1 |
a ton of (people or things) |
bir ton (insan/şey) |
expr. |
|
- I have a ton of food in my pantry.
- Kilerimde bir ton yiyecek var.
- I've got a ton of work to do.
- Yapacak bir ton işim var.
- I have a ton of work to do today.
- Bugün yapmam gereken bir ton iş var.
- Tom lost a ton of weight.
- Tom bir ton kilo verdi.
- I have a ton of stuff to do.
- Yapmam gereken bir ton şey var.
- Mary has a ton of old dresses to give away, about ten of which have never been worn.
- Mary'nin vermek istediği bir ton eski elbisesi var, bunlardan yaklaşık on tanesi hiç giyilmemiş.
- There's a ton of dust on top of the fan blades.
- Vantilatör kanatlarının üstünde bir ton toz var.
- Is Tom making a ton of money?
- Tom bir ton para mı kazanıyor?
- I have a ton of food in my pantry.
- Kilerimde bir ton gıdam var.
- I've got a ton of homework.
- Bir ton ev ödevim var.
- There's a ton of dust on top of the fan blades.
- Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var.
Show More (8)
|
2 |
a ton of (people or things) |
tonla (insan/şey) |
expr. |
|
- Is Tom making a ton of money?
- Tom tonla para mı kazanıyor?
- I have a ton of stuff to do.
- Yapacak tonla işim var.
Show More (-1)
|