|
- Dangerous substances must not be allowed to be used in cosmetics.
- Tehlikeli maddelerin kozmetiklerde kullanılmasına izin verilmemelidir.
- It was a joy to achieve this outcome and to have been allowed to be your rapporteur.
- Bu sonuca ulaşmak ve raportörünüz olmama izin verilmesi benim için büyük bir mutluluktu.
- The question was which foods should be allowed to be irradiated in the European Union?
- Soru şuydu: Avrupa Birliği'nde hangi gıdaların ışınlanmasına izin verilmeliydi?
- Dangerous substances must not be allowed to be used in cosmetics.
- Tehlikeli maddelerin kozmetikte kullanılmasına izin verilmemelidir.
- Consumer policy must not be allowed to be an excuse for erecting trade barriers.
- Tüketici politikasının ticaret engelleri çıkarmak için bir bahane olmasına izin verilmemelidir.
- These death sentences must not be allowed to be carried out; the verdicts must be reviewed on the basis of a fair trial.
- Bu idam cezalarının uygulanmasına izin verilmemeli; kararlar adil yargılama temelinde gözden geçirilmelidir.
- This is a recipe for disaster, which has already caused havoc that we cannot allow to be repeated.
- Bu bir felaket reçetesidir ve halihazırda tekrarlanmasına izin veremeyeceğimiz bir yıkıma neden olmuştur.
- But that process must not be allowed to be the excuse for creeping Euro-centralisation.
- Ancak bu sürecin Avrupa merkeziyetçiliğinin sürünmesine bahane olmasına izin verilmemelidir.
- If the Irish people vote 'no', that cannot be allowed to be decisive for the whole EU.
- İrlanda halkı 'hayır' oyu verirse, bunun tüm AB için belirleyici olmasına izin verilemez.
- The Greek Presidency must therefore not simply be allowed to be the umpteenth routine presidency.
- Bu nedenle Yunanistan Dönem Başkanlığının sadece rutin onuncu dönem başkanlığı olmasına izin verilmemelidir.
- These death sentences must not be allowed to be carried out; the verdicts must be reviewed on the basis of a fair trial.
- Bu ölüm cezalarının uygulanmasına izin verilmemeli; kararlar adil yargılama temelinde gözden geçirilmelidir.
- Hats aren't allowed to be worn inside the clubhouse.
- Kulüp binasında şapka takılmasına izin verilmiyor.
- I told Tom he was no longer allowed to be here.
- Tom'a artık burada olmasına izin verilmeyeceğini söyledim.
- I told Tom he was no longer allowed to be here.
- Tom'a artık burada bulunmasına izin verilmediğini söyledim.
- Hats aren't allowed to be worn inside the clubhouse.
- Kulüp binasında şapka giyilmesine izin verilmiyor.
Show More (12)
|