|
- My friend, whose dream had always been to own a country home, has just bought a nice house in a small village.
- Hayali hep bir kır evi sahibi olmak olan arkadaşım, küçük bir köyde güzel bir ev satın aldı.
- Tom lives in a small village.
- Tom küçük bir köyde yaşar.
- I live in a small village.
- Ben küçük bir köyde yaşarım.
- He lives in a small village in Kyushu.
- Kyushu'da küçük bir köyde yaşıyor.
- He lives in a small village in Kyushu.
- Kyushu'da küçük bir köyde yaşar.
- I grew up in a small village not too far from here.
- Buradan çok uzak olmayan küçük bir köyde büyüdüm.
- My friend, whose dream had always been to own a country home, has just bought a nice house in a small village.
- Hayali her zaman bir kır evi sahibi olmak olan arkadaşım, küçük bir köyde güzel bir ev satın aldı.
- Tom lives in a small village.
- Tom küçük bir köyde yaşıyor.
- This is a small village.
- Bu küçük bir köy.
- Tango lived with a small boy in a small village.
- Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla birlikte yaşarmış.
- My brother lives in a small village.
- Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
- I was born and raised in a small village.
- Küçük bir köyde doğup büyüdüm.
- A small village grew into a large city.
- Küçük bir köy büyüyerek büyük bir şehre dönüştü.
- My brother lives in a small village.
- Kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
- I live in a small village.
- Küçük bir köyde yaşıyorum.
- Wolfgang is a baker in a small village in Germany.
- Wolfgang Almanya'nın küçük bir köyünde fırıncı.
- My oldest brother lives in a small village.
- En büyük ağabeyim küçük bir köyde yaşamaktadır.
- Wolfgang is a baker in a small village in Germany.
- Wolfgang Almanya'da küçük bir köyde bir fırıncı.
- This is a small village.
- Burası küçük bir köy.
- She was born in a small village.
- O, küçük bir köyde doğdu.
- Tom was raised in a small village.
- Tom küçük bir köyde büyüdü.
- Life is boring in a small village.
- Küçük bir köyde hayat sıkıcıdır.
- She was born in a small village.
- Küçük bir köyde doğmuştu.
- I was born and raised in a small village.
- Küçük bir köyde doğdum ve büyüdüm.
- Tango lived with a small boy in a small village.
- Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.
- My oldest brother lives in a small village.
- En büyük kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
- Tom comes from a small village up north.
- Tom kuzeydeki küçük bir köyden geliyor.
- He was born in a small village in the south of Turkey.
- Türkiye'nin güneyinde küçük bir köyde doğdu.
- A small village grew into a large city.
- Küçük bir köy büyük bir şehre dönüştü.
Show More (26)
|