altitude - English Turkish Sentences
English Turkish
altitude yükseklik n.
  • On the whole, when I have not been at that altitude, I have been in this Chamber.
  • Genel olarak, o yükseklikte bulunmadığım zamanlarda bu Mecliste bulundum.
  • The plane flew at an altitude of 3,000 meters.
  • Uçak 3000 metre yükseklikte uçtu.
  • We are cruising at an altitude of 39,000 feet.
  • 39,000 fit yükseklikte yol alıyoruz.
Show More (5)
altitude irtifa n.
  • The plane maintained an altitude of 25,000 feet.
  • Uçak 25,000 feet irtifada kaldı.
  • On the whole, when I have not been at that altitude, I have been in this Chamber.
  • Genel olarak o irtifada bulunmadığım zamanlarda bu Meclis'te bulunuyordum.
  • The plane climbed to an altitude of 10,000 meters.
  • Uçak, 10.000 metre irtifaya ulaştı.
Show More (4)
altitude rakım n.
  • Regions can only be classified as mountainous on the basis of their altitude.
  • Bölgeler sadece rakımlarına göre dağlık olarak sınıflandırılabilir.
  • The weather can be very treacherous at this altitude.
  • Hava bu rakımda çok tehlikeli olabilir.
  • If you live at a higher altitude, water boils at a lower temperature.
  • Daha yüksek bir rakımda yaşıyorsanız, su daha düşük bir sıcaklıkta kaynar.
Show More (0)