English | Turkish | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Colloquial | amazing! expr. | hayret bir olay! |
Speaking | ||
Speaking | amazing! expr. | hayret doğrusu! |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | amazing adj. | şaşırtıcı | ||
In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do. Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | amazing adj. | harika | ||
You are an amazing teacher, sir. Siz harika bir öğretmensiniz efendim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | amazing adj. | şaşırtıcı | ||
This objective undoubtedly explains the Commission's amazing determination to push this proposal through. Bu hedef şüphesiz Komisyonun bu teklifi kabul ettirme konusundaki şaşırtıcı kararlılığını açıklamaktadır. More Sentences |
||||
General | amazing adj. | hayret verici | ||
This really is amazing. Bu gerçekten hayret verici. More Sentences |
||||
General | amazing adj. | inanılmaz | ||
It's amazing that so many people still eat junk food! Bu kadar çok insanın hala abur cubur yemesi inanılmaz! More Sentences |
||||
General | amazing adj. | muhteşem | ||
It was amazing playing in front of all these people. Bütün bu insanların önünde oynamak muhteşemdi. More Sentences |
||||
Phrases | ||||
Phrases | absolutely amazing expr. | kesinlikle harika | ||
The menu looks absolutely amazing. Menü kesinlikle harika görünüyor. More Sentences |
||||
Phrases | absolutely amazing expr. | kesinlikle muhteşem | ||
His technique was unique and absolutely amazing. Tekniği eşsiz ve kesinlikle muhteşemdi. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | pretty amazing adj. | oldukça şaşırtıcı | ||
It was a pretty amazing experience. O oldukça şaşırtıcı bir deneyimdi. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | how amazing! expr. | ne kadar şaşırtıcı! | ||
How amazing that your mother speaks six languages! Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı! More Sentences |
||||
General | ||||
General | amazing n. | şaşırtma | ||
General | amazing history n. | şaşırtıcı tarih | ||
General | amazing adj. | hayrete düşürücü | ||
General | amazing adj. | insanı hayrete düşüren | ||
General | amazing adj. | ilginç | ||
General | amazing adj. | insanı şaşırtan | ||
General | amazing adj. | parmak ısırtan | ||
General | amazing adj. | hayrete düşüren | ||
General | amazing adj. | şaşılacak | ||
General | amazing adj. | hayran eden | ||
General | amazing adj. | çok şaşılacak | ||
General | amazing adj. | şaşkınlığa uğratacak | ||
General | amazing adj. | akla ziyan | ||
General | amazing adj. | akıllara zarar | ||
General | amazing adj. | akıllara ziyan | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | all the more amazing expr. | işin ilginç yanı | ||
Colloquial | all the more amazing expr. | işin daha da ilginci | ||
Colloquial | all the more amazing expr. | işin daha da şaşırtıcı yanı | ||
Speaking | ||||
Speaking | what an amazing house you have expr. | ne harika bir eviniz var | ||
Speaking | the view is amazing expr. | manzara harika | ||
Slang | ||||
Slang | amazing adj. | cillop gibi | ||
Modern Slang | ||||
Modern Slang | amz (amazing) adj. | harika | ||
Modern Slang | amz (amazing) adj. | hayret verici |