|
- I had no choice but to accept the offer.
- Teklifi kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.
- Under these circumstances, I cannot accept the offer.
- Bu şartlar altında teklifi kabul edemem.
- I accepted the offer.
- Teklifi kabul ettim.
- I'm surprised that he accepted the offer.
- Teklifi kabul etmesine şaşırdım.
- He deemed it wise to accept the offer.
- Teklifi kabul etmenin akıllıca olduğunu düşündü.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom teklifi kabul etti.
- He thought it would be wise to accept the offer.
- Teklifi kabul etmenin akıllıca olacağını düşündü.
- He deemed it wise to accept the offer.
- Teklifi kabul etmenin akıllıca olduğunu düşünüyordu.
- They accepted the offer.
- Onlar teklifi kabul etti.
- He thought it would be wise to accept the offer.
- O, teklifi kabul etmenin akıllıca olacağını düşündü.
- I plan to accept the offer from that company to become their marketing department's manager.
- O şirketten gelen pazarlama departmanı yöneticisi olma teklifini kabul etmeyi planlıyorum.
- I accepted the offer.
- Ben teklifi kabul ettim.
- Emily accepted the offer.
- Emily teklifi kabul etti.
- Tom accepted the offer.
- Tom teklifi kabul etti.
- I advised Tom to accept the offer.
- Tom'a teklifi kabul etmesini öğütledim.
- They accepted the offer.
- Teklifi kabul ettiler.
- Clay accepted the offer.
- Clay teklifi kabul etti.
- Tom advised Mary to accept the offer.
- Tom, Mary'ye teklifi kabul etmesini tavsiye etti.
- I advised Tom to accept the offer.
- Tom'a teklifi kabul etmesini tavsiye ettim.
Show More (16)
|
