tag - English Turkish Sentences
English Turkish
tag ebelemece n.
  • I used to play tag all the time!
  • Eskiden hep ebelemece oynardım!
  • There were some children playing tag on the playground.
  • Çocuk parkında ebelemece oynayan bazı çocuklar vardı.
  • Do you want to play tag?
  • Ebelemece oynamak ister misin?
Show More (8)
tag etiketlemek v.
  • We will tag the penguin and leave it where we found it.
  • Pengueni etiketleyip bulduğumuz yere bırakacağız.
  • I don't want my pub to be tagged as a biker pub.
  • Barımın motorcu barı olarak etiketlenmesini istemiyorum.
  • Tagging the essential pieces of information is quite important.
  • Gerekli bilgileri etiketlemek oldukça önemlidir.
Show More (2)
tag etiket n.
  • Assign a tag to that group of information you've just gathered.
  • Yeni topladığınız bu bilgi grubuna bir etiket atayın.
  • Provided that the holding number is on the tag, that is all that is needed.
  • Holding numarasının etiket üzerinde olması şartıyla gereken tek şey budur.
  • Provided that the holding number is on the tag, that is all that is needed.
  • Holding numarasının etiket üzerinde olması şartıyla, gereken tek şey budur.
Show More (1)
tag etiket takmak v.
  • You aren't wearing your name tag.
  • İsim etiketini takmıyorsun.
  • Were you wearing a name tag?
  • İsim etiketi takıyor muydun?
  • Were you wearing a name tag?
  • Bir isim etiketi takıyor muydun?
Show More (0)
tag künye n.
  • My tag says I'm allowed on this road until 2023.
  • Künyemde 2023'e kadar yola çıkabileceğim yazıyor.
  • Six months later those sheep return and some of them have lost their tags.
  • Altı ay sonra bu koyunlar geri döndü ve bazılarının künyeleri kayboldu.
Show More (-1)
tag kovalamaca n.
  • Do you want to tag along?
  • Kovalamak istiyor musun?
  • Do you want to play tag?
  • Kovalamaca oynamak ister misin?
Show More (-1)
tag grafitiyle ismini yazmak v.
  • The owner of that car you tagged your name on is looking for you!
  • Üzerine grafitiyle ismini yazdığın arabanın sahibi seni arıyor!
Show More (-2)
tag sobelemek v.
  • He fell down right after he tagged me!
  • Beni sobeledikten hemen sonra yere düştü!
Show More (-2)
tag değil mi sorusu n.
  • Tags are statements that end with a short question, like 'it's fine, isn't it?'.
  • Değil mi soruları, "sorun yok, değil mi?" örneğindeki gibi kısa bir soruyla biten ifadelerdir.
Show More (-2)
tag isimlik n.
  • Every soldier wears metal name tags.
  • Her asker metal isimlikler takar.
Show More (-2)
tag takip cihazı n.
  • I am out of jail, but they put a tag on my ankle.
  • Hapisten çıktım ama bileğime bir elektronik takip cihazı taktılar.
Show More (-2)
tag lakap n.
  • He earned the tag of 'Braveheart' for his bravery.
  • Cesaretinden dolayı 'Cesur Yürek' lakabını kazandı.
Show More (-2)
tag plaka n.
  • I was fined because one of the car's tags was missing.
  • Arabanın plakalarından biri kayıp olduğu için para cezası aldım.
Show More (-2)
tag grafiti n.
  • I was arrested for the tag I drew on a church wall.
  • Bir kilise duvarına çizdiğim grafiti yüzünden tutuklandım.
Show More (-2)
tag eklemek v.
  • At the same time, we shall tag a training programme for bank managers on to it.
  • Aynı zamanda, banka yöneticileri için bir eğitim programını da buna ekleyeceğiz.
Show More (-2)
tag fiş n.
  • May I see your claim tags?
  • Talep fişlerinizi görebilir miyim?
Show More (-2)
tag arkasına takılmak v.
  • Do you mind if I tag along?
  • Arkana takılabilir miyim?
Show More (-2)