmaya çalıştıkları ve kaynaklarını kontrol ettikleri ön kabulünden yola çıkıyorum.
- Ideally, this should check the growth in road freight transport resulting from enlargement of the Union.
- İdeal olarak bu, Birliğin genişlemesinden kaynaklanan karayolu yük taşımacılığındaki büyümeyi kontrol etmelidir.
- We have been asked to check that we have a quorum.
- Yeterli çoğunluğa sahip olup olmadığımızı kontrol etmemiz istendi.
- We make our judgements from reports like this and the missions we send to check on things like this.
- Kararlarımızı bu gibi raporlardan ve bu gibi şeyleri kontrol etmek üzere gönderdiğimiz misyonlardan alıyoruz.
- The European Union and the ILO must check that these working guidelines are consistently adhered to.
- Avrupa Birliği ve ILO bu çalışma kılavuzlarına tutarlı bir şekilde uyulup uyulmadığını kontrol etmelidir.
- These methods are used by the food control authorities to check foods on the market.
- Bu yöntemler gıda kontrol yetkilileri tarafından piyasadaki gıdaları kontrol etmek için kullanılmaktadır.
- What is the use of laws if we do not check that they are obeyed?
- Eğer yasalara uyulup uyulmadığını kontrol etmezsek yasalar ne işe yarar?
- I believe it is only right that you should check up on how the groups vote.
- Grupların nasıl oy kullandığını kontrol etmenizin doğru olduğuna inanıyorum.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Alıntılanan türlerin rahat bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek şu anda son derece zor.
- We must have proper checks on the readiness and the value of our contingency plan.
- Acil durum planımızın hazır olup olmadığını ve değerini uygun bir şekilde kontrol etmeliyiz.
- Of course, it is important that we should check that there is an adequate legal base.
- Elbette, yeterli bir yasal dayanak olup olmadığını kontrol etmemiz önemlidir.
- As I assured you, we will check the linguistic versions.
- Size temin ettiğim gibi, dil versiyonlarını kontrol edeceğiz.
- Wait until the end of December and then you can check if the Commission is doing its job.
- Aralık sonuna kadar bekleyin ve o zaman Komisyon'un işini yapıp yapmadığını kontrol edebilirsiniz.
- We should, I think, also check whether our ambassadors in Geneva should be galvanised a bit more.
- Bence Cenevre'deki büyükelçilerimizin biraz daha harekete geçirilmesi gerekip gerekmediğini de kontrol etmeliyiz.
- Wait until the end of December and then you can check if the Commission is doing its job.
- Aralık sonuna kadar bekleyin ve o zaman Komisyonun işini yapıp yapmadığını kontrol edebilirsiniz.
- We will of course check these tapes as you have asked.
- İstediğiniz gibi bu kasetleri elbette kontrol edeceğiz.
- Let me check the details and I will get back to you with the results of my enquiries.
- Ayrıntıları kontrol edeyim ve araştırmalarımın sonuçlarıyla birlikte size geri döneceğim.
- I can assure you that the translation service will check this.
- Sizi temin ederim ki çeviri hizmeti bunu kontrol edecektir.
- We will check that and withdraw the amendment if, on reflection, we think we have gone too far.
- Bunu kontrol edeceğiz ve eğer çok ileri gittiğimizi düşünürsek değişikliği geri çekeceğiz.
- So we must give serious thought to how we can check this.
- Bunu nasıl kontrol edebileceğimizi ciddi bir şekilde düşünmeliyiz.
- I had an assistant check that I was indeed listed.
- Bir asistanıma gerçekten listede olup olmadığımı kontrol ettirdim.
- First of all, I would ask you to check and find out whether the President received this letter.
- Öncelikle sizden Başkan'ın bu mektubu alıp almadığını kontrol etmenizi ve öğrenmenizi rica ediyorum.
- The Commission will contact the relevant national authorities to check this.
- Komisyon bunu kontrol etmek üzere ilgili ulusal makamlarla temasa geçecektir.
- I had an assistant check that I was indeed listed.
- Bir asistanım gerçekten listede olup olmadığımı kontrol etti.
- We shall check all this and correct the Minutes, if necessary.
- Tüm bunları kontrol edeceğiz ve gerekirse Tutanakları düzelteceğiz.
- I will check the situation today.
- Bugün durumu kontrol edeceğim.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Şu anda alıntı yapılan türlerin yalnız bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek son derece zordur.
- You are quite right, and I shall check whether this has actually not been done.
- Çok haklısınız ve bunun gerçekten yapılıp yapılmadığını kontrol edeceğim.
- And please come down and check that they are yours.
- Ve lütfen aşağı inin ve onların size ait olup olmadığını kontrol edin.
- That gives us a second check with our trade strategy.
- Bu bize işlem stratejimizi ikinci kez kontrol etme imkanı sağlıyor.
- As architects, we had to check out the original blueprints.
- Mimarlar olarak orijinal planları kontrol etmemiz gerekiyordu.
- You can check out what your Kids and Employees are texting about.
- Çocuklarınızın ve Çalışanlarınızın ne hakkında mesajlaştığını kontrol edebilirsiniz.
- If you can check out Jessica's office, take it.
- Jessica'nın ofisini kontrol edebiliyorsanız, edin.
- I'm here because I own a bar and want to check out the scene.
- Buradayım çünkü bir barım var ve etrafı kontrol etmek istiyorum.
- Check the amount of free space in your hard disk.
- Sabit diskinizdeki boş alan miktarını kontrol edin.
- I heard a strange noise, so I went downstairs to check it out.
- Garip bir ses duydum ve kontrol etmek için aşağı indim.
- Check it only if you really want to delete this image.
- Sadece bu resmi gerçekten silmek istiyorsanız kontrol edin.
- Follow your instincts and check out your breeder.
- İçgüdülerinizi takip edin ve yetiştiricinizi kontrol edin.
- Well, sorry I woke you up, Professor, but we have to check out these things.
- Sizi uyandırdığım için üzgünüm Profesör ama bu şeyleri kontrol etmemiz gerekiyor.
- Look, since we're here, let's check the school.
- Bakın madem buraya geldik, okulu kontrol edelim.
- The medical team comes checks the patient in his bed first.
- Tıbbi ekip öncelikle gelip hastayı önce yatağında kontrol eder.
- Finally, check out the Greenwich market.
- Son olarak, Greenwich pazarını kontrol edin.
- If you want to catch the guy who killed him, check out his neighbor.
- Onu öldüren adamı yakalamak istiyorsanız, komşusunu kontrol edin.
- There's something I want to check out at the bookstore.
- Kitapçıda kontrol etmek istediğim bir şey var.
- Check the amount of free space in your hard disk.
- Sabit diskte bulunan boş alan miktarını kontrol edin.
- If you purchase a brand-new device, you ought to check what safety equipment is advised.
- Yepyeni bir araç satın alırsanız, hangi güvenlik ekipmanının tavsiye edildiğini kontrol etmelisiniz.
- I don't know if you'll like the film; check it out yourself.
- Filmi sevip sevmeyeceğinizi bilmiyorum; kendiniz kontrol edin.
- While you are at it, check out all the ports.
- Hazır başlamışken tüm bağlantı noktalarını kontrol edin.
- Take them to school, check their homework, nothing.
- Onları okula götürdüm, ödevlerini kontrol ettim, hiçbir şey işte.
- So check the technique first, understand it and memorise it.
- O yüzden önce tekniği kontrol edin, anlayın ve ezberleyin.
- If you purchase a brand-new device, you ought to check what safety equipment is advised.
- Yeni bir araç satın alırsanız hangi güvenlik ekipmanlarının önerildiğini kontrol etmelisiniz.
- So you need first to check out which account you have.
- Bu yüzden önce hangi hesaba sahip olduğunuzu kontrol etmeniz gerekiyor.
- Be sure to check out system requirements and other important information before you install.
- Yüklemeden önce sistem gereksinimlerini ve diğer önemli bilgileri kontrol ettiğinizden emin olun.
- You can check the presence/absence of a flash drive in the file manager.
- Dosya yöneticisinde bir flash sürücünün varlığını/yokluğunu kontrol edebilirsiniz..
- Get that prop fixed, and check out the tail.
- Pervaneyi tamir ettirin ve kuyruğu kontrol edin.
- That gives us a second check with our trade strategy.
- Bu bize işlem stratejimizi ikinci kez kontrol etme imkanı veriyor.
- Always check out the terms and conditions of the bonuses.
- Her zaman bonusların hüküm ve koşullarını kontrol edin.
- I'll check the flash drive first.
- Önce flaş belleği kontrol edeceğim.
- I guess the only thing I can do is check out every name on that list.
- Sanırım yapabileceğim tek şey listedeki her bir ismi kontrol etmek.
- Also, check out the result on the chrome.
- Ayrıca, krom üzerindeki sonucu da kontrol edin.
- Next, check out the result under natural light.
- Daha sonra sonucu doğal ışıkta kontrol edin.
- And before investing in equity, check out the business's long-term plans.
- Ve öz sermayeye yatırım yapmadan önce, işletmenin uzun vadeli planlarını kontrol edin.
- So check the technique first, understand it and memorise it.
- Bu yüzden önce tekniği kontrol edin, anlayın ve ezberleyin.
- Please check out this page before you continue.
- Devam etmeden önce lütfen bu sayfayı kontrol edin.
- Check it only if you really want to delete this image.
- Sadece bu görüntüyü gerçekten silmek istiyorsanız kontrol edin.
- That stock sounds good; I'll check it out.
- Bu stok kulağa hoş geliyor; kontrol edeceğim.
- Take them to school, check their homework, nothing.
- Onları okula götürün, ödevlerini kontrol edin, başka şey yok.
- The medical team comes checks the patient in his bed first.
- Sağlık ekibi gelip hastayı önce yatağında kontrol eder.
- Before shopping, check out what is already in your kitchen.
- Alışverişe çıkmadan önce mutfağınızda neler olduğunu kontrol edin.
- You need to check out how well-trained their inspectors are.
- Denetçilerinin ne kadar iyi eğitimli olduğunu kontrol etmeniz gerekir.
- This lets you see small text on a webpage or check out the pixels in a photo.
- Bu, bir web sayfasındaki küçük metinleri görmenizi veya bir fotoğraftaki pikselleri kontrol etmenizi sağlar.
- You two check out the victim's story, not a word to anybody.
- Siz ikiniz kurbanın hikayesini kontrol edin, kimseye tek kelime etmeyin.
- Did you check all the items on the shopping list?
- Alışveriş listesindeki tüm ürünleri kontrol ettin mi?
- Call me Monday morning to check on the status.
- Pazartesi sabahı durumu kontrol etmek için beni ara.
- How frequently do you check your mail?
- Mektuplarınızı ne sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- Tom always checks to verify that no dyes are in any food he buys.
- Tom her zaman satın aldığı yiyeceklerde boya maddesi olup olmadığını kontrol eder.
- I'll be back to check on you later.
- Sonra seni kontrol etmek için geri geleceğim.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom çeki yazmadan önce banka bakiyesini iki kez kontrol etti.
- That's easy enough to check.
- Kontrol etmesi kolay.
- We'll be back to check on you later.
- Seni kontrol etmek için daha sonra döneceğiz.
- We'll check.
- Biz kontrol edeceğiz.
- Where can I check my baggage?
- Bagajımı nerede kontrol ettirebilirim?
- Check back for updates.
- Gelişmeler için tekrar kontrol edin.
- I'm going to check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeceğim.
- Maybe I should check on them.
- Belki de onları kontrol etmeliyim.
- I've got to check something out.
- Bir şeyi kontrol etmeliyim.
- The teacher checks the class roster.
- Öğretmen sınıf listesini kontrol ediyor.
- Could you check that again, please?
- Onu tekrar kontrol eder misin, lütfen?
- Can I use your computer to check my e-mail?
- Benim e-postamı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- I will email you after I check it thoroughly.
- İyice kontrol ettikten sonra sana e-posta göndereceğim.
- I'm going to check on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- The nurse will check your arm within 2 days to see if there is a reaction.
- Hemşire reaksiyon olup olmadığını görmek için 2 gün içinde kolunuzu kontrol edecektir.
- Maybe I should check on her.
- Belki de onu kontrol etmeliyim.
- I'll check it for you.
- Onu senin için kontrol edeceğim.
- I'll check it.
- Onu kontrol edeceğim.
- I just wanted to check to see how you're doing.
- Ben sadece nasıl olduğunu görmek için kontrol etmek istedim.
- I need to check the rules.
- Kuralları kontrol etmem gerekir.
- Would you check the oil, please?
- Yağı kontrol eder misiniz, lütfen?
- Let me check my wallet.
- Cüzdanımı kontrol etmeme izin ver.
- I'd better go check on him.
- Gidip onu kontrol etsem iyi olur.
- We'd better go check on it.
- Gidip kontrol etsek iyi olur.
- I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
- I'd like to check some of my valuables.
- Bazı değerli eşyalarımı kontrol etmek istiyorum.
- Let me check your ticket.
- Biletini kontrol edeyim.
- We can check.
- Kontrol edebiliriz.
- I need to check on them.
- Onları kontrol etmeliyim.
- Let's check our facts carefully before we say anything about this.
- Bunun hakkında bir şey söylemeden önce gerçeklerimizi dikkatlice kontrol edelim.
- I'll go check on them.
- Onları kontrol etmeye gideceğim.
- Let me check your blood pressure.
- Kan basıncını kontrol edeyim.
- The boxer needs to check his aggression.
- Boksör saldırganlığını kontrol etmeli.
- I'll go and check on Tom.
- Gidip Tom'u kontrol edeceğim.
- I need to check things out.
- Bir şeyleri kontrol etmem lazım.
- Is there anything else you need me to check?
- Kontrol etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
- I'll be back to check on him before I head out today.
- Bugün yola çıkmadan önce onu kontrol etmek için döneceğim.
- I better go check on those cookies.
- Gidip şu kurabiyeleri bir kontrol etsem iyi olacak.
- I'll check back.
- Tekrar kontrol edeceğim.
- I need to check my mail.
- Postamı kontrol etmeliyim.
- You'd better check it twice.
- Onu iki kez kontrol etsen iyi olur.
- Let's check our facts carefully before we say anything about this.
- Bu konuda bir şey söylemeden önce elimizdeki gerçekleri dikkatlice kontrol edelim.
- I didn't check my mailbox.
- Posta kutumu kontrol etmedim.
- I like to check my Facebook account.
- Facebook hesabımı kontrol etmeyi severim.
- Could you check this for me?
- Bunu benim için kontrol edebilir miydiniz?
- We must check.
- Kontrol etmeliyiz.
- I have to check the tire pressure.
- Lastikleri kontrol etmeliyim.
- Would you please check those?
- Lütfen onları kontrol eder misin?
- You must not forget to check your paper before you hand it in.
- Ödevini teslim etmeden önce kontrol etmeyi unutmamalısın.
- We should check the spread of the disease.
- Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
- I'm going to go check on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- Let's check it later.
- Daha sonra kontrol edelim.
- Please check your answers.
- Lütfen cevaplarınızı kontrol edin.
- I'd better go check on Tom.
- Gidip Tom'u kontrol etsem iyi olur.
- Maybe I should check on him.
- Belki de onu kontrol etmeliyim.
- I want to check it out.
- Kontrol etmek istiyorum.
- It's advisable to check whether there'll be any adverse affects if you drink alcohol while taking the medication you've been prescribed.
- Size reçete edilen ilacı alırken alkol alırsanız herhangi bir olumsuz etki olup olmayacağını kontrol etmeniz tavsiye edilir.
- Don't you check your voice mail?
- Telesekreterini kontrol etmiyor musun?
- You should check it out.
- Bunu bir kontrol etmelisin.
- Maybe I should just check with Tom.
- Belki de Tom'u bir kontrol etmeliyim.
- Let's check it out.
- Kontrol edelim.
- I've got to check my front door.
- Ön kapımı kontrol etmeliyim.
- Tom will check it out.
- Tom kontrol edecek.
- I'll double check.
- Ben iki kez kontrol edeceğim.
- Let's check one more time.
- Bir defa daha kontrol edelim.
- Will you check the tires?
- Lastikleri kontrol eder misin?
- Is there anything else you need me to check?
- Kontrol etmemi istediğin başka bir şey var mı?
- I need to check on something.
- Bir şeyi kontrol etmem gerek.
- Let me check something.
- Bir şeyi kontrol edeyim.
- Let's go check on Tom.
- Gidip Tom'u kontrol edelim.
- You should check on them.
- Onları kontrol etmelisin.
- I'll check.
- Kontrol ederim.
- You'd better check these points.
- Bu noktaları kontrol etseniz iyi olur.
- Check your list.
- Listenizi kontrol edin.
- I can't wait to check it out.
- Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm going to go check on him.
- Gidip onu kontrol edeceğim.
- Let's check for head-lice.
- Bit var mı diye kontrol edelim.
- Could I check my bags?
- Çantalarımı kontrol edebilir miyim?
- I'll go and check on them.
- Gideceğim ve onları kontrol edeceğim.
- Tom will check.
- Tom kontrol edecek.
- Tom promised he'd check on it.
- Tom kontrol edeceğine söz verdi.
- The teacher checks the class roster.
- Öğretmen sınıf listesini kontrol eder.
- Tom said he'll check into it.
- Tom kontrol edeceğini söyledi.
- I've got to go back and check.
- Geri dönüp kontrol etmek zorundayım.
- I've got to check my front door.
- Ön kapımı kontrol etmek zorundayım.
- Can you check the tire pressure?
- Lastik basıncını kontrol edebilir misin?
- I'm going to check on the kids.
- Çocukları kontrol edeceğim.
- Will you please check these figures?
- Lütfen bu rakamları kontrol eder misiniz?
- Let's check it.
- Onu kontrol edelim.
- I'd better go check on her.
- Onu kontrol etmeye gitsem iyi olur.
- I just thought I'd check and see.
- Bir kontrol edeyim dedim.
- You should check on him.
- Onu kontrol etmelisin.
- Check your tire pressure.
- Lastik basıncınızı kontrol edin.
- I think I should check on him.
- Sanırım onu kontrol etmeliyim.
- Let's go check on her.
- Gidip onu kontrol edelim.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- You'd better check this out.
- Şunu kontrol etsen iyi olur.
- Tom heard his dog barking, so he got out of bed to check things out.
- Tom köpeğinin havladığını duydu, bu yüzden işleri kontrol etmek için yataktan çıktı.
- We should check the spread of the disease.
- Hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.
- Can you check it out for me?
- Onu benim için kontrol edebilir misin?
- I'll have to check the schedule.
- Programı kontrol etmem gerekecek.
- Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
- Tom, bir teklif sunmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.
- I need to check my schedule.
- Programımı kontrol etmem gerek.
- I was afraid to check.
- Kontrol etmeye korkuyordum.
- I'm going to check on her.
- Onu kontrol edeceğim.
- Tom is going to check it out.
- Tom kontrol edecek.
- Tom is going to check it out.
- Tom onu kontrol edecek.
- Check for old versions.
- Eski sürümler için kontrol edin.
- I will check your game tomorrow.
- Yarın oyununu kontrol edeceğim.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
- İki hamle sonra Kasparov rakibini kontrol edecek.
- We need to check something out.
- Bir şeyi kontrol etmemiz gerekiyor.
- I think I should check on her.
- Sanırım onu kontrol etmeliyim.
- I'm going to check my messages.
- Mesajlarımı kontrol edeceğim.
- I'm going to go check on them.
- Onları kontrol edeceğim.
- Let me check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeyim.
- I need to check something.
- Bir şeyi kontrol etmem gerekiyor.
- You should check your brakes before taking off on your trip.
- Yolculuğunuza başlamadan önce frenlerinizi kontrol etmelisiniz.
- I'd like to check your blood pressure.
- Tansiyonunuzu kontrol etmek istiyorum.
- I am going to check the work.
- Ben işi kontrol edeceğim.
- Can someone check this?
- Biri bunu kontrol edebilir mi?
- Maybe I should check on Tom.
- Belki de Tom'u kontrol etmeliyim.
- Tom checks his email before he eats breakfast.
- Tom kahvaltı yapmadan önce e-postalarını kontrol etti.
- How often do you check your messages?
- Mesajlarını ne sıklıkla kontrol ediyorsun?
- I'm going to go check in on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- I'd like to check your blood pressure.
- Kan basıncınızı kontrol etmek istiyorum.
- I need you to check on something.
- Bir şeyi kontrol etmeni istiyorum.
- Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leaned over to check the water level.
- Suyun seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde Tom'un cep telefonu cebinden havuza düştü.
- I'm going to go check on her.
- Gidip onu kontrol edeceğim.
- He knows how to check his e-mail box.
- E-posta kutusunu nasıl kontrol edeceğini biliyor.
- I'll check upstairs.
- Üst katı kontrol edeceğim.
- I never check my messages.
- Mesajlarımı hiç kontrol etmem.
- I'll be back to check on him before I head out today.
- Bugün yola çıkmadan önce onu kontrol etmek için geri geleceğim.
- I'll check your vision.
- Görüşünü kontrol edeceğim.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağım için bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- I'd better go check on Tom.
- Tom'u kontrol etmeye gitsem iyi olur.
- Tom checks his blood pressure once a week.
- Tom haftada bir kez tansiyonunu kontrol eder.
- Dan didn't even check his mailbox.
- Dan posta kutusunu bile kontrol etmedi.
- I'd better go check on her.
- Gidip onu kontrol etsem iyi olur.
- I'll go to check out the bedroom.
- Gidip yatak odasını kontrol edeceğim.
- I'll just check.
- Bir kontrol edeyim.
- Did you do a background check?
- Geçmişini kontrol ettin mi?
- I need to check my mail.
- Postalarımı kontrol etmeliyim.
- I'll just go check.
- Gidip kontrol edeceğim.
- I'll check in.
- Kontrol edeceğim.
- If you have a chance, please check your mailbox.
- Eğer fırsatınız olursa, lütfen posta kutunuzu kontrol edin.
- Check the pressure of the tires.
- Lastiklerin basıncını kontrol edin.
- We'll have to check every one of them, Tom.
- Her birini kontrol etmemiz gerekecek, Tom.
- I'll check your vision.
- Görüşünüzü kontrol edeceğim.
- I never check my messages.
- Ben asla mesajlarımı kontrol etmem.
- Check back for updates.
- Güncellemeler için tekrar kontrol edin.
- Let me check the schedule.
- Programı kontrol edeyim.
- I check my mailbox almost every day.
- Neredeyse her gün posta kutumu kontrol ederim.
- Check your car before you drive to make sure that your lights are working.
- Işıklarınızın çalıştığından emin olmak için araç kullanmadan önce otomobilinizi kontrol edin.
- Before you go out remember to check the gas is turned off.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olup olmadığımı kontrol etmeyi unutma.
- I'd better go check on them.
- Gidip onları kontrol etsem iyi olur.
- How often do you check your smartphone?
- Akıllı telefonunu ne sıklıkla kontrol ediyorsun?
- We need to check this report for accuracy.
- Bu raporun doğruluğunu kontrol etmeliyiz.
- I just went to check something.
- Sadece bir şeyi kontrol etmeye gittim.
- I'll go check on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- I need to check it.
- Bunu kontrol etmem gerek.
- I need to check on her.
- Onu kontrol etmem gerekiyor.
- Definitely check this out.
- Bunu kesinlikle kontrol edin.
- Let's double check.
- İki kez kontrol edelim.
- One has to check this sentence.
- Biri bu cümleyi kontrol etmeli.
- You'd better check it twice.
- İki kez kontrol etsen iyi olur.
- I'll be back in an hour to check on you again.
- Seni tekrar kontrol etmek için bir saat içinde döneceğim.
- I need to check.
- Kontrol etmeliyim.
- Sami had to go check.
- Sami'nin gidip kontrol etmesi gerekti.
- Contact us to check availability.
- Müsaitlik durumunu kontrol etmek için bize ulaşın.
- Please check your valuables at the front desk.
- Lütfen değerli eşyalarınızı resepsiyonda kontrol edin.
- How are we supposed to check this?
- Bunu nasıl kontrol etmemiz gerekiyor?
- We'll check on it right now.
- Onu derhal kontrol edeceğiz.
- We'll check on it right now.
- Hemen kontrol edeceğiz.
- Let's check why your answers differ from mine.
- Cevaplarınızın neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim.
- Did the police ever check Tom's alibi?
- Polis Tom'un mazeretini hiç kontrol etti mi?
- You'd better double check.
- İki defa kontrol etsen iyi olur.
- Let me just check my calendar.
- Takvimimi kontrol edeyim.
- Did you check whether your phone was in the meeting room?
- Telefonunuzun toplantı odasında olup olmadığını kontrol ettiniz mi?
- Let me check your blood pressure.
- Tansiyonunu kontrol edeyim.
- I can check that for you.
- Onu senin için kontrol edebilirim.
- Would you please check those?
- Şunları kontrol eder misin lütfen?
- I'll check on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- I need to check on Tom.
- Tom'u kontrol etmeliyim.
- I think you might want to check this out.
- Sanırım bunu kontrol etmek isteyebilirsin.
- Let me check my schedule.
- Programımı kontrol edeyim.
- I told Tom to check the oil level.
- Tom'a yağ seviyesini kontrol etmesini söyledim.
- Would you check the oil, please?
- Yağı kontrol eder misin lütfen?
- She rushed to the window to check what was going on outside.
- Dışarıda ne olduğunu kontrol etmek için pencereye koştu.
- Please check the attached file.
- Lütfen ekteki dosyayı kontrol edin.
- I'll check that.
- Onu kontrol edeceğim.
- Please check on when he will return.
- Lütfen ne zaman döneceğini kontrol edin.
- I'll check that.
- Şunu kontrol edeceğim.
- Why don't we check?
- Neden kontrol etmiyoruz?
- Did you check this with Tom?
- Bunu Tom'la kontrol ettin mi?
- Sami stopped to check.
- Sami kontrol etmek için durdu.
- Check the temperature.
- Sıcaklığı kontrol edin.
- Can I use your computer to check my e-mail?
- E-postalarımı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- Tom promised he'd check on it.
- Tom bunu kontrol edeceğine söz verdi.
- I better go check on those cookies.
- Gidip kurabiyeleri kontrol etsem iyi olacak.
- Can you check if the phone is out of order?
- Telefonun arızalı olup olmadığını kontrol edebilir misiniz?
- Let me check the system here.
- Burada sistemi kontrol edeyim.
- Check your tire pressure.
- Lastik basıncını kontrol edin.
- We're going to check it right away.
- Hemen kontrol edeceğiz.
- I came by to check on you.
- Ben seni kontrol etmek için uğradım.
- I should probably check my schedule.
- Muhtemelen programımı kontrol etmeliyim.
- I did not check their mail box.
- Posta kutularını kontrol etmedim.
- I'll check on him.
- Onu kontrol edeceğim.
- You were not able to check their movements.
- Hareketlerini kontrol edemiyordun.
- Check your order.
- Siparişinizi kontrol edin.
- Let's go check on him.
- Gidip onu kontrol edelim.
- I need to check on them.
- Onları kontrol etmem gerekiyor.
- Why don't you go check on that?
- Neden onu kontrol etmeye gitmiyorsun?
- I think I should check on Tom.
- Bence Tom'u kontrol etmeliyim.
- Check if the gas tap is closed.
- Gaz musluğunun kapalı olup olmadığını kontrol edin.
- Do you have any bags to check?
- Kontrol edilecek hiç çantanız var mı?
- I think I should check on them.
- Sanırım onları kontrol etmeliyim.
- I'll go check on him.
- Gidip onu kontrol edeceğim.
- I'll go check.
- Kontrol etmeye gideceğim.
- The nurse will check your arm within 2 days to see if there is a reaction.
- Hemşire bir reaksiyon olup olmadığına bakmak için iki gün içinde kolunuzu kontrol edecek.
- You had better check them at the front desk.
- Onları resepsiyonda kontrol etseniz iyi olur.
- I need to check on them.
- Onları kontrol etmem gerek.
- Sami went to check on Layla.
- Sami, Layla'yı kontrol etmeye gitti.
- Sami wanted to check on Layla.
- Sami Layla'yı kontrol etmek istedi.
- Tom needs to check with Mary.
- Tom'un Mary'yi kontrol etmesi gerekiyor.
- Let me check my wallet.
- Cüzdanımı kontrol edeyim.
- How often do you check your messages?
- Hangi sıklıkla mesajlarını kontrol edersin.
- Tom heard his dog barking, so he got out of bed to check things out.
- Tom köpeğinin havladığını duydu ve etrafı kontrol etmek için yataktan kalktı.
- Tom checks his blood pressure twice a day.
- Tom günde iki kez kan basıncını kontrol ediyor.
- I'm going to check upstairs.
- Üst katı kontrol edeceğim.
- Can you check the tire pressure?
- Lastik basıncını kontrol edebilir misiniz?
- How often do you check your email?
- E-postalarını ne sıklıkla kontrol ediyorsun?
- Don't you check your voice mail?
- Sesli postanı kontrol etmiyor musun?
- Check for old versions.
- Eski sürümleri kontrol edin.
- How many times a day do you check your email?
- E-postalarını günde kaç kez kontrol ediyorsun?
- I will email you after I check it thoroughly.
- Onu iyice kontrol ettikten sonra sana e-posta göndereceğim.
- I need to check it.
- Kontrol etmem lazım.
- I have to check with Tom first.
- Önce Tom'u kontrol etmeliyim.
- Here, check it out.
- Buyrun, onu kontrol edin.
- I'll check on her.
- Onu kontrol edeceğim.
- Let's check.
- Kontrol edelim.
- I'll need to check my schedule.
- Programımı kontrol etmem gerekecek.
- She rushed to the window to check what was going on outside.
- Dışarıda neler olup bittiğini kontrol etmek için pencereye koştu.
- Why don't you go check on that?
- Neden gidip kontrol etmiyorsun?
- You'd better check this out.
- Bunu kontrol etsen iyi olur.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so text me it instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı e-postamı kontrol edemeyeceğim, bu yüzden onun yerine bana mesaj at.
- Check all the loose knots and fasten them tight.
- Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve onları sıkı bağlayın.
- I'll check them.
- Onları kontrol edeceğim.
- I'll go check on her.
- Gidip onu kontrol edeceğim.
- Could you check the tires?
- Lastikleri kontrol eder misin?
- Maybe you should go check up on Tom.
- Belki de gidip Tom'u kontrol etmelisin.
- Call me Monday morning to check on the status.
- Durumu kontrol etmek için pazartesi sabahı beni arayın.
- Check that your username and password are written correctly.
- Kullanıcı adı ve şifrenizin doğru yazıldığını kontrol edin.
- Check your inbox.
- Gelen kutunuzu kontrol edin.
- Check around.
- Etrafı kontrol edin.
- Check this translation with the original.
- Bu çeviriyi orijinali ile kontrol edin.
- I'm going to go check on them.
- Gidip onları kontrol edeceğim.
- Can you check it out for me?
- Benim için kontrol edebilir misin?
- I'll check on that right away.
- Bunu hemen kontrol edeceğim.
- Please check your valuables at the front desk.
- Lütfen resepsiyonda değerli eşyalarınızı kontrol edin.
- I need to check on Tom.
- Tom'u kontrol etmem gerekiyor.
- Could you check the tires?
- Lastikleri kontrol edebilir misin?
- I just thought I'd call and check.
- Arayıp kontrol edeyim dedim.
- Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek suyun akışını kontrol etmeye çalışın.
- Let me check your ticket.
- Biletinizi kontrol edeyim.
- You were not able to check their movements.
- Hareketlerinizi kontrol edemediniz.
- Don't forget to check the tires.
- Lastikleri kontrol etmeyi unutma.
- Tom said that he'll check into it.
- Tom bunu kontrol edeceğini söyledi.
- Tom wants you to check it out.
- Tom bunu kontrol etmeni istiyor.
- I'll check in the basement.
- Bodrumu kontrol edeceğim.
- I'll check on that right away.
- Hemen kontrol edeceğim.
- Did the police even check Tom's alibi?
- Polis Tom'un mazeretini kontrol etti mi?
- You'd better check that.
- Bunu kontrol etsen iyi olur.
- You've got to check this out.
- Bunu kontrol etmek zorundasın.
- We'd better check it out.
- Bunu kontrol etsek iyi olur.
- We'll be back to check on you later.
- Daha sonra sizi kontrol etmek için geri geleceğiz.
- I need to check my mail.
- Postamı kontrol etmem gerekiyor.
- I'm going to go check.
- Gidip kontrol edeceğim.
- Do you have any bags to check?
- Kontrol edilecek çantanız var mı?
- Check all the loose knots and fasten them tight.
- Tüm gevşek düğümleri kontrol edin ve sıkıca bağlayın.
- Let me check on that.
- Onu kontrol edeyim.
- I want to check something out.
- Bir şeyi kontrol etmek istiyorum.
- Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- The first thing Tom does when he meets a new woman is check to see if she's wearing a wedding ring.
- Tom'un yeni bir kadınla tanıştığında yaptığı ilk şey, onun alyans takıp takmadığını kontrol etmektir.
- I'd better go check on him.
- Onu kontrol etmeye gitsem iyi olur.
- Let's go check on him.
- Onu kontrol etmeye gidelim.
- I'll go check on him.
- Onu kontrol etmeye gideceğim.
- I have to check my mailbox.
- Posta kutumu kontrol etmek zorundayım.
- Can you check if the phone is out of order?
- Telefonun bozuk olup olmadığını kontrol eder misin?
- Their job is to check the security system.
- Onların işi güvenlik sistemini kontrol etmektir.
- I've got to check my messages.
- Mesajlarımı kontrol etmeliyim.
- Check back for details.
- Detaylar için tekrar kontrol edin.
- I'll check further into the matter.
- Konuyu daha ayrıntılı kontrol edeceğim.
- Let's check that shop, too.
- Şu dükkânı da kontrol edelim.
- I need to check something.
- Bir şeyi kontrol etmem lazım.
- I'm going to check on them.
- Onları kontrol edeceğim.
- I'll go and check on them.
- Gidip onları kontrol edeceğim.
- I'll go check on Tom.
- Tom'u kontrol etmeye gideceğim.
- Tom promised to check things out.
- Tom işleri kontrol edeceğine söz verdi.
- I'll need to check my schedule.
- Programımı kontrol etmem gerek.
- Let's go check on them.
- Onları kontrol etmeye gidelim.
- Check this room while I check the adjacent one.
- Ben yandaki odayı kontrol ederken sen de bu odayı kontrol et.
- It's advisable to check whether there'll be any adverse affects if you drink alcohol while taking the medication you've been prescribed.
- Reçete edilmiş ilacınızı içki içerken almanızın herhangi bir yan etkisi olup olmayacağını kontrol etmeniz tavsiye edilir.
- Make sure you check all the pockets for tissues before washing your clothes.
- Giysilerinizi yıkamadan önce mendil için tüm cepleri kontrol ettiğinizden emin olun.
- I need to check on him.
- Onu kontrol etmeliyim.
- We'll check it out.
- Onu kontrol edeceğiz.
- I should check on that.
- Bunu kontrol etmeliyim.
- Let's go check on Tom.
- Tom'u kontrol etmeye gidelim.
- I'm going to go check.
- Kontrol etmeye gideceğim.
- This will serve as a check on their work.
- Bu onların işlerini kontrol etmeye yarayacak.
- Let's check it later.
- Onu daha sonra kontrol edelim.
- Remember to check to make sure the gas has been turned off before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapatılıp kapatılmadığını kontrol etmeyi unutmayın.
- Could you check the tire pressure?
- Lastik basıncını kontrol edebilir misiniz?
- I have to check the tire pressure.
- Lastiğin havasını kontrol etmem gerekiyor.
- Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leaned over to check the water level.
- Tom'un cep telefonu, su seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde cebinden havuza düştü.
- What we want to do next is check the oil level.
- Şimdi yapacağımız şey yağ seviyesini kontrol etmek.
- Let's check.
- Hadi kontrol edelim.
- Would you please check this matter with your bank?
- Lütfen bu konuyu bankanızla kontrol eder misiniz?
- Tom didn't check his mailbox.
- Tom posta kutusunu kontrol etmedi.
- You must not forget to check your paper before you hand it in.
- Teslim etmeden önce kağıdını kontrol etmeyi unutmamalısın.
- I'll go check on her.
- Onu kontrol etmeye gideceğim.
- I want to check the status of my order.
- Siparişimin durumunu kontrol etmek istiyorum.
- You should check your brakes before taking off on your trip.
- Yolculuğa çıkmadan önce frenlerinizi kontrol etmelisiniz.
- Did you check all the items on the shopping list?
- Alışveriş listesinde tüm ürünleri kontrol ettiniz mi?
- I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
- I'll check in on you tomorrow.
- Yarın sizi kontrol edeceğim.
- I'll go and check on him.
- Gidip onu kontrol edeceğim.
- I still need to check with Tom.
- Hala Tom'u kontrol etmem gerekiyor.
- Let's check it.
- Kontrol edelim.
- You'd better double check.
- Bir kez daha kontrol etsen iyi olur.
- Did you even check this?
- Bunu hiç kontrol ettin mi?
- I'll go and check.
- Gideceğim ve kontrol edeceğim.
- I need to check my mail.
- Mektuplarımı kontrol etmeliyim.
- I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
- I was going to check on her.
- Onu kontrol edecektim.
- Let's go check on them.
- Gidip onları kontrol edelim.
- I've got to go back and check.
- Geri dönüp kontrol etmeliyim.
- I plan to check to see if what he said was true or not.
- Söylediklerinin doğru olup olmadığını kontrol etmeyi planlıyorum.
- I'll be back to check on you later.
- Daha sonra seni kontrol etmek için döneceğim.
- How frequently do you check your mail?
- Postanı ne sıklıkla kontrol ediyorsun?
- I have a few things to check out.
- Kontrol etmem gereken birkaç şey var.
- I'll check in on you later.
- Seni daha sonra kontrol edeceğim.
- How often do you check your smartphone?
- Akıllı telefonunuzu hangi sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- I'll go to check out the bedroom.
- Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
- Would you check this?
- Bunu kontrol eder misin?
- Tom always checks the caller ID before he answers the phone.
- Tom telefona cevap vermeden önce her zaman arayanın kimliğini kontrol eder.
- Check out your options.
- Seçeneklerinizi kontrol edin.
- I've got to check my messages.
- Mesajlarımı kontrol etmek zorundayım.
- I'm going to check Tom out.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- I think you should check under the bed.
- Bence yatağın altını kontrol etmelisin.
- Let me check your pulse.
- Nabzını kontrol edeyim.
- The boxer needs to check his aggression.
- Boksörün saldırganlığını kontrol etmesi gerekiyor.
- I need to check on the cake.
- Pastayı kontrol etmem gerekiyor.
- Tom checks his blood pressure twice a day.
- Tom günde iki kez kan basıncını kontrol eder.
- I need to check the rules.
- Kuralları kontrol etmem gerek.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmede ne yazdığını kontrol etmeliyim.
- Could you check this for me?
- Şunu benim için kontrol eder misin?
- He doesn't check his figures when he's calculating.
- Hesap yaparken rakamları kontrol etmiyor.
- Could I check my bags?
- Ben çantalarımı kontrol edebilir miyim?
- I can check that for you.
- Senin için kontrol edebilirim.
- Tom promised to check things out.
- Tom işleri kontrol etmeye söz verdi.
- Why don't we check?
- Niçin kontrol etmiyoruz?
- There's something I want to check.
- Kontrol etmek istediğim bir şey var.
- The first thing you'll usually want to do is check the oil level.
- Genellikle yapmak isteyeceğiniz ilk şey yağ seviyesini kontrol etmektir.
- Tom wants you to check it out.
- Tom kontrol etmeni istiyor.
- Check and adjust the brakes before you drive.
- Sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- Let me check the calendar.
- Takvimi kontrol edeyim.
- Every day I check the news, but every day our two presidential candidates are still Hillary Clinton and Donald Trump.
- Her gün haberleri kontrol ediyorum ama iki başkan adayımız hâlâ Hillary Clinton ve Donald Trump.
- Tom always checks to verify that no dyes are in any food he buys.
- Tom her zaman satın aldığı yiyeceklerde boya olup olmadığını kontrol eder.
- Please check my vision.
- Lütfen görüşümü kontrol edin.
- How frequently do you check your email?
- Ne sıklıkta e-postanı kontrol edersin?
- I just want to check something.
- Sadece bir şeyi kontrol etmek istiyorum.
- I'd better go check on them.
- Onları kontrol etmeye gitsem iyi olur.
- Check this translation with the original.
- Bu çeviriyi orijinaliyle kontrol edin.
- I need to check on the cake.
- Pastayı kontrol etmem lazım.
- I think you might want to check this out.
- Bence bunu kontrol etmek isteyebilirsin.
- Let's check why your answers differ from mine.
- Cevaplarının neden benimkilerden farklı olduğunu kontrol edelim.
- Let me check the system here.
- Sistemi kontrol edeyim.
- Did you check whether your phone was in the meeting room?
- Telefonunun toplantı odasında olup olmadığını kontrol ettin mi?
- Can I check my email on your tab?
- E-postalarımı senin hesabından kontrol edebilir miyim?
- Tom always checks the caller ID before he answers his phone.
- Tom telefonunu açmadan önce her zaman arayanın kimliğini kontrol eder.
- Check your blanket before spreading your legs.
- Bacaklarınızı açmadan önce battaniyenizi kontrol edin.
- I'm going to check in on Tom.
- Tom'u kontrol edeceğim.
- I'll have to check the schedule.
- Programı kontrol etmek zorunda kalacağım.
- I need to check on her.
- Onu kontrol etmeliyim.
- You should check on Tom.
- Tom'u kontrol etmelisin.
- I came by to check on you.
- Seni kontrol etmek için geldim.
- Check all that apply.
- Tüm başvuruyu kontrol edin.
- Sami wanted to check on Layla.
- Sami, Leyla'yı kontrol etmek istiyordu.
- Before you go out remember to check the gas is turned off.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğunu kontrol etmeyi unutma.
- I'm going to go check on her.
- Onu kontrol edeceğim.
- I'll check on Tom a little later.
- Tom'u biraz sonra kontrol edeceğim.
- I'll check into it.
- Bunu kontrol edeceğim.
- I just thought I should double check.
- İki kez kontrol etmem gerektiğini düşündüm.
- Please check all the items on this list.
- Lütfen bu listedeki tüm maddeleri kontrol edin.
- Excuse me, please check the oil.
- Affedersiniz, lütfen yağı kontrol edin.
- I'll check the list.
- Listeyi kontrol edeceğim.
- Please check the correct answer.
- Lütfen doğru cevabı kontrol edin.
- Did you check this?
- Bunu kontrol ettin mi?
- I'll check on them.
- Onları kontrol edeceğim.
- Let's go check on her.
- Onu kontrol etmeye gidelim.
- Check everyone.
- Herkesi kontrol edin.
- We'll have to check every one of them, Tom.
- Onların her birini kontrol etmek zorunda kalacağız.
- I'll check it out right now.
- Hemen kontrol edeceğim.
- I'm going to go check on him.
- Onu kontrol edeceğim.
- Tom constantly checks his phone.
- Tom sürekli telefonunu kontrol ediyor.
- I'll go check on them.
- Gidip onları kontrol edeceğim.
- How often do you check your email?
- Ne sıklıkta e-postanı kontrol edersin?
- Sami asked Farid to go check on Layla.
- Sami, Ferit'ten gidip Layla'yı kontrol etmesini istedi.
- People love to check out each other's houses.
- İnsanlar birbirlerinin evlerini kontrol etmeyi severler.
- I'll check.
- Kontrol edeceğim.
- I need to check on him.
- Onu kontrol etmem gerekiyor.
- How many times a day do you check your email?
- E-postanızı günde kaç defa kontrol ediyorsunuz?
- I want to check something.
- Bir şeyi kontrol etmek istiyorum.
- Could you give this data a final check for me?
- Bu veriyi benim için son kez kontrol eder misin?
- Could you check that again, please?
- Bir daha kontrol eder misiniz lütfen?
- I've got to check something out.
- Bir şeyi kontrol etmem gerekiyor.
- I'll double check.
- İki kez kontrol edeceğim.
- Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
- Let's check Tom's background.
- Tom'un geçmişini kontrol edelim.
- I'll go and check.
- Gidip kontrol edeceğim.
- Let's check one more time.
- Bir kez daha kontrol edelim.
- I can't wait to check it out.
- Kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
- Şehre ulaşmadan önce düşmanın ilerleyişini kontrol edin.
- Why don't we go check it out?
- Neden gidip kontrol etmiyoruz?
- I'll just go check.
- Ben sadece gidip kontrol edeceğim.
- We have to check that.
- Bunu kontrol etmemiz lazım.
- I just want to check something.
- Sadece bir şey kontrol etmek istiyorum.
- I'll check it.
- Kontrol edeceğim.
- Shall I check the oil?
- Yağı kontrol edeyim mi?
- I need to check something out.
- Bir şeyi kontrol etmem gerekiyor.
- Could you check what movies are playing next Saturday?
- Önümüzdeki cumartesi hangi filmlerin oynadığını kontrol eder misin?
- Tom will check it out.
- Tom bunu kontrol edecek.
- I just had to check on something.
- Bir şeyi kontrol etmem gerekiyordu.
- We have to check that.
- Onu kontrol etmek zorundayız.
- We'll check it out.
- Biz kontrol edeceğiz.
- Check your answers carefully.
- Cevaplarınızı dikkatlice kontrol edin.
- I should check on that.
- Onu kontrol etmeliyim.
- Have Tom check with Mary.
- Tom, Mary'yi kontrol etsin.
- I'll go check.
- Kontrol edeceğim.
- Let's check that shop, too.
- O dükkânı da kontrol edelim.
- You've got to check this out.
- Bunu kontrol etmelisin.
- Could you give this data a final check for me?
- Bu verileri benim için son bir kez kontrol edebilir misiniz?
- I'll check it for you.
- Senin için kontrol edeceğim.
- I'll be back in an hour to check on you again.
- Bir saat içinde seni kontrol etmek için geri geleceğim.
- You should check on her.
- Onu kontrol etmelisin.
- I'm going to check on him.
- Onu kontrol edeceğim.
- I think I should check on Tom.
- Sanırım Tom'u kontrol etmeliyim.
- How frequently do you check your email?
- E-postalarınızı ne sıklıkla kontrol ediyorsunuz?
- I'm going to go check in on Tom.
- Tom'u kontrol etmeye gideceğim.
- We're going to check it right away.
- Onu hemen kontrol edeceğiz.
- I was afraid to check.
- Kontrol etmeye korktum.
- I'm going to check.
- Kontrol edeceğim.
- I am going to check the work.
- Çalışmayı kontrol edeceğim.
- How are we supposed to check this?
- Bunu nasıl kontrol edeceğiz biz?
- I have to check my mailbox.
- Posta kutumu kontrol etmeliyim.
- You'd better check that.
- Onu kontrol etsen iyi olur.
- We'd better check it out.
- Kontrol etsek iyi olur.
Show More (547)
|
| 2 |
check |
çek |
n. |
|
- He made all payments by check.
- Tüm ödemeleri çekle yaptı.
- Can I give him the check?
- Çeki ona verebilir miyim?
- I'd like to cash this check.
- Bu çeki bozdurmak istiyorum.
- Can I pay you with a personal check?
- Kişisel çek ile ödeme yapabilir miyim?
- I signed the check.
- Ben çeki imzaladım.
- Please endorse this check.
- Lütfen bu çeki onayla.
- Your check is ready.
- Çekin hazır.
- Tom forgot to sign the check.
- Tom çeki imzalamayı unuttu.
- Tom handed Mary a check for half a million dollars.
- Tom, Mary'ye yarım milyon dolarlık bir çek verdi.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
- Çekin üzerindeki tutarı rakamların yanı sıra harflerle de yazın.
- Please endorse this check.
- Lütfen bu çeki onaylayın.
- I'll give you a check.
- Sana bir çek vereceğim.
- I'd like to cash this check.
- Şu çeki bozdurmak istiyorum.
- My cat ate a part of the rebate check.
- Kedim indirim çekinin bir kısmını yedi.
- Tom is waiting for his check.
- Tom çekini bekliyor.
- Tom cashed the check.
- Tom çeki ödedi.
- Can you cash this check for me?
- Benim için bu çeki bozar mısın?
- The check bounced.
- Çek karşılıksız çıktı.
- Tom does not know the difference between a check and a Czech.
- Tom bir çekle bir Çek'in arasındaki farkı bilmiyor.
- Do you pay for it in cash or by check?
- Nakit mi yoksa çekle mi ödeyeceksiniz?
- She couldn't convince him to accept a personal check.
- Onu kişisel bir çeki kabul etmeye ikna edemedi.
- Endorse this check.
- Bu çeki ciro ediniz.
- He signed the check.
- Çeki imzaladı.
- Tom promised to send the check by mail.
- Tom çeki postayla göndereceğine söz verdi.
- Will you take a personal check?
- Şahsi bir çek kabul eder misiniz?
- John stamped the check.
- John çeki damgaladı.
- Tom handed Mary a check for half a million dollars.
- Tom, Mary'ye yarım milyon dolarlık bir çek uzattı.
- You want to pay with a check?
- Çekle mi ödemek istiyorsun?
- My cat ate a part of the rebate check.
- Kedim, indirim çekinin bir parçasını yedi.
- Sami gave Layla a check.
- Sami, Layla'ya bir çek verdi.
- Layla gave Sami a check.
- Layla, Sami'ye bir çek verdi.
- I'll bring your check right away.
- Çekinizi hemen getiriyorum.
- I'll get the check.
- Çeki alacağım.
- Could we get the check, please?
- Çek alabilir miyiz, lütfen?
- I want to pay with a check.
- Çekle ödemek istiyorum.
- Tom cashed the check.
- Tom çeki bozdurdu.
- The bank will cash your fifty dollar check.
- Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.
- A check is a method of paying money to somebody.
- Çek, birisine para ödemek için kullanılan bir yöntemdir.
- I made out a check for $25 and handed it to the salesperson.
- 25 dolarlık bir çek düzenledim ve onu satış elemanına verdim.
- Sami didn't want to cash Layla's check.
- Sami, Layla'nın çekini bozdurmak istemedi.
- Write the amount on the check in words as well as figures.
- Çekin üzerindeki miktarı rakamlarla birlikte kelimelerle de yazın.
- You can cash your check at this window.
- Çekinizi bu gişeden bozdurabilirsiniz.
- Where can I cash this personal check?
- Bu kişisel çeki nerede bozdurabilirim?
- Can I pay you with a personal check?
- Bir kişisel çekle ödeme yapabilir miyim?
- Can you cash this check for me?
- Bu çeki benim için bozdurabilir misiniz?
- He took out his pen to sign his check.
- Çeki imzalamak için kalemini çıkardı.
- I'd like to cash a travelers' check.
- Bir seyahat çeki bozdurmak istiyorum.
- Will you take a personal check?
- Kişisel çek kabul ediyor musunuz?
- Tom signed the check.
- Tom çeki imzaladı.
- Who should I make this check out to?
- Bu çeki kime yazmalıyım?
- Layla gave Sami a check.
- Leyla, Sami'ye bir çek verdi.
- Let me pick up the check.
- Çeki alayım.
- Tom ripped up the check.
- Tom çeki yırttı.
- A check is a method of paying money to somebody.
- Çek birine para ödeme yöntemidir.
- Tom paid the check.
- Tom çeki ödedi.
- Can I give him the check?
- Ona çek verebilir miyim?
- Tom asked for the check.
- Tom çeki istedi.
- This check is payable to the bearer.
- Bu çek, hamiline ödenebilir.
- Sami's check is ready.
- Sami'nin çeki hazır.
- He took out his pen to sign his check.
- Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı.
- Will you take a check?
- Bir çek kabul eder misiniz?
- Could I have the check?
- Çeki alabilir miyim?
- I will pay for it by check.
- Çekle ödeyeceğim.
- He didn't say anything as to whether he was going to pay in cash or by check.
- Nakit mi yoksa çekle mi ödeyeceği konusunda bir şey söylemedi.
- Endorse this check.
- Bu çeki onaylayın.
- I signed the check.
- Çeki imzaladım.
- Dan wrote another check for Linda.
- Dan, Linda için bir çek daha yazdı.
- You want to pay with a check?
- Çekle mi ödemek istiyorsunuz?
- You can cash your check at this window.
- Bu vezneden çekini bozdurabilirsin.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
- Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Sami got a sixteen thousand dollar check from Layla.
- Sami, Layla'dan on altı bin dolarlık bir çek aldı.
- May I have the check, please?
- Çeki alabilir miyim, lütfen?
- He signed the check.
- O çek imzaladı.
- Tom admitted he forged the check.
- Tom sahte çek bozdurduğunu itiraf etti.
- I have a check for you.
- Sana vereceğim bir çek var.
- Tom does not know the difference between a check and a Czech.
- Tom çek ile Çek arasındaki farkı bilmiyor.
- Sami received the check from Layla.
- Sami çeki Layla'dan aldı.
- Tom admitted he forged the check.
- Tom çekte sahtecilik yaptığını itiraf etti.
- Could we get the check, please?
- Çeki alabilir miyiz, lütfen?
- Tom asked for the check.
- Tom çek istedi.
- Sami wrote the check to Layla.
- Sami, Layla'ya çeki yazdı.
- Please cash this check.
- Lütfen bu çeki nakite çevirin.
- Please cash this check.
- Lütfen bu çeki bozun.
- Can I have the check, please?
- Çeki alabilir miyim, lütfen?
- Will you take a check?
- Çek kabul eder misiniz?
- Tom's check bounced.
- Tom'un çeki karşılıksız çıktı.
- Here's your check.
- İşte çekin.
- Do you pay for it in cash or by check?
- Bunun için peşin mi yoksa çekle mi ödeme yapıyorsun?
- Your check is ready.
- Çekiniz hazır.
- Can I pay for the book by check?
- Kitabın parasını çekle ödeyebilir miyim?
- You can cash your check at this window.
- Bu vezneden çekinizi bozdurabilirsiniz.
- This check is payable to the bearer.
- Bu çek hamiline ödenecektir.
- Sami cashed Layla's check.
- Sami, Layla'nın çekini bozdurdu.
Show More (91)
|
| 3 |
check |
kontrol |
n. |
|
- Please have a check before you sign.
- Lütfen imzalamadan önce bir kontrol edin.
- Therefore, independence is prerequisite for effective checks.
- Bu nedenle, bağımsızlık etkili kontroller için ön koşuldur.
- This is because of long delays as a result of increased security checks.
- Bunun nedeni, güvenlik kontrollerinin artması sonucu yaşanan uzun gecikmelerdir.
- Nine, the number of proposed checks on compliance with the regulation has been doubled.
- Dokuz, yönetmeliğe uyum konusunda önerilen kontrollerin sayısı iki katına çıkarıldı.
- France was criticised by the European Commission for not respecting the directive on checks in ports.
- Fransa, Avrupa Komisyonu tarafından limanlardaki kontrollere ilişkin direktife uymamakla eleştirildi.
- France is lagging behind in terms of checks in ports.
- Fransa limanlardaki kontroller bakımından geride kalmaktadır.
- Hygiene regulations and on-the-spot checks should be the slogan of the hour.
- Hijyen düzenlemeleri ve yerinde kontroller günün sloganı olmalıdır.
- Why has it taken so long to get that air quality check?
- Hava kalitesi kontrolünün yapılması neden bu kadar uzun sürdü?
- Consistent checks by producers, but also by farmers, must supplement the system.
- Üreticiler ve aynı zamanda çiftçiler tarafından yapılan tutarlı kontroller sistemi desteklemelidir.
- Nine, the number of proposed checks on compliance with the regulation has been doubled.
- Dokuz, yönetmeliğe uygunluk konusunda önerilen kontrollerin sayısı iki katına çıkarıldı.
- Since at present, security checks are being made at airports anyway, it would be easy also to show your passport.
- Halihazırda havaalanlarında zaten güvenlik kontrolleri yapıldığından, pasaportunuzu göstermek de kolay olacaktır.
- The earlier these checks are carried out, the more effective they are.
- Bu kontroller ne kadar erken yapılırsa o kadar etkili olur.
- There are ample checks and safeguards to prevent politically motivated prosecutions.
- Siyasi amaçlı kovuşturmaları önlemek için yeterli kontrol ve güvenceler bulunmaktadır.
- Thirdly, I understand and endorse your wish to see the Commission devote more resources to on-the-spot checks.
- Üçüncü olarak Komisyonun yerinde kontrollere daha fazla kaynak ayırmasını görme isteğinizi anlıyor ve destekliyorum.
- We for our part will and do verify that each Member State has set up a reliable system of on-the-spot checks.
- Biz kendi payımıza, her Üye Devletin güvenilir bir yerinde kontrol sistemi kurduğunu doğrulayacağız ve doğruluyoruz.
- We need stricter checks on luggage and hand luggage.
- Bagaj ve el bagajları üzerinde daha sıkı kontrollere ihtiyacımız var.
- This could result in certain problems in particular as regards checks on textile processing operations.
- Bu durum özellikle tekstil işleme operasyonları üzerindeki kontroller ile ilgili olarak, bazı sorunlar yaratabilir.
- Firstly, could the same checks be carried out for Parliament in Brussels?
- İlk olarak, aynı kontroller Brüksel'deki Parlamento için de yapılabilir mi?
- We need tighter checks on airport workers.
- Havalimanı çalışanları üzerinde daha sıkı kontrollere ihtiyacımız var.
- In that case, we will, of course, make the necessary checks.
- Bu durumda, elbette gerekli kontrolleri yapacağız.
- This check must be carried out in accordance with Swedish law.
- Bu kontrol İsveç yasalarına uygun olarak yapılmalıdır.
- We will make the relevant checks and, of course, we will improve this service if necessary.
- İlgili kontrolleri yapacağız ve elbette gerekirse bu hizmeti geliştireceğiz.
- Where were the checks and the monitoring?
- Kontroller ve izleme neredeydi?
- What we really need to focus on, however, is making the checks more effective.
- Ancak asıl odaklanmamız gereken husus, kontrollerin daha etkin hale getirilmesidir.
- I very much hope that the police would also increase the level of checks they made.
- Polisin de yaptığı kontrollerin seviyesini artıracağını umuyorum.
- There are ample checks and safeguards to prevent politically motivated prosecutions.
- Siyasi amaçlı kovuşturmaları önlemek için yeterli kontrol ve güvenceler mevcuttur.
- The current food legislation would not, at any event, pass the Johannesburg check.
- Mevcut gıda mevzuatı her halükarda Johannesburg kontrolünden geçemeyecektir.
- The background check on Tom turned up suspiciously little.
- Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.
- A background check is required.
- Bir geçmiş kontrolü gerekli.
Show More (26)
|
| 4 |
check |
hesap (lokanta/bar veya gece kulübünde yenilip içilen şeyler için) |
n. |
|
- He raised his hand and asked for the check.
- Elini kaldırdı ve hesabı istedi.
- You can check out JR's Instagram account here.
- Buradan JR'ın Instagram hesabına göz atabilirsiniz.
- Let me pick up the check.
- Hesabı ödememe izin ver.
- Thanks for picking up the check.
- Hesabı ödediğin için teşekkürler.
- I'll bring your check right away.
- Derhal hesabınızı getireceğim.
- Tom signed the check.
- Tom hesabı imzaladı.
- Waiter, give us separate checks please.
- Garson, hesabımızı ayrı getir, lütfen.
- Could I have the check?
- Hesabı alabilir miyim?
- Let's divide the check between us.
- Hesabı aramızda bölüşelim.
- We'd like separate checks, please.
- Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.
- You'll have to pick up the check.
- Hesabı ödemek zorunda kalacaksınız.
- You'll have to pick up the check.
- Hesabı senin ödemen gerekecek.
- Waiter, give us separate checks please.
- Garson, bize ayrı hesap verin lütfen.
- We'd like separate checks.
- Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- Let me pick up the check.
- Hesabı ödeyeyim.
- I'd like to pay the check, please.
- Hesabı ödemek istiyorum, lütfen.
- Thanks for picking up the check.
- Hesabı aldığın için teşekkürler.
- I paid the check.
- Hesabı ben ödedim.
- Waiter, give us separate checks, please.
- Garson, bizim hesapları ayrı getir lütfen.
Show More (16)
|
| 5 |
check |
denetim |
n. |
|
- Where were the checks and the monitoring?
- Denetimler ve izleme nerede yapıldı?
- We would like to see the European Court of Auditors conducting more checks.
- Avrupa Sayıştayı'nın daha fazla denetim yaptığını görmek isteriz.
- There was unanimity - and I should like to underline this here - on at least two points, the first being on checks.
- En az iki noktada oybirliği vardı, ve burada bunun altını çizmek istiyorum, birincisi denetimler konusundaydı.
- However, Turkey still arranges checks at the customs point of entry on exported food products.
- Ancak, Türkiye, ihraç gıda ürünleri için gümrük kapılarında hâlâ denetimler yapmaktadır.
- It recommends that the Commission intensify its checks and systematically turn the findings obtained to account.
- Komisyon'un denetimlerini yoğunlaştırmasını ve elde edilen bulguları sistematik olarak hesaba katmasını tavsiye eder.
- He is obliged to permit unconditional and unfettered checks by UN arms inspectors in Iraq.
- O, Irak'ta BM silah denetçilerinin koşulsuz ve sınırsız denetimlerine izin vermekle yükümlüdür.
- I'll do a quick check.
- Hızlı bir denetim yapacağım.
Show More (4)
|
| 6 |
check |
kontrol altında tutmak |
v. |
|
- We will have an instrument which will help us to keep a constant check on food safety in Europe.
- Avrupa'da gıda güvenliğini sürekli kontrol altında tutmamıza yardımcı olacak bir araca sahip olacağız.
- To keep them in check, President Obasanjo felt it necessary to deploy soldiers in seven Nigerian states.
- Onları kontrol altında tutmak için Başkan Obasanjo yedi Nijerya eyaletine asker gönderme gereği duydu.
- Exercise can help keep a nation's major economic problems in check.
- Egzersiz, bir ülkenin önemli ekonomik sorunlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.
- Exercise can help keep a nation's major economic problems in check.
- Tatbikat, bir ülkenin önemli ekonomik sorunlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.
- He couldn't keep his anger in check.
- Öfkesini kontrol altında tutamadı.
Show More (2)
|
| 7 |
check |
araştırma |
n. |
|
- We ran a check and traced the device back to you.
- Bir araştırma yaptık ve izlediğimiz cihaz bizi sana getirdi.
- There's a lighthouse here I wanted to check out for my research.
- Araştırmam için bakmak istediğim bir deniz feneri var burda.
- I did some checking.
- Biraz araştırma yaptım.
Show More (0)
|
| 8 |
check |
kontrol altına almak |
v. |
|
- Our progress was put in check.
- İlerlememiz kontrol altına alındı.
- The chess player put his opponent in check.
- Satranç oyuncusu rakibini kontrol altına aldı.
- Our progress was put in check.
- Bizim ilerleme kontrol altına alındı.
Show More (0)
|
| 9 |
check |
muayene etmek |
v. |
|
- I'll check your vision.
- Gözlerinizi muayene edeceğim.
- You should have a doctor check you out.
- Kendini bir doktora muayene ettirmelisin.
- Please check my vision.
- Lütfen görme becerimi muayene edin.
Show More (0)
|
| 10 |
check |
engellemek |
v. |
|
- They must do what they can to check the depreciation of the euro.
- Avro'nun değer kaybını engellemek için ellerinden geleni yapmalıdırlar.
- The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini engelledi.
Show More (-1)
|
| 11 |
check |
bagaja vermek (bavulu) |
v. |
|
- They checked their bags and headed to the gate.
- Bavullarını bagaja vererek kapıya yöneldiler.
- How many bags do you want to check?
- Kaç tane bagaj vermek istiyorsunuz?
Show More (-1)
|
| 12 |
check |
muayene |
n. |
|
- Physical checks are carried out by the Regional Directorates of Foreign Trade Inspectors.
- Fiziksel muayeneler, Dış Ticaret Bölge Müfettişlikleri tarafından yapılmaktadır.
- Customs checks on EU imported foodstuffs, which are still in place, should be urgently removed.
- AB'den ithal edilen gıda maddeleri üzerinde hâlâ mevcut olan gümrük muayeneleri acilen kaldırılmalıdır.
Show More (-1)
|
| 13 |
check |
karşılaştırma |
n. |
|
- Check your answer with his.
- Cevabını onunki ile karşılaştır.
- Check your answers with his.
- Cevaplarını onunkiyle karşılaştır.
Show More (-1)
|
| 14 |
check |
onay işareti |
n. |
|
- She put a check next to the first paragraph of the essay.
- Makalenin ilk paragrafının yanına bir onay işareti koydu.
Show More (-2)
|
| 15 |
check |
ekose |
n. |
|
- She laid a table cloth with blue and white checks.
- Mavi ve beyaz ekoseli bir masa örtüsü serdi.
Show More (-2)
|
| 16 |
check |
şah |
n. |
|
- The player failed to move away from check and lost the game.
- Oyuncu şahtan uzaklaşamadı ve oyunu kaybetti.
Show More (-2)
|
| 17 |
check |
takip |
n. |
|
- They kept a check on his blood pressure.
- Tansiyonunu takip altında tutuyorlardı.
Show More (-2)
|
| 18 |
check |
tutmak |
v. |
|
- She was about to burst into laughter but checked herself in time.
- Tam kahkahayı patlatacaktı ki kendini tam zamanında tuttu.
Show More (-2)
|
| 19 |
check |
işaretlemek |
v. |
|
- She checked the box that said 'Married'.
- "Evli" yazan kutuyu işaretledi.
Show More (-2)
|
| 20 |
check |
denetlemek |
v. |
|
- The European Union and the ILO must check that these working guidelines are consistently adhered to.
- Avrupa Birliği ve UÇÖ, bu çalışma kılavuzlarına tutarlı bir şekilde uyulup uyulmadığını denetlemelidir.
Show More (-2)
|
| 21 |
check |
inceleme |
n. |
|
- We will carry out the necessary check.
- Gerekli incelemeleri yapacağız.
Show More (-2)
|
| 22 |
check |
durdurma |
n. |
|
- Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
Show More (-2)
|
| 23 |
check |
şah |
n., interj. |
|
Show More (-2)
|
| 24 |
check |
kontrolden geçirmek (birini/bir şeyi) |
v. |
|
- When was the last time you checked?
- En son ne zaman kontrolden geçtin?
Show More (-2)
|
| 25 |
check |
şah çekmek |
v. |
|
- Tom checked the king with his bishop.
- Tom filiyle şah çekti.
Show More (-2)
|
| 26 |
check |
frenlemek |
v. |
|
- The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
Show More (-2)
|
